5187 sayılı Yasanın 21. maddesi ile 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 414, 416, 421, 423, 429, 430, 435, 436 maddelerinde; suç mağdurlarının tanınmasına yol açacak biçimde yayın yapılması suç olarak kabul edildiğinden suç teşkil eden bu eylem nedeniyle davacının kişilik haklarının ihlal edildiği-
Manevi tazminat için, takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmasının gerekeceği-
Davalılar tarafından yapılan yayının görünür gerçeğe uygun olduğu ve bu biçimi ile bir katkı olmaksızın haber niteliği ile verildiği öz ile biçim dengesi gözetilerek konunun güncelliği nedeniyle haber yapıldığı anlaşıldığından, davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığından söz edilemeyeceği-
Davacının kaybettiği kimlik belgesindeki bilgilere göre düzenlenmiş olan sahte nüfus cüzdanı ile banka şubesine gelen kişiye gereken araştırma yapılmadan kredi kartı verildiği, bu işlem sırasında banka çalışanlarına ibraz edilen nüfus cüzdanı üzerinde soğuk damga olup olmadığının araştırılmadığı, kredi kartı almak isteyen kişiye ait olduğu bildirilen iş yeri ve ev adresi ile telefon numaralarının doğruluğunun araştırılmadığı, maaş bordrosunun istenmediği anlaşıldığından; bu kredi kartı ile yapılan harcama nedeniyle davacının nedensiz yere icra takibine, hacze ve hazırlık soruşturmasına maruz kaldığı ve kişilik haklarının zarar gördüğü-
BK'nun 53. maddesi hükmü gereğince ceza mahkemesinin beraat kararının, hukuk mahkemesini bağlamayacağı da açık olduğundan mahkemece, davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminat takdir edilmesi gerekeceği-
Davaya konu haber ile kişilik haklarının ihlal edilmediği, haber verme özgürlüğü kapsamında kalındığı ve öz ile biçim dengesinin korunduğu görüldüğünden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Basın, yalnızca olay açıklamasıyla yetinmeyip değişik açılardan olayların değerlendirmesi ile birlikte eleştiri de yapabileceğinden davaya konu haberde davacının Diyarbakır Valisi olması ve yaşanan bazı olaylar çeşitli açılardan değerlendirilip yorum yapılmak suretiyle düşünce açıklaması olarak nitelendirilebilecek ifadelere yer verilmesinin hukuka uygunluk sınırları içinde kaldığı-
Yayın öncesi verilen 21.07.2003 tarihli dilekçe, Başbakanlık makamına yazılan şikayet dilekçeleri ve Antalya Valiliği İI idare Kurulu kararı içeriği bütün olarak değerlendirildiğinde; davaya konu olan 26.8.2003 tarihli haber ile yayın öncesi incelemeye konu olan iddiaların dile getirildiği, haberin, "iddia ediliyor" ifadesi ile okuyucuya sunulduğu ve habere konu olan iddialarda görünür gerçekliğin olduğu anlaşıldığından manevi tazminat isteminin reddi gerekeceği-
Davalının, kendisine yöneltilen soruları cevaplandırırken aşağılayıcı, küçültücü sözcükler kullanarak davacının onur ve saygınlığına, dolayısıyla kişilik haklarına saldırıda bulunduğunun kabulü gerekeceği-