İtirazın iptali davasının konusu olan alacak, itirazın iptali davasından önce açılan alacak davası içinde talep edilmiş olduğundan itirazın iptali davasında derdestlik durumunun oluştuğundan dava şartı olup mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiği- Davalının intifanın kullanılmayan bölümünden doğan iade sorumluluğunun sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanması gerektiği bu nedenle, davalının sadece kendisinin sebepsiz zenginleştiği miktar kadar sorumlu olduğu; ancak davacı tarafından ödenen ve ancak davalının elinde kalmayan KDV ödemesi dikkate alınamayacağı-
Haksız eylem olan elatma devam ettiği veya yenilendiği müddetçe her zaman yeni bir davanın konusunu teşkil edebileceğinden, yerel mahkemenin elatmanın önlenmesi talebinin reddine şeklindeki ilamının kesin hüküm oluşturmayacağı-
Konut sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalılardan rücuen tahsili istemi-
Kural olarak davalı sayısının birden fazla olması hâlinde, dava bunlardan birinin mahkemesinde açılabileceği gibi haksız fiilin meydana geldiği yer mahkemesinde de açılabileceği- 2918 s. Karayolları Trafik Kanunu mad.110 uyarınca, sigorta yapan şirket ile işleten ve sürücü aleyhine dava açılması hâlinde, davalılardan birinin ikametgâhı mahkemesinde açılabileceği gibi kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde de açılabileceği- Hem HMK’nın 7. maddesinde hem de olayda 2918 sayılı K. mad. 110'da yer alan yetki kuralı kesin yetki kuralı olmayıp, davacıya tanınan seçimlik hak olduğu- "Mahkemece verilen yetkisizlik kararının HMK’nın 7. maddesinin münhasır dar kapsamlı kesin yetki kuralı içerdiği, somut olayda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesi uyarınca yetkili olan Bölge Müdürlüğünün bulunduğu yerde dava açılması nedeniyle HMK’nın 7. maddesinde düzenlenen yetki kuralının devreye girmeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından kabul edilmediği-
Damga Vergisi Kanunu'ndan kaynaklanan tarh ve tahakkuk işlemleri nedeniyle oluşan uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olduğu, mahkemece yargı yolu nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenmiş olmasının usul ve yasaya uygun olmadığı-
Davanın, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkin olduğu- Davacı vekilinin ecrimisil isteminin reddine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; davacı tarafça davalıya 21.02.2012 tarihinde ... nolu bağımsız bölümü 7 gün içinde boşaltması için ihtarname çekildiği, bu ihtarnamenin 05.03.2012 tarihinde davalıya tebliğ edildiği ve davalı tarafın 13.03.2012 tarihinde fuzuli işgal durumuna düştüğü dosya kapsamından anlaşıldığından, davalının bu tarihten sonra iyi niyetli olduğunun kabul edilemeyeceği-
KMK. mad. 17/3 gereği, hasar tarihi itibariyle anataşınmazın üçte ikisinin fiilen kullanılmaya başlanılıp başlanmadığının araştırılması ve üçte ikilik kullanımın olması halinde, uyuşmazlığa yine kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanacağı dikkate alınarak, davada Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü'ne ait yol çalışma levhasının rüzgardan devrilmesi sonucu gerçekleşen trafik kazasından kaynaklı tazminat davasında idari yargı mahkemeleri görevli olduğu-
HMK’nın yürürlük tarihinden sonra açılan kooperatif aidat alacağından kaynaklanan itirazın iptaline ilişkin davada görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu-
Davacının dava açarken dava konusu işçilik alacaklarının miktarını belirleyebilmesi için gerekli veri ve bilgilere sahip olması halinde dava konusu edilen alacakların belirsiz alacak olmadığının kabulü gerektiği- Talep edilecek alacak miktarının davanın açıldığı anda tam ve kesin bir biçimde belirlenmesi mümkün olmasına rağmen, "belirsiz alacak" davası şeklinde açılan davanın, hukuki yarar yokluğu nedeni ile usulden hemen reddedilmemesi gerektiği- Dava dilekçesinde talep edilen asgari tutar, somut olayın özelliklerine göre talep edilebilecek alacak tutarı konumunda olup kısmi davanın koşulları yoksa davacının tam eda davası açtığı kabul edilmesi gerektiği- Dava dilekçesinde talep edilen asgari tutar, somut olayın özelliklerine göre talep edilebilecek toplam alacak miktarı kadar değilse ve kısmî davanın koşulları da bulunmuyorsa, bu durumda mahkemece alacak miktarını netleştirmesi ve bildireceği dava değerine göre eksik harcı tamamlaması için davacıya bir haftalık kesin süre verilmesi ve verilen kesin süre içinde belirtilen eksikliğin tamamlanması hâlinde davaya tam eda davası olarak devam edilmesi, aksi durumda ise davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Dava dilekçesinde asgari bir tutar gösterilmiş olup bunun, alacağın belirli bir kesimi olduğu anlaşılmakla birlikte, açılan davanın belirsiz alacak davası mı; yoksa kısmi dava mı olduğu hususunda açıklık bulunmuyorsa hâkimin, taleple bağlı olduğu için öncelikle, davacı tarafa bir haftalık kesin bir süre vermesi ve onun beyanı doğrultusunda açılmış olan davanın belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğunu belirlemesi gerektiği (hâkimin davayı aydınlatma ödevi)- Davacı verilen bir haftalık kesin süre içinde davanın belirsiz alacak davası olduğunu beyan etmiş ve belirsiz alacak davası açılabilmesi için gerekli koşullar mevcut ise, davanın belirsiz alacak davası olarak görülüp sonuçlandırılması; belirsiz alacak davası açılabilmesi için gerekli şartlar bulunmakla birlikte davacı açmış olduğu davanın kısmi dava olduğunu belirtmişse, bu hâlde mahkemenin davayı, kısmi dava olarak kabul edip yargılamayı sürdürmesi; üçüncü bir ihtimal olarak davacı davasının belirsiz alacak davası olduğunu mahkemeye bildirmiş olmakla birlikte belirsiz alacak davasının koşulları bulunmuyor ve fakat kısmi dava açılabilmesi mümkünse, bu durumda, mahkemece, açılmış olan davanın, doğrudan bir ara kararla bir kısmi dava olarak nitelendirilmek suretiyle görülüp karara bağlanması gerektiği-