HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU > - Dava Çeşitleri, Dava Şartları ve İlk İtirazlar > - Dava Şartları ve İlk İtirazlar > - Dava Şartları > Madde 114 - Dava şartları
Derdestliğin bir dava şartı olduğu- Dava şartlarının, mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için gerekli olan, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan “kamu düzeni” ile ilgili zorunlu koşullar olduğu-Mahkemenin, hem davanın açıldığı günde hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp incelemek durumunda olduğu- Dava şartlarının olmaması halinde mahkemenin davayı reddetmesi gerektiği- Derdest bir davanın koşullarının, tarafları, müddeabihi ve dava sebebi aynı olan bir davanın daha önce açılmış olması; daha önce açılmış bulunan davanın hâlen görülmekte olması ve kesin hükümle sonuçlanmamış olması olduğu- Kural olarak icra mahkemesi kararlarının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeseler de kendi aralarında kesin hüküm oluşturduğu bu nedenle derdestlik itirazının icra mahkemesinde görülen itiraz ve şikâyetler için de kıyasen uygulanmasının mümkün olduğu- İcra takibinde ödeme ve itiraz sürelerinin başlayabilmesi için ödeme /icra emrinin borçluya tebliğ edilmiş olması gerektiğinden; tebligat borçluya usulsüz tebliğ edilmiş olsa bile, borçlu ödeme emrini öğrenmiş ise öğrendiğini bildirdiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği- Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolunda borçluya yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olması hâlinde borçlu usulsüz tebliği öğrendiği tarihten itibaren 5 gün (sadece usulsüz tebliğ tarihi düzeltilmesi talebi varsa 7 gün) içinde şikâyet yoluna başvurarak ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesini istemesi, ayrıca borca ve imzaya itiraz etmesi gerektiği aksi halde takibin kesinleşeceği- Alacaklının talebi üzerine aynı anda borçlunun birden fazla adresine ödeme emri gönderilmiş ise, itiraz ve ödeme süresi önce yapılan tebliğden başlayacağı- Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre alacaklının talebi üzerine yeniden ödeme emri çıkartılması borçluya yeni bir itiraz hakkı tanınacağı; bu durumda borçlunun, ilk çıkan ödeme emri tebliğinden itibaren süresinde itiraz hakkını kullanamaz ise ikinci kez çıkartılan ödeme emrinin tebliğinden itibaren süresi içinde borca itiraz etme imkânına kavuşacağı- Borçlunun borca itiraz hakkını yeniden elde edebilmesi için alacaklının talebi üzerine borçluya ikinci kez ödeme emri çıkartılmasının yeterli olduğu; ancak borçlunun yeni ödeme emri tebliğinden itibaren süresi içinde icra mahkemesinde borca itiraz hakkını kullanabilmesi ilk çıkan ödeme emrine karşı icra mahkemesinde borca itiraz etmemiş olması olduğu aksi hâlde derdestlik itirazının söz konusu olacağı- Aynı ödeme emrinin farklı tarihlerde tebliğ edilmiş olması ödeme emirlerinin birbirinden farklı olduğu anlamına gelmeyeceği- Ödeme emrine karşı icra mahkemesinde borca itiraz görülmekte iken aynı ödeme emrinin ikinci kez tebliği üzerine yapılan borca itirazın derdestlik nedeniyle reddinin usul ve yasaya uygun olduğu- İlk davada verilen onama kararının tebliğ ile kesinleştiği, bu kararın kesinleşmesi ile birlikte ilk ödeme emri de kesinleşmiş olduğundan ikinci ödeme emri nedeniyle açılan davanın sürdürülmesinde hukuki yararın kalmadığı-
Belediyenin, kamu hizmetini yerine getirirken, hizmet kusurundan dolayı açılan davaların tam yargı davası olarak idari mahkemelerde ikame edilmesi gerektiği- Görev kurallarının, kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re'sen dikkate alınacağı-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı, TBK mad. 113 uyarınca öncelikle aynen ifa mümkün olmadığı takdirde nama ifa istemine ilişkin olup, dava tarihindeki harca esas değer de dikkate alındığında uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği dikkate alınarak HMK mad. 114/1-c ve 115 uyarınca görev şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
İşyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalılardan rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi- Mahkemece; davalılara husumet yöneltilmesine neden olan bağımsız bölüm ile davacıya sigortalı işyerinin bulunduğu binada davaya konu hasar tarihi itibariyle kat mülkiyetine geçildiğinin tespiti halinde, uyuşmazlığın 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'ndan kaynaklandığının gözetilmesi; yapılacak araştırmada, kat mülkiyetine geçilmediğinin saptanması halinde ise, KMK'nun 17/3. maddesi gereği, hasar tarihi itibariyle anataşınmazın üçte ikisinin fiilen kullanılmaya başlanılıp başlanmadığının araştırılması ve üçte ikilik kullanımın olması halinde, uyuşmazlığa yine kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanacağının dikkate alınması; ayrıca, davacı sigortalısı ile davalı arasındaki temel hukuki ilişkinin kira sözleşmesi olması nedeniyle de uyuşmazlığın çözüm yerinin Sulh Hukuk Mahkemesi olabileceğinin mahkemenin davada görevli olup olmadığının hükümde tartışılması; mahkemenin görevli olduğu sonucuna varılması halinde işin esası hakkında hüküm tesisi; aksi halde görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-