Dairenin satılamamasından kaynaklanan zarar ve anılan dava tarihine kadar kira tazminatı istemleri yönünden kesin hükmün mevcut olduğu ancak anılan davada dava konusu edilmeyen tamir, boya işleri ve kombi bedeli yönünden kesin hüküm bulunmadığı- Davacı yüklenicinin anılan davada konu edilmeyen döneme ilişkin kira kaybını eldeki davada isteyebileceği-
Hollanda Devleti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında kararların tenfizini mümkün kılan karşılılık esasını düzenleyen bir anlaşma veya fiili bir durum bulunmadığı- Yabancı mahkeme kararının tenfizinin olanaklı olmaması halinde kesin hüküm ve kesin delil olarak değil ancak takdiri delil olarak kabul edilebileceği-
Davacıları farklı olan tasarrufun iptali davalarında kesin hükümden bahsedilemeyeceği- Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul edileceği, bu karinenin, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebileceği- Fabrika binasının ticari işletme olduğu- Davalının borçlunun işyeri komşusu olması halinde, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğunun kabul edileceği-
Bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekeceği, hakkında ret kararı verilen taşınmazlar farklı olduğundan eldeki dava bakımından konu itibariyle de kesin hüküm teşkil etmez ise de, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkin davada için güçlü delil oluşturacağı-
Katılma payı alacağı istemine ilişkin davada, mahkemece verilen davanın kabulü yönündeki ilk kararın, Özel Dairece bir yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine yerel mahkemece bozma ilamına uyulmakla davalı yararına usulü kazanılmış hak doğmuş olup, bu aşamadan sonra yerel mahkemenin bozma ilamına uyarak davanın reddine dair verdiği kararın Özel Dairece, usulü kazanılmış hakka aykırı olarak önceki bozma ilamının aksine uyuşmazlığa 10 yıllık zamanaşımının uygulanması gerekeceği-
İhalenin feshi talebinin reddine ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararı hakkında yargılamanın iadesi talebi ile icra mahkemesine başvurulduğunda ihale bedelinin % 10'u oranında para cezasına hükmedileceğine ilişkin bir yasa maddesi bulunmaması nedeniyle yargılanmanın yenilenmesi yoluna gidilemeyeceği-
Davacı tarafın yargılama aşamasında tazminat talebinin bir kısmını atiye bıraktığını, davalı tarafın ise, atiye terk beyanına muvafakat etmediği, bozmadan önce bu taleple ilgili olarak talebin reddine dair verilen kararın da davacı tarafından temyiz edilmediği, bozma ilamından sonra ise mahkemece, atiye terk edilen kısım için karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği ve davalı yararına vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmakla, usulü kazanılmış hakkın oluştuğu da nazara alınarak, davacı tarafından atiye terk edilen kısımla ilgili olarak davanın reddine karar verilmesi ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın, taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerektiği; kesin hüküm olarak kabul edilen ilamlar, dava konusu taşınmazlardaki davalıların murisi adına tapuda kayıtlı hisselere ilişkin, oysa bu dava, davalıların murisinin murisi evvelleri olduğu belirtilen tapudaki paydaşlarının paylarına yönelik olup kesin hükmün varlığından söz edilemeyeceği- Mirasçılık belgelerine göre, dava konusu taşınmazların paydaşlarından birinin aynı zamanda diğer paydaşlardan ikisinin mirasçısı olduğu görüldüğünden; davacı tarafça mirasçı olan paydaşın mirasçılık belgesine göre belirlenen mirasçılarına husumet yöneltilmiş; ancal davalıların murisi evvelleri olduğu anlaşılan bu iki paydaşın davada tayin edilen kayyım tarafından da temsil edildiği anlaşılmakla, bu çelişkinin giderilmesi için, davacıya kayyım tayini kararının iptali hususunda uygun bir süre verilerek usulüne uygun taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-