Taraflar arasında daha önce görülmüş .......... Kadastro Mahkemesinin .......... tarihli ve .......... Esas, ............ Karar sayılı dava dosyasının kesin hüküm niteliğinde olduğu, hal böyle olunca mahkemece davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı kooperatif ile davacı Orman Yönetimi arasında çekişmeli taşınmazın önceden davaya konu olduğu ve yerel mahkemenin.......... - .......... E.K. sayılı dava dosyasında görüldüğünün, davacısının adı geçen kooperatif davalıların ise Hazine ve Orman Yönetimi olduğunun, mahkemece de ....... nolu parsel üzerindeki ''orman parseli içinde kalmaktadır'' şerhinin silindiğinin ve bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek dosyanın kesinleştirmesinin yapıldığının anlaşıldığı, ancak mahkemece önceki dava dosyası dosya içine alınmamış ve taraflar arasında kesin hüküm oluşturup oluşturmadığı husunda bir değerlendirme yapılmadan hüküm kurulduğundan, mahkemece, yerel mahkemenin ........ E.K. sayılı dava dosyasının dosya içine alınması, tarafları arasında kesin hüküm oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesinin kusur belirlemesine ilişkin tüm deliller değerlendirilerek tarafların kusur durumunun belirlenmesi ve bu belirlemeye bağlı olarak boşanmanın feri niteliğinde bulunan yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden karar verilmesi gerektiği-
Hüküm davalı erkek tarafından açıkça kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlara ilişkin istinaf edildiğinden ilk derece mahkemesince tespit edilen kusur durumunun yazılı olduğu gerekçe bölümü aleyhine olağan kanun yoluna başvurulmuş olması nedeniyle şekli anlamda kesinleşmediği ve HMK m. 303/1 maddesi gereği şekli anlamda kesinleşmeyen bir hükmün maddi anlamda da kesin hüküm oluşturmadığı dikkate alınmaksızın kesin hükmün varlığına dayalı olarak bölge adliye mahkemesince; davalı erkeğin kusur belirlemesine ilişkin itirazının esası incelenmeksizin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, o halde; bölge adliye mahkemesince yapılacak olan işin; ilk derece mahkemesinin kusur belirlemesine ilişkin tüm deliller değerlendirilerek tarafların kusur durumunun belirlenmesi ve bu belirlemeye bağlı olarak boşanmanın fer'i niteliğinde bulunan yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden karar vermekten ibaret olduğu-
Mahkemece davalının savunmasında dayandığı yerel mahkemenin .............Esas ve Karar sayılı dava dosyasının kapsama alınmasının düşünülmediği, yapılan keşif ve yargılama esnasında bahsi geçen dava dosyasının nazara alınmadığı, bahsi geçen ilam ve bu ilamın dayanağı olan krokinin keşifte uygulanmadığı, çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığının belirlenmediği, hükme dayanak olarak alınan fen bilirkişi raporda da bu hususa değinilmediği sonuç olarak kesin hüküm hususunun tartışılmadığı, hal böyle olunca; mahkemece kesin hüküm hususunda bir değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Boşanmaya ve fer'ilerine ilişkin hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından açıkça kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlara ilişkin istinaf edildiğinden ilk derece mahkemesince tespit edilen kusur durumunun yazılı olduğu gerekçe bölümü aleyhine olağan kanun yoluna başvurulmuş olması nedeniyle şekli anlamda kesinleşmediği ve HMK m. 303/1 maddesi gereği şekli anlamda kesinleşmeyen bir hükmün maddi anlamda da kesin hüküm oluşturmadığı dikkate alınmaksızın kesin hükmün varlığına davalı olarak bölge adliye mahkemesince; davacı-karşı davalı erkeğin kusur belirlemesine ilişkin itirazının esası incelenmeksizin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı- Bölge adliye mahkemesince yapılacak işin; ilk derece mahkemesinin kusur belirlemesine ilişkin tüm deliller değerlendirilerek tarafların kusur durumunun belirlenmesi ve bu belirlemeye bağlı olarak boşanmanın fer'i niteliğinde bulunan nafakalar ve tazminatlar yönünden karar vermekten ibaret olduğu-
Tescil ilamının 6100 sayılı HMK’nın 303. maddesi uyarınca davacı Orman Yönetimi yönünden kesin hüküm teşkil ettiğine, kesin hükmün 6100 sayılı HMK’nın 114/1-i maddesi uyarınca dava şartlarından olduğuna, aynı Kanun'un 371/1-b maddesi uyarınca dava şartlarına aykırılık bulunmasının bozma sebebi olarak düzenlendiğine göre mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Haksız eylem olan elatma devam ettiği veya yenilendiği müddetçe her zaman yeni bir davanın konusunu teşkil edebileceğinden, yerel mahkemenin elatmanın önlenmesi talebinin reddine şeklindeki ilamının kesin hüküm oluşturmayacağı-
Usulsüz tebligat şikayetine ilişkin yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamayacağı-
Hüküm davalı erkek tarafından açıkça kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlara ilişkin istinaf edildiğinden ilk derece mahkemesince tespit edilen kusur durumunun yazılı olduğu gerekçe bölümü aleyhine olağan kanun yoluna başvurulmuş olması nedeniyle şekli anlamda kesinleşmediği ve HMK m. 303/1 maddesi gereği şekli anlamda kesinleşmeyen bir hükmün maddi anlamda da kesin hüküm oluşturmadığı dikkate alınmaksızın kesin hükmün varlığına davalı olarak bölge adliye mahkemesince; davalı erkeğin kusur belirlemesine ilişkin itirazının esası incelenmeksizin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, o halde; bölge adliye mahkemesince yapılacak olan işin; ilk derece mahkemesinin kusur belirlemesine ilişkin tüm deliller değerlendirilerek tarafların kusur durumunun belirlenmesi ve bu belirlemeye bağlı olarak boşanmanın fer'i niteliğinde bulunan yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden karar vermekten ibaret olduğu-