İpotek maliklerinin kendi taşınmazları için ihalenin feshi talebinde bulunabileceği- COVİD-19 salgını sebebiyle 26/03/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7226 sayılı Kanun’un Geçici 1. Maddesinin 3. Fıkrasının a bendine göre, icra ve iflas daireleri tarafından mal veya haklara ilişkin olarak ilan edilmiş olan satış gününün durma süresi içinde kalması halinde, bu mal veya haklar için durma süresinden sonra yeni bir talep aranmaksızın icra ve iflas dairelerince satış günü verileceği, bu durumda satış ilanının sadece elektronik ortamda yapılacağı ve ilan için ücret alınmayacağı- 7226 sayılı Kanuna göre satış ilanının sadece elektronik ortamda yapılmasının yeterli olduğu ve başkaca fesih nedeni de bulunmadığı görüldüğünden,, Bölge Adliye Mahkemesi’nce HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen kararda, şikayetçi .......... yönünden , ...... ada ...... parsel no'lu taşınmaz hakkında ihalenin feshi isteminin, aktif husumet yokluğundan reddi ile bu taşınmazlar yönünden para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına, ...... ada ...... no'lu parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise ihalenin feshi isteminin esastan reddine ve borçluların adı geçen taşınmazlara ilişkin ihale bedelleri üzerinden para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Bedeli paylaşıma konu mal üzerinde haczi ya da rehni bulunan alacaklının, sıra cetvelinin iptalini istemekte de hukuki yararı olduğu-İhtiyati haciz kesin hacze dönüşmeyen şikayetçinin sıra cetvelinin iptalini istemede hukuki yararı bulunmadığı-
Tarafları, konusu ve hukuki sebebi aynı olmak üzere davacı tarafından .............. tarihinde .............. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ............ Esas sayılı davayı açmış olması nedeniyle mahkemece sonradan .............. tarihinde açılan davanın HMK.'nun 114/1-ı ve 115. maddeleri uyarınca derdestlik ve kesinleşen karar nedeniyle re'sen gözönüne alınacak kesin hüküm oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
11. HD. 09.05.2022 T. E: 2021/1589, K: 3667-
Şikayetçi vekilinin, vasıta ile ilgili olarak ödenen KDV'nin bir kısmının iadesinin istendiği somut uyuşmazlıkta, KDV'nin tahsil edildiğine dair tartışma bulunmakta olup, vergi iadesinin muhatabının Vergi İdaresi olduğu bu durumda yargı yolunun caiz olmaması halinin vuku bulması sonucu dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden ret kararı verilmesi gerektiği-
Arabulucunun taraflara ulaşma ve toplantıya davet etme sorumluluğunu usulünce yerine getirmeden arabuluculuk faaliyetini sonlandırması hâlinde dahi arabuluculuk dava şartının gerçekleşmiş sayılacağı ve davanın usulden reddine karar verilemeyeceği-
Türk hâkiminin, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) var ise bu kişiyi teminattan muaf tutacağı- İtiraz Hakem Heyetince, öncelikle davacının statüsünün belirlenip teminattan muaf olup olmadığı hususu Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünden sorulması gerekirken, doğrudan işin esasına girilmesinin doğru olmadığı-
Yargılamalarda hâkim ve savcıların görevlerini yerine getirmediklerini ileri sürerek uğranılan zararın tazmininin talep edildiği davada, özel dairece, davalıların taraf sıfatlarının bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddedilmesinin doğru olmadığı, taraf sıfatlarının bulunmaması nedeniyle davanın, usulden değil esastan reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava tarihinden önce ve yargılama sırasında davacının kısıtlanmış olması nazara alındığında, vasisi babası tarafından eldeki davanın açılmasının usul ekonomisi ilkesine uygun olduğu- Kısıtlının vasisine tebligat çıkartılmak suretiyle davanın ihbarı ile vasinin yasal temsilci olduğu gözetilerek davaya katılımının sağlanması, izin kararı alınması için vasiye süre verilmesi ve vasi huzuru ile eldeki davanın yürütülüp sonuçlandırılması, bu işlemler tamamlandıktan sonra davacı tarafa tercih hakkının sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Hâkimlerin sorumluluğuna dayanılarak tazminat davasının ancak devlet aleyhine açılabileceği- Eldeki davada ise davacının açmış olduğu tazminat davasını hukukî sorumlulukları bulunduğu iddiasıyla ilgili hâkimlere yönelttiği- O hâlde davalı olarak gösterilen hâkimlerin davalı sıfatı (pasif husumeti) bulunmadığı- Taraf sıfatı (husumet) dava şartlarından olmadığından, Mahkemece, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı-