Yerel sulh hukuk mahkemesinin ilamıyla davacınn 4721 sayılı TMK'nin 405/1. maddesi gereğince kısıtlanıp, ...........'ın vasi tayin edildiği, eldeki davada da vasi tarafından davacı adına vesayeten davacı vekiline vekaletname verildiği ve davanın bu şekilde açıldığı, ancak eldeki dava için vesayet makamından alınmış husumete izin kararının bulunmadığı anlaşıldığından, TMK'nin 462/8. maddesi uyarınca eldeki dava için vesayet makamından "husumete izin" kararı alınması ve anılan usuli işlem tamamlandıktan sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece; dava konusu taşınmaz için ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihinden- dava tarihine kadarki dönem için, diğer taşınmazlar için ise ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihinden - satış tarihine kadarki dönem için, hazırlanacak denetime elverişli bilirkişi raporu ile hesaplanacak ecrimisil bedelinin davalıdan tahsili yönünde hükmün tesisi gerekirken, yazılı gerekçeyle yasal süresi içerisinde sunulan cevap dilekçesinde delil olarak dayanılmayan tanık beyanları nazara alınarak davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı tarafından diğer davalıların davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişi olduğunun belirtilmesine, davalı ...’ın eşi ile davalı borçlunun arkadaş olduğuna dair facebook kayıtlarının ibraz edilmesine, davalı ... ile davalı arasında da arkadaşlık ilişkisi olduğunun iddia edilmesine rağmen mahkemece, davalı ..., davalı ..., ... ve ...’in davalı borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kişi olduğu tartışılmaksızın, yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı- Davalı , dava dilekçesinde taraf gösterilmişse de dava konusu tasarrufların tarafı olmadığı anlaşıldığından söz konusu davalı yönünden husumetten reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kredi veren bankanın dava açmak muvafakatine ihtiyaç bulunmayıp, aktif dava ehliyetine sahip davacının açtığı davada işin esasına girilerek delillerin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmiş olmasının doğru olmadığı-
Ticari taksi sahibi ile aracı kullanan şoför arasındaki ilişkinin, "iş sözleşmesi" veya "hasılat kirası" olduğu durumlar- Taksi şoförünün, araç sahibine her gün düzenli olarak yaptığı ödemeden geride kalanın kazanç olduğu bir ilişkide ekonomik riski taşıyanın şoför olduğu ve bu durumda taksi şoförü ile araç sahibine arasındaki ilişkinin iş ilişkisi olmayıp kira akdine dayandığı ve uyuşmazlığın iş mahkemelerinin görevi kapsamında olmadığı-
Mahkemece; davalının yönetimindeki binada davaya konu hasar tarihi itibariyle kat mülkiyetine geçilmediği anlaşılmakla, KMK'nun 17/3. maddesi gereği, hasar tarihi itibariyle ana taşınmazın üçte ikisinin fiilen kullanılıp kullanılmadığının araştırılması ve üçte ikilik kullanımın olması halinde, uyuşmazlığa yine kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanacağının dikkate alınması gerekmesi nedeniyle uyuşmazlığın çözüm yerinin Sulh Hukuk Mahkemesi olabileceğinin mahkemenin davada görevli olup olmadığının hükümde tartışılması gerekeceği-
Mahkemece taraflar arasında uzun süreli ve 3. kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, aracın fiilen teslim edilip edilmediği, ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesi ve kira bedelinin Maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde konusunda uzman bir bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle, kira sözleşmesinin fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, sözleşmenin feshedilmesine rağmen teslim edilip edilmediği, davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece; aktüerya bilirkişiden hesap raporu alınmadan, hukukçu bilirkişinin bulunduğu heyetten alınan raporda davacı tarafından yapılan ödeme aynen benimsenerek icra dosyasındaki kapak hesabı dikkate alınmak suretiyle karar verildiği, eksik inceleme ile hüküm kurulamayacağı, mahkemece, aktüerya bilirkişiden alınacak raporla zararın belirlenmek suretiyle esasa yönelik inceleme ve değerlendirme yaparak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Kooperatif ile ortağı arasındaki davaların, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesinin 1. fıkrasının “Bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır” hükmü gereğince Ticaret Mahkemesinde görüleceği, bu davalar, 6100 Sayılı HMK’nın yürürlük tarihinden önce yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK'nın ve 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre "Mutlak ticari dava" niteliğinde olmayıp, alacağın miktarına göre Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Sulh Hukuk Mahkemesinde de görüleceği-
Encümen tarafından yapılan kamu alacaklarının tahakkuk ve takibi, itirazların incelenmesi gibi idari tasarruflar aleyhine 6183 sayılı Yasa hükümlerince gerektiğinde tasarrufu gerçekleştiren idareye, bunların verdiği kararlar aleyhine de İdari Yargı Mercilerine başvurulması gerekeceği-
3533 sayılı Umumi Mülhak ve Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete veya Belediye veya Hususi İdarelere Ait Daire ve Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yolu ile Halli Hakkındaki Kanun'un 1. maddesine göre genel, katma ve özel bütçelerle yönetilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı devlete veya belediyelere yahut özel idarelere ait olan daire ve müesseseler arasında çıkan uyuşmazlıklardan, adli yargının görevi içinde bulunanlar o kanunda yazılı tahkim usulüne göre çözümleneceği, tarafların sıfatı gereği aralarındaki uyuşmazlığın tahkim usulüne göre çözümlenmesi gerektiği gözetilerek sözü edilen Kanun’daki düzenleme uyarınca dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
5957 sayılı Kanun'un 10/5. maddesine göre; değeri elli bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda hal hakem heyeti kararlarına karşı yapılacak itirazı inceleme görevinin, hal hakem heyetinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu, görev kurallarının, kamu düzenine ilişkin olup taraflarca ileri sürülmese bile mahkemece kendiliğinden (re'sen) göz önüne alınması gerekeceği-