Davanın takip kesinleşmediği halde davacı borçlunun dava dışı banka nezdindeki parası üzerine haciz konulması ve bilahare ödeme emri tebligatının usulsüzlüğünün ... 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/549 esas sayılı dosyasında tespiti yönündeki kararın kesinleşmesi ve bu haliyle davacı borçlunun bankadaki parasının üzerine konulan haczin de usulüne uygun olmadığının tespitinden sonra haczedilen ve davalı borçlu şirkete ödenen 282.404,25 TL'nin iadesi istemine ilişkin olduğuna göre, davacının İİK 361. maddesi gereğince işlem yapılmasını talep ederek paranın iadesini sağlayabileceği anlaşıldığından, bu nedenle davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı-
İşyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkin davada hasar tarihinde davacının sigortalısının da bulunduğu davalıların maliki olduğu taşınmazın, kat mülkiyeti kurulmuş bir taşınmaz olduğu anlaşıldığından, davada sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu-
Konut sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalıdan rücuen tahsili istemi- Davalıya husumet yöneltilmesine neden olan bağımsız bölüm ile davacının yönetimindeki binada davaya konu hasar tarihi itibariyle kat mülkiyetine geçilmediği anlaşılmakla, KMK'nun 17/3. maddesi gereği, hasar tarihi itibariyle anataşınmazın üçte ikisinin fiilen kullanılmaya başlanılıp başlanmadığının araştırılması ve üçte ikilik kullanımın olması halinde, uyuşmazlığa yine kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanacağının dikkate alınması gerekmesi nedeniyle uyuşmazlığın çözüm yerinin Sulh Hukuk Mahkemesi olabileceğinin mahkemenin davada görevli olup olmadığının hükümde tartışılması; mahkemenin görevli olduğu sonucuna varılması halinde işin esası hakkında hüküm tesisi; aksi halde ise, görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün orman sınırları dışarısına çıkarılmasına karar verilmiş ise de, hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın halen orman sınırları içerisinde bulunduğu belirlenmiş olup, 6831 sayılı Kanun'a göre orman sınırları dışarısına çıkarma işlemi Hazine adına yapılacağından, gerçek kişilerin bu yolda idareyi zorlayıcı şekilde dava açmakta hukuki yararının ve aktif dava ehliyetinin bulunmadığı-
Mahkemece yapılacak işin; evlatlık ilişkisinin kaldırılması kararının sonuçlarından etkilenecek olan evlat edinilen kişinin, inceleme tarihi itibari ile ergin olduğu da dikkate alınarak usulüne uygun olarak dava dilekçesinin tarafına tebliğ edilerek davalı sıfatı ile davaya dahil edilip taraf teşkili sağlandıktan sonra, gösterdiği takdirde delilleri toplanarak sonucu uyarınca bir karar verilmesi olması gerekeceği-
17. HD. 11.06.2019 T. E: 2016/16326, K: 7269-
Dava konusu kısmi hakem kararı mahiyeti itibariyle tanınabilecek bir karar olduğu gibi, verildiği anda kesin ve bağlayıcı bir karar olduğundan ve ayrıca, New York Sözleşmesi’nin 5. maddesi uyarınca kararın vacibürriaye olması gerektiği belirtildiğinden, işbu kısmi hakem kararının tanıma şartlarının oluştuğu ve davacının da kararın tanınmasını istemekte hukuki yararı bulunduğu nazara alınarak hüküm tesisi cihetine gidilmesi gerekeceği-
Konut sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalıdan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi- Kat mülkiyeti kurulmuş olan ana taşınmazdaki davalıya ait bağımsız bölümden kaynaklandığı ileri sürülen zararın rücuen tahsiline ilişkin davada Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu-
Her iki tarafın da tacir olduğu ve davanın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olduğu hususunda ihtilaf bulunmadığından, mahkemece davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekeceği-
Dairemizin birleşen davaya yönelik temyiz isteminin reddine ilişkin kararına karşı asıl davanın davalısı vekili bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuşsa da birleşen davada kendisine husumet yöneltilmeyen asıl davanın davalısının birleşen davada verilen kararı temyiz etmekte hukuki yararı bulunmadığı gibi karar düzeltme isteminde bulunmakta da hukuki yararının olmadığı anlaşılmakla, asıl davanın davalısı vekilinin birleşen davaya yönelik karar düzeltme dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
