Ticaret Sicili Memurluğuna kayıtlı olan bir şirket aleyhine «aynı isim kullanılmasından dolayı müdahalenin men-i» istenebilmesi için öncelikle ticaret sicilindeki bu isminin iptalinin istenmesi gerekeceği–
Kişilik haklarının içerdiği sosyal ve duygusal kişilik değerleri; kişinin toplum içindeki yerini, birlikte yaşadığı ailesi ve yakınlarını da kapsadığından çocuğu yaralanan anne-babanın da kişilik değerlerinin zarar gördüğünün kabul edilmesi gerekeceği–
Tüzel kişiliği bulunmayan «Batman Doğuş Gazetesi» aleyhine dava açılmasının mümkün olmayacağı–
Uyuşmazlıkların çözümünde yasanın takdir hakkı tanıdığı durumlarda, hakimin yaptırım türünü hak ve adalete uygun olarak serbestçe seçebileceği, ancak bu seçimini taraflar açısından doyurucu ve hukuka uygun olarak gerekçelendirmesi gerekeceği–
Borçlu baba yerine oğlu hakkında dava açılmasının, kişilik haklarına saldırı olarak kabul edilemeyeceği–
Şikayet hakkının Anayasal bir hak olduğu, bu nedenle hakkında yapılan şikayette (ya da bunun sonucunda açılan ceza davasında) haklı çıkan (lehine «takipsizlik» veya «beraat» kararı verilen) tarafın, sırf bu nedenle şikayette bulunan kişiden manevi tazminat isteyemeyeceği, şikayetçinin ancak (kasten) davacıya zarar vermek amacı ile veya hiçbir duyum ve belirti olmadan sırf şüphe üzerine ağır bir suçlamada bulunarak şikayette bulunmuş olması halinde, davacıya manevi tazminat ödemeye mahkum edilebileceği–
Haksız olduğu iddia edilen şikayetin, oda antentli kağıda yazılmış kişisel mektup olmasının, davanın husumet nedeniyle reddedilmesi sonucunu doğurmayacağı–
Yayınlanmasında kamu yararı bulunan «gerçek» ve «güncel» bir haberin (eleştirinin), özle biçim arasındaki denge kurularak verilmesi durumunda, hukuka aykırılığının ortadan kalkacağı ve tazminata hükmedileceği -Karar verme hakkının sınırlarının belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri olan «gerçeklik» unsurunun burada «somut gerçeklik» olmayıp, «kararın verildiği andaki olayın beliriş biçimine göre görünüşteki gerçeklik» olduğu- yayınlanan haberin «gerçek» olması halinde, yayında «hukuka aykırılık» bulunduğundan söz edilemeyeceği ve davacı lehine -kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu kabul edilerek- manevi tazminata hükmedilemeyeceği–
Anılan eserler arasında intihal bulunup bulunmadığını doğru bir şekilde saptama olanak ve yetkisine sahip olan davalının, gerçekte intihal bulunmadığı halde, anılan dilekçeleri vererek ve üstelik günlük bir gazetede bu yönde haber yapılmasına şu veya bu şekilde vesile olarak, davalıyı, başkasının eserinden intihal yapan bir akademisyen durumuna düşürdüğünün, böylece kişilik haklarına saldırdığının kabulüyle somut olayda davacı yararına manevi tazminata hükmedilebilmesi için gerekli koşulların oluştuğu-