Davacının TTK Genel Müdürlüğü, dava konusunun tecavüzün men'i ve inşaatın kal'i davası olduğu, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne ve müdahalesinin men'i ile davalının yaptığı inşaatın kaline karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminde geçerek 23.01.1992 tarihinde kesinleştiği, iş bu dosyanın davalısı olan kişinin incelemeye konu dosya davalısının babası olduğu, inceleme tarihi itibari ile UYAP üzerinden alınan aile nüfus kayıt örneğinde hayatta olduğu, dolayısı ile kesin hüküm şartlarından olan tarafların aynı olması koşulunun somut olayda gerçekleşmediği gibi yerleşik Yargıtay uygulamaları ile kabul edildiği üzere el atma haksız eylem olduğundan devam ettiği veya yenilendiği müddetçe her zaman yeni bir davanın konusunu teşkil edebileceği, ayrıca; kesin hükmün ancak hüküm anındaki durumu tespit edeceği, hükümden sonraki döneme etkili olmayacağından yeni meydana gelen vakalara dayanılarak açılan ikinci dava için, birinci davanın kesin hüküm oluşturmayacağı-
Taraflar arasında görülen, yine tarafları aynı ve dava konusu mükerrerlik iddiası olan icra mahkemesi kararı sonucunda icra takip dosyasının iptaline karar verildiği ve kararının kesinleştiği görülmekle, mahkemece hükmedilen zamanaşımı itirazının reddine ilişkin karar isabetli olup, mükerrerlik şikayetine ilişkin olarak daha önce karara bağlanan kesin hüküm teşkil eden dosyadaki dava konusu ve taraflar aynı nitelikte olduğundan, mahkemece, mükerrerlik iddiası yönünden şikayetin HMK. mad. 114/1-i uyarınca kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiği-
Davalı adam çalıştıran yönünden illiyet bağının kesildiği kabul edilemeyeceğinden bölge adliye mahkemesince işin esasına girilerek inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken, ilk derece mahkemesinin gerekçesine dayanak yaptığı ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin mahallinde keşif yapıp teknik bilirkişiden rapor alınmasına rağmen 6100 sayılı HMK’nun 266. maddesi uyarınca teknik bilgi ile çözülebilecek bir konuda bilirkişi raporundaki kusur nitelemesinden neden ayrıldığı belirtilmeden 'hukuki gerekçe içermeyen' gerekçeyi 'kesin delil' kabul ederek yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru görülmediği-
İtirazın iptali davasının, dava şartı arabuluculuk kapsamına girmediği-
Kadına özgü ziynet eşyası niteliğindeki bileziğin, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılacağı ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanacağı- Davalı erkeğin düğünde toplam 12 adet bilezik takıldığına yönelik beyanının mahkeme önünde ikrar kabul edilmesi gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının temyizi üzerine Yargıtayca verilen kararlar aleyhine karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün olmadığı-
Feragatin, kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını doğuracağı- Karardan sonra davacının davalılar hakkındaki tasarrufun iptali davasından feragat ettiği göz önüne alındığında feragata ilişkin bir karar verilmesi için kararın bozularak dosyanın mahalline gönderilmesinin gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemeleri'nce verilmiş ve Yargıtay’ca onanmış yada reddedilmiş kararlar, şekli anlamda kesinleşmiş olduğundan karar düzeltmeye tabi olmadığı-
İlk derece mahkemelerince verilen yetkisizlik kararları hakkında yapılan istinaf incelemesi sonucunda verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının kesin olduğu-