Murise karşı tebaan açılan davalarda miras reddedilmiş bile olsa mirasçıların davada taraf olmalarına engel bir durum olmadığı-
Miras hukukuna ve mirasçılık hakkına dayalı olarak pay oranına göre açılmasının mümkün bulunmadığı; ancak, halefiyet esasına göre açılabileceğinin kabulü; buna göre de eldeki davanın tüm mirasçılar adına halefiyet esasına göre açıldığının kabulü ile öncelikle, diğer mirasçıların katılımı ile taraf teşkili sağlanması; işin esası incelenmeksizin kararın öncelikle, taraf teşkili noktasından bozulması gerektiği-
Terekenin borca batık olduğunun tespiti ayrı bir dava açılarak istenebileceği gibi açılmış bir davada savunma olarak da ileri sürülebileceği,açılmış bir davada ileri sürülen bu savunmanın HUMK’un 222 ve izleyen maddeleri gereğince hadiseler biçiminde incelenip karara bağlanmasının gerekeceği-
Hükmi ret olarak nitelendirilen bu durumun tespitinin dava yolu ile ileri sürülebileceği gibi, açılmış bir davada def'i yoluyla da savunulabileceği, mirasın hükmen reddi koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davanın mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle ödemede aczinin tespitine ilişkin olduğu, dosya kapsamından; mirasbırakan E. adına şirketlerin olduğunun, borçların şirkete ait olduğunun anlaşıldığı, mahkemece mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle terekesinin aktif ve pasifinin tespiti, tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerinin borçlarından kendilerinin sorumlu olacağı da gözetilerek şirket borçlarından ayrıca mirasbırakanın sorumluluğunun bulunup bulunmadığı da belirlendikten sonra, terekenin borca batık olup olmadığının toplanan delillere göre değerlendirilip sonucu uyarınca hüküm kurulmasının gerekeceği-
Davanın, vefat eden murisin ölüm tarihinde ödemeden aczinin tespiti isteğine ilişkin olup, Türk Ticaret Kanunu'nun 4. maddesinde sayılan "ticari davalardan" olmadığı, mirasbırakanın borcunun ticari olmasının davanın açıklanan bu niteliğini değiştirmeyeceği, terekenin ölüm tarihi itibariyle borca batıklığının tespitine ilişkin davalarda görevli mahkemenin davanın değerine göre Sulh Hukuk veya Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu-
Mahkemece yapılacak işin; mirasbırakanın ölüm tarihi itibarıyla borç miktarını tespit etmek, aynı tarih itibarıyla taşınır ve taşınmaz malvarlığını, varsa hak ve alacaklarını, tarafların bu hususta gösterecekleri delilleri toplamak suretiyle saptamak, mirasbırakanın borcundan dolayı mirasçılar aleyhinde yürütülen takiplere ilişkin icra dosyalarını getirtmek ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar vermekten ibaret olduğu-
Davanın Türk Medeni Kanunu’nun 605/2. maddesine dayalı mirasın hükmen reddi isteğine ilişkin olduğu, bu davaların süreye bağlı olmadığı gibi alacaklılar hasım gösterilerek açılacağı, mahkemenin görevinin de borç miktarına göre belirleneceği, mahkemece alacaklıların davaya katılımının sağlanması, delillerin toplanması, görev hususu da gözetilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ret hükmü kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mirasçılar, mirasçı oldukları için değil, poliçenin lehdarı oldukları için hak sahibi olup, mirası reddetmeleri halinde dahi hak sahiplikleri devam edeceği ve bu nedenle sigorta sözleşmesinden kendilerine intikal eden bedelin terekeye dahil olmadığı-
Türk Medeni Kanunu'nun 605/1.maddesine dayalı, hasımsız olarak açılan mirasın gerçek reddine ilişkin davada sulh hakiminin görevinin, reddin süresi içerisinde olup olmadığını, ret edenin mirasçılık sıfatı bulunup bulunmadığını tespit ve ret beyanını özel kütüğüne tescilinden ibaret olduğu-