Bakanlıkça atanan bir memuru işe başlatmamakta direnen valinin bu davranışının “ağır bir kişisel kusur» ve “davacının kişilik haklarına saldırı» sayılacağı–
İdare mahkemelerine verilen «iptal» ya da «yürütmeyi durdurma» kararların yerine getirilmemesinin, bu kararı yerine getirmeyen görevli (alınan kararda imzası bulunan kişiler) için «ağır kusur» sayılacağı ve bu nedenle aleyhine manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği –İdari işlemin (belediye encümen kararının) uygulanmasından zarar gören kişilerin adli yargıda değil idari yargıda tazminat davası açabileceği–
Haber/yazının, “gerçeklik”, “güncellik”, “kamu yararı”, «toplumsal ilgi» öğelerini taşıması ve anlatımda, özle biçim arasındaki dengenin kurulmuş olması halinde, kişilik haklarına saldırı niteliğini taşısa bile, hukuka uygun sayılacağı ve tazminatı gerektirmeyeceği–
Ağır ihmalle, yanlış kişi aleyhine davayı yönelterek, o kişinin çev-rede «yaptığı sözleşmeye riayet etmeyen bir kişi» durumuna düşmesine neden olan davacının, o kişinin kişilik haklarına tecavüz etmiş sayılacağı ve o kişiye manevi tazminat ödemesi gerekeceği–
Velayetleri altındaki kızı zorla kaçırılan (ırzına geçilen, sarkınlığa uğrayan vb.) anne ve babaların (ve kardeşlerin) de, gerçekleşen eylem “aile bütünlüğü”ne yönelik olduğundan -kaçırılan küçük dışında- ayrıca manevi tazminat isteyebilecekleri–
Bir kişiyi Devlet parasını zimmetine geçirmekle itham eder nitelikteki ihbarın, dayanaktan yoksun bulunması halinde, «kişilik haklarını zedeleyen, hukuka aykırı bir eylem» sayılacağı–
Meclis toplanma salonunda, encümenlerde verilen oy, söylenen söz ve düşüncelerin, mutlak dokunulmazlık kapsamına girdiği, ancak yasa-ma dokunulmazlığının sınırsız ve mutlak olmadığı, eleştiri sınırları için-de söylenmesi mümkün olan hususların, küçük bir çaba sarfetmeden yasama dokunulmazlığının kalkan yapılarak, başkalarının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek şekilde kullanılmasının Anayasaya aykırı olacağı–