Şikayet hakkının Anayasal bir hak olduğu, bu nedenle hakkında yapılan şikayette (ya da bunun sonucunda açılan ceza davasında) haklı çıkan (lehine «takipsizlik» veya «beraat» kararı verilen) tarafın, sırf bu nedenle şikayette bulunan kişiden manevi tazminat isteyemeyeceği, şikayetçinin ancak (kasten) davacıya zarar vermek amacı ile veya hiçbir duyum ve belirti olmadan sırf şüphe üzerine ağır bir suçlamada bulunarak şikayette bulunmuş olması halinde, davacıya manevi tazminat ödemeye mahkum edilebileceği–
Eser sahibinin manevi haklarının ihlali halinde istenebilecek manevi tazminata ilişkin düzenlemeler Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda yer alırken, şahsi menfaatlerin ihlali halinde istenebilecek manevi tazminatın BK’nun 49. maddesine göre değerlendirileceği–
Haber/yazının, «gerçeklik», «güncellik», «kamu yararı», «toplumsal ilgi» öğelerini taşıması ve anlatımda, özle biçim arasındaki dengenin kurulmuş olması konu ile ifade arasındaki düşünsel bağlılığın korunmuş olması halinde, kişilik haklarına saldırı niteliği taşısa bile, hukuka uygun sayılacağı ve tazminatı gerektirmeyeceği–
Her iki taraf için de ticari sayılan ve tarafların ticari işletmesiyle ilgili haksız fiiller nedeniyle ödenecek temerrüt faizinin reeskont/avans faizi üzerinden yürütülmesi gerekeceği–
Kişilik haklarına saldırının varlığı değerlendirilirken, siyaset adamlarının söz ve davranışlarının kamuya açık olması gerektiğinin ve yapılan eleştirilerin de kamusal ilgi ve kamu yararı gereğince sert olabileceğinin gözönünde tutulacağı–
Suç teşkil eden haksız eylem nedeniyle tazminat faizine ilişkin açılan davada, BK. 60 (şimdi; TBK. mad. 72) gereğince «ceza zamanaşımı»nın uygulanacağı–