Dava konusu yazıda, eleştirel bir yaklaşım ile açıklama yapıldığı; konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık anlamında, davacının kişilik haklarına saldırının söz konusu olmadığı-
Gazete haberleri irdelendiğinde, S.G.’nin ölümünden yaklaşık 2 ay sonra, onunla hatırası bulunan herkesi derin üzüntüye sevk edecek biçimde cansız bedeni başı eşarpla bağlanmış şekliyle ve cesedin kokacağından da bahsedilerek iki gün süre ile ölmüş resminin kamuoyuna duyurulması ölenin hatırasına saygısızlık teşkil edeceğinden davacıların kişilik haklarına saldırı oluşturacağı-
Yayınlarda, davacıların kişilik haklarını ihlal edecek, onur ve itibarlarını zedeleyecek ifadeler bulunmadığından, hukuka aykırılıktan söz edilemeyeceği-
Davalının sarfettiği sözler ve tahrik hükümlerinin de gözetilerek manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Ortada şikayeti gerektirecek derecede yeterli emareler bulunmakla birlikte bu delil ve emarelerin dava açma için yeterli sayılmamasının davalının şikayetinin haksız olduğu sonucunu yaratmayacağı-
Davanın yargılaması sırasında dinlenen tanıklar, adliye asansör ve otoparkından avukatların yararlandırılmadığını ifade etmiş olduklarından; bu beyanlara göre; şikâyeti haklı kılacak emare ve olguların varlığının kabulü gerekeceği-
Davalının şikayet için yeterli delil ve emare bulunmadan davacı hakkında rüşvet iddiası ile şikayette bulunmuş olması davacının kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilse de iddianın niteliğine göre ispatının çok mümkün olmaması, tarafların konumu ekonomik ve sosyal durumu, ayrıca davacının ek raporu olağan süreden çok uzun zaman sonra düzenlenmiş olması gibi olgular dikkate alındığında hükmedilen tazminat miktarının yüksek olduğunun kabulü gerekeceği-
Davalının yapmış olduğu açıklamalarda kamu yararı bulunduğu, tarafların siyasetçi olarak işgal ettikleri konumlar dikkate alınarak açıklamanın ceza dosyasındaki bilgilere dayanılarak yapıldığı ve görünen gerçeğe uygun olup hukuka aykırılık unsuru oluşmadığından davacının kişilik haklarına saldırıdan söz edilemeyeceği-