Alacaklının yetki itirazını kabul etmesinde takip hukuku bakımından bir usulsüzlüğün bulunmadığı, yetkisizlik kararının kesinleşmesinin beklenmesinin de gerekli olmadığı, mercice bu yön gözetilerek şikayetin reddi gerekirken kabulünün isabetsiz olduğu-
Birden fazla borcu bulunan borçlunun, ödeme zamanında hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etmek hakkına haiz olduğu, çekişmeli döneme ait kira parasının yatırıldığına ilişkin banka dekontunda açıkça "1993 yılı ocak ayı için" yazıldığından bu ibare geçerli olup temerrüdün oluşmadığı-
Tahliye talepli ödeme emrinin borçlu vekiline değil borçluya tebliğinin zorunlu olduğu, borçlu vekiline yapılan tebligatın bir hüküm ifade etmeyeceği ve böyle bir durumda temerrüdün oluşmasının mevzu bahis olmayacağı-
Üçüncü kişiye gönderilen İİK'nun 89/1. ihbarnamesine itiraz edildiği için, 2. haciz ihbarnamesi çıkarılamayacağı-
Kiracı borçlunun, takip konusu yapılan kira parasını konutta ödemeli olarak, takip talebinden önce kiralayana gönderdiği ancak alacaklı kiralayanlarca para alınmaması nedeni ile alacaklıların mütemerrit duruma düştükleri, borçlunun, yasal ödeme süresi içerisinde, merciden tevdi yeri tesbit ettirerek takip konusu borcu yatırmış olması itibariyle de artık kiracının temerrüdünden bahsedilemeyeceği-
Davacının ödünç ilişkisine dayanması, davalının ise bu ilişkiyi kabul etmeyerek gerekçeli inkârda bulunması halinde, ödünç ilişkisinin varlığını isbat yükünün davacıya düştüğü–
Hesap edilebilir nitelikteki alacaklar
«Ödeme yasağı bulunduğu»ndan bahisle muhatap banka tarafından ödenmemiş olan çekin, hâmili tarafından icraya konulabileceği—
Davalılar icra takibi ile temerrüde düşürüldüklerinden takip tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren temerrüt faizine karar verilmesinin isabetsiz olacağı, borçluların itirazlarının haksızlığına karar verilen miktar üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin gerekeceği-
Davalının, kiralananda 12 yıl gibi uzun bir süre oturduğunu ve ileri sürülen zarar kalemlerin normal kullanmadan meydana geldiğini savunduğu, bu durumda mahkemece yeniden bir bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılıp, davalının bu yerde oturduğu süre de saptanarak ileri sürülen kalemlerin kötü kullanmadan meydana gelip gelmediğinin ve gelmiş ise eski hale getirilmesi için gereken masraf tutarının tesbit olunması ve ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerektiği-