Vakıf üniversitesi ile öğretim görevlisi arasındaki ilişkinin; özel hukuk kurallarına göre belirlenen özel hukuk ilişkisi olduğu, davalı vakıf üniversitesinin, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasa'da belirtilen hükümlere tabi olması, davacının iş sözleşmesi ile çalışma olgusunu ve buna bağlı olarak İş Mahkemesinin görevini ortadan kaldırmayacağından mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, davaya bakmaya idari yargı yeri görevli olduğundan davanın reddinin isabetsiz olduğu-
Sertifikalı tohumluk üretimi desteğinin ödenmemesinden dolayı alacak istemine ilişkin davada, kural olarak adli yargı yerinde idareyi belirli yönde işlem yapmaya zorlayıcı karar verilemeyeceği, bu yöndeki istemlerin, İYUK. mad. 2/1-b gereğince idareye karşı, idari yargı yerinde iptal davası olarak öne sürülmesi gerekeceği, görev konusunun kamu düzenine ilişkin olup taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetileceği-
Eldeki davanın alacak davası olduğu, idare mahkemesinde açılan davanın ise, söz konusu alacağa ilişkin idarece borç çıkartılması işleminin iptali istemine ilişkin olduğu, dolayısıyla eldeki davanın konusunun alacak, idare mahkemesinde açılan davanın konusunun idari işlemin iptali istemi olduğu anlaşıldığından, iki davanın konusu farklı olduğundan, derdestlik nedeniyle eldeki davanın dava şartı yokluğundan reddinin doğru bulunmadığı-
Davalı kaymakamlık ile müdahil davalı arasında imzalanan ön izin sözleşmesiyle, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan balıkçı barınağı ve iskelenin bulunduğu yere tersane tesisi yapılmasının ve buna hazırlık olarak da burayla ilgili imar, ifraz, tevhit, terk vb. işlemlerinin yapılmasının karar altına alındığı, taraflar arasında yapılmış bulunan sözleşmenin "idari sözleşme" niteliğinde bulunduğu, anılan sözleşmenin iptali isteminin de bu kapsamda ele alınması gerektiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-c maddesinde, idari sözleşmelerden dolayı çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaların "idari dava" olarak nitelendirilmesi gerektiği belirtildiğinden, eldeki davanın, idari yargı yerinde iptal davası olarak açılması gerekeceği-
Tarafların dava ve taraf ehliyetine sahip bulunması dava şartları arasında olup mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiği- Davalı hakkındaki sağlık kurulu raporu göz önüne alındığında, davalının vesayet altına alınmasını gerektiren bir durum olup olmadığı uzman heyet raporu ile belirlenerek davalının taraf ehliyetinin bulunup bulunmadığı araştırılıp, sonucuna göre usulüne uygun biçimde taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılama yapılması gerekeceği-
Kesinleşen icra takibine karşı itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı- Davalılar yararına hükmedilen vekalet ücretinin ne şekilde hesaplandığı, hangi miktar üzerinden takdir edildiği konularında açık ve net bir gerekçe gösterilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Haczedilmezlik şikayetini ileri süren borçlunun bu iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu- Mahkemenin ara kararında istenen avansın, keşif ve bilirkişi ücreti olduğu belirtildiğinden, istenen avans delil ikamesi avansı niteliğinde olup, HMK. mad. 324 gereğince, bu avansın süresinde yatırılmamasının hukuki sonucunun, delile dayanan tarafın o delilden vazgeçmiş sayılacağı olduğu-
Uyuşmazlığa konu dava 1086 sayılı HUMK zamanında açılmış olup dilekçelerin teati aşamasından geçerek tahkikat aşamasına gelinmiş olduğu gözetilerek, bu aşamada, sadece hmk’nun ilgili maddesi uyarınca delil avansı istenebileceği, ancak kapsamı belirtilmeden yazılı şekilde gider avansı istenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Mahkemenin davacı vekiline verilen kesin süreye ilişkin ara kararında alınması gereken avansın ne miktarda ve hangi işlere ilişkin olduğu, hangi iş için ne miktar avans yatırılacağının açıkça belirtilmemesi ve belirtilen sürede ara karar gereğinin yerine getirilmemesinin sonuçlarının da açıklanmamasının doğru olmadığı, kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olması gerekeceği-
İİK'nın 94. maddesine dayalı olarak alınan yetki ile alacak davası açılamayacağı, davacının böyle bir alacak davasını takip yetkisi bulunmadığı, dava takip yetkisinin dava şartı olduğu gerekçesiyle davanın HMK. mad. 114/1-e ve 115/2 uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazların dava tarihinden evvel davacı mirasçısı olduğu anlaşılan kişilere tapuda intikal edildiği görüldüğünden, davacının nüfus kaydı getirtilerek dava tarihinde ölü olup olmadığının araştırılması, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-