İş kazasından kaynaklanan tazminat davasında davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, buradaki dava arkadaşlığı ihtiyari dava arkadaşlığı olup davacı yanın isterse sorumluların tamamı yerine bir kısmına davasını yöneltebileceği- 1086 sayılı HUMK'da ve 6100 sayılı HMK'da dahili dava diye adlandırılan bir müessesenin bulunmadığı- Aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan davalılar aleyhine olarak açılmış derdest bir davada yargılama konusu olayla ilgisi bulunan diğer sorumlular da davaya dahil edilmek istenirse, öncelikli davaya dahil edilmek istenen bu sorumlulara husumetin usulünce yöneltilmesi, yani, bu kişiler hakkında usulünce bir dava açılmasının beklenmesi ve her iki davanın birleştirerek bir arada karar verilmesi gerektiği, dahili dava dilekçesinin birleştirme istemini de içeren yeni bir dava niteliğinde olduğunun da düşünülebileceği, ancak bu durumda dava açılırken ödenmesi gereken başvurma ve peşin harcının yatırılması gerektiği-
Yargılamanın iadesinin, kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı istenebilen istisnai ve olağanüstü bir kanun yolu olduğu- Kesinleşmeyen kararlara karşı yargılanmanın iadesi yoluna başvurulamayacağı-
Maddi anlamda kesin hükümden söz edilebilmesi; diğer bir anlatımla yeni açılan bir davaya karşı o davanın daha önce kesin hükme bağlanmış olduğunun söylenebilmesi için, birinci dava ile ikinci davanın konusunun, taraflarının ve dava sebeplerinin aynı olması gerektiği- Kesin hüküm olduğu kabul edilen her iki dava ile eldeki dava konusunun birbirinden farklı olduğu ve eldeki davada kesin hükümden söz edilmesinin mümkün olmadığı-
Daha önce açılan davada davalı olarak gösterilen kişiler aracın maliki ve sürücüsünün, eldeki bu davanın tarafları ise aracın sigortacısı ve taşıma sözleşmesinin tarafı olup, kesin hüküm olarak kabul edilen önceki davanın taraflarından farklı olduğu, bu durumda mahkemece bu dava için kesin hüküm olduğu nitelendirilen anılan davanın tarafları ile bu davanın taraflarının farklı olduğu gözetilerek işin esasına girilip tarafların iddia, savunma ve delilleri toplanarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazlarla ilgili eldeki davadan daha önce açılıp karar tarihinden sonra kesinleşen .............. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ............. Esas sayılı davasının tarafları, konusu ve dava sebeplerinin aynı olduğu, hâl böyle olunca; önceki dava sonucu verilip kesinleşen hükmün eldeki dava bakımından kesin hüküm oluşturduğu-
Davalı sigortacının önceki davada taraf olmayışı nedeniyle, önceki davada verilen hükmün, eldeki dava bakımından kesin hüküm teşkil etmeyeceği- Davalı sigorta şirketinin, sigortalısı olan dava dışı araç maliki ile birlikte, kazada zarar gören davacıya karşı müteselsilen sorumlu olduğu- HMK'nun 303/5. maddesindeki düzenleme gereği müteselsil sorumlulardan biri olan araç malikine karşı açılan davada verilen hükmün, eldeki davada davalı için kesin hüküm teşkil edemeyeceği-
Talep edilen birikmiş nafaka alacağından borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasının aile mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Bozmadan sonra davacı erkek ise davasından feragat etmişse de, feragatten önce evlilik birliği ölümle sona ermiş olduğundan, davalı mirasçılarının TMK. 181 uyarınca davaya devam edebileceği ve mahkemece TMK. 181/2 gereğince tarafların kusur durumlarının belirlenmesi gerektiği-
İcra mahkemesi kararları kesin hüküm teşkil etmezler ise de, aynı takip dosyası nedeniyle, aynı konuda ve aynı taraflar arasında daha önce verilmeleri ve kesinleşmeleri koşuluyla birbirlerine karşı kesin hüküm teşkil edebileceği-
İrade bozukluğu hallerinde, feragat ve kabulün iptalinin istenebileceği- İrade fesadı hali ileri sürülmediğinden, mahkemece istemin reddi gerektiği-