Gerekçe ve hüküm arasında yaratılan bu çelişki dahi tek başına bozma sebebi oluşturduğundan, hükmün münhasıran bu sebeple bozulması gerektiği-
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarında davacı, davasından feragat etse dahi, davalılardan birinin davaya devam etmek istemesi halinde mahkemece davaya devam edilerek işin esası hakkında karar verilmesi gerektiği- Bu nedenle davacının, davadan feragat beyanına karşı hazır bulunan davalılardan diyecekleri sorulmalı, davaya devam etmeyi istemeleri halinde yargılamaya devam edilmesi gerektiği-
Mahkemece, kısa kararda ve gerekçeli kararda farklı miktarlarda hüküm kurularak davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Borçlu tarafından bulunulan meskeniyet şikayetinin incelenmesinde; ilk derece mahkemesince kısa kararda ve gerekçeli kararda dava konusu taşınmazın farklı bedellerle satılmasına karar verilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirildiği, bu durumun bozma nedeni olduğu-
Kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemeyeceği- Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası ve kısa karar arasında çelişki yaratılması; Anayasa ile teminat altına alınan adil yargılanma hakkı ilkesine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair Anayasa ve yasa hükümlerine açıkça aykırı olduğu- Gerekçeli kararda çelişkinin varlığını ortaya koyacak nitelikte yapılan açıklamalar ile çelişkinin giderilmiş olduğundan söz edilemeyeceği- Kısa kararla gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni olduğu-
Mahkemece kararın gerekçe kısmında zamanaşımına uğramayan ancak davanın açılmasından sonra davalı tarafından ödenen ....... TL alacak için dava açılmasına neden olunduğundan, dava kısmen kabul edilmiş gibi davacı lehine bu meblağ için yargılama giderine hükmetmek gerektiği belirtilmesine rağmen hüküm kısmının 1.bendinde “........ TL yönünden konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesinin doğru olmadığı-
İlk Derece Mahkemesi’nce, ihalenin feshi istemi işin esasına girilerek reddedildiğinden, feshi istenilen ihale bedeli üzerinden % 10 oranında para cezasına hükmedilmesi yerinde ise de; şikayete konu ihale bedeli 183.698,37 TL olup % 10’u 18.369,83 TL olmasına rağmen, infazda tereddüt yaratacak şekilde 18.396,80 TL para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu, o halde Bölge Adliye Mahkemesi’nce; HMK’nun 353/1-b-2 ve 356. maddeleri gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararının, para cezası yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, gerekçede bilirkişi raporu ve ek raporda tespit edilen alacak miktarı değerlendirilmişse de hüküm kısmında daha fazla miktarda asıl alacak yönünden şikayetin kabulüne karar verildiğinin görüldüğü, bu durumun hüküm ve gerekçe arasında çelişki oluşturduğu, karar gerekçesi ile hüküm kısmının çelişkili olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava konusu taşınmazlar mesken niteliğinde olup mahkemece Kanun'da belirtilen esaslara uyulmadan, bilirkişi tarafından son dönem ecrimisil bedeli belirlendikten sonra geriye doğru endeks uygulanmak suretiyle aylık ecrimisil bedelinin bulunmasının doğru olmadığı- Davacı dava dilekçesinde iki daire için ecrimisil bedeli talep etmiş iken hükümde sadece bir daire için ecrimisil bedeline hükmedilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Mahkemece, kısa kararda “ Davanın reddine” şeklinde hüküm kurulduğu halde, gerekçeli kararda "Yetki itirazının reddine" karar verilmekle, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluştuğu gibi, gerekçeli kararın hüküm kısmında borçluların yetki itirazı dışında borca yönelik itirazları yönüyle olumlu veya olumsuz bir karar verilmeksizin HMK'nun 297/2 maddesine de aykırı olarak hüküm tesis edildiği-