Kişilik haklarına saldırının varlığı değerlendirilirken, siyaset adamlarının söz ve davranışlarının kamuya açık olması gerektiğinin ve yapılan eleştirilerin de kamusal ilgi ve kamu yararı gereğince sert olabileceğinin gözönünde tutulacağı–
Dava konusu yazılardan sadece birini yazan davalının diğer yazılardan da sorumlu tutulamayacağı–
Teknik olarak başkasına ait internet sitesinden yayın yapmak mümkün ise de, kişilik haklarına saldırı içeren yayının davacı tarafından yazıldığı kanıtlanmadan davalının manevi tazminat ödemeye mahkum edilemeyeceği–
Derdestliğin sözkonusu olabilmesi için tarafları, dava konusu ve dava nedeni aynı olan iki ayrı davanın bulunması gerekeceği - İçerikleri kısmen farklı olan yayınların «aynı yayın» kabul edilemeyeceği–
Şikayet hakkının Anayasal bir hak olduğu, bu nedenle hakkında yapılan şikayette (ya da bunun sonucunda açılan ceza davasında) haklı çıkan (lehine «takipsizlik» veya «beraat» kararı verilen) tarafın, sırf bu nedenle şikayette bulunan kişiden manevi tazminat isteyemeyeceği, şikayetçinin ancak (kasten) davacıya zarar vermek amacı ile veya hiçbir duyum ve belirti olmadan sırf şüphe üzerine ağır bir suçlamada bulunarak şikayette bulunmuş olması halinde, davacıya manevi tazminat ödemeye mahkum edilebileceği–
Tanığın, tanıklık yaptığı olayla ilgili ve bağlantılı olmak üzere söylediklerinden dolayı yalancı tanıklıktan mahkum edilmedikçe sorumluluğuna karar verilemeyeceği–
Davalı E’nin ileride evleneceği vaadiyle davacı ile karı koca hayatı yaşadığı kızlığını bozduğu, davalı M.’nın bu resmi olmayan evliliği sağladığı ve bilahare davacının gerçekleştirdiği kabul edilemeyecek bir bahane ile evlilik hayatına son verildiği anlaşıldığından tazminata hükmedilmesinin gerekeceği-
Öğrencilerin farkedebilecekleri bir ortamda, görevli oldukları okul binası içinde gerçekleşen bir tartışma sırasında davacının «kolundan ve kravatından tutularak çekiştirilmesi»nin kişilik haklarına saldırı teşkil edeceği–