İhalenin feshi talebinin reddine ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararı hakkında yargılamanın iadesi talebi ile icra mahkemesine başvurulduğunda ihale bedelinin % 10'u oranında para cezasına hükmedileceğine ilişkin bir yasa maddesi bulunmaması nedeniyle yargılanmanın yenilenmesi yoluna gidilemeyeceği-
Davacı tarafın yargılama aşamasında tazminat talebinin bir kısmını atiye bıraktığını, davalı tarafın ise, atiye terk beyanına muvafakat etmediği, bozmadan önce bu taleple ilgili olarak talebin reddine dair verilen kararın da davacı tarafından temyiz edilmediği, bozma ilamından sonra ise mahkemece, atiye terk edilen kısım için karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği ve davalı yararına vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmakla, usulü kazanılmış hakkın oluştuğu da nazara alınarak, davacı tarafından atiye terk edilen kısımla ilgili olarak davanın reddine karar verilmesi ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın, taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerektiği; kesin hüküm olarak kabul edilen ilamlar, dava konusu taşınmazlardaki davalıların murisi adına tapuda kayıtlı hisselere ilişkin, oysa bu dava, davalıların murisinin murisi evvelleri olduğu belirtilen tapudaki paydaşlarının paylarına yönelik olup kesin hükmün varlığından söz edilemeyeceği- Mirasçılık belgelerine göre, dava konusu taşınmazların paydaşlarından birinin aynı zamanda diğer paydaşlardan ikisinin mirasçısı olduğu görüldüğünden; davacı tarafça mirasçı olan paydaşın mirasçılık belgesine göre belirlenen mirasçılarına husumet yöneltilmiş; ancal davalıların murisi evvelleri olduğu anlaşılan bu iki paydaşın davada tayin edilen kayyım tarafından da temsil edildiği anlaşılmakla, bu çelişkinin giderilmesi için, davacıya kayyım tayini kararının iptali hususunda uygun bir süre verilerek usulüne uygun taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Aynı takip dosyası için aynı konuda icra hukuk mahkemelerince farklı kararlar verildiği ve bu kararların kesinleşmiş olduğu, bu durumda, son kesinleşen karar ile ilk mahkeme kararı ortadan kalktığından mahkemece son icra mahkemesi hükmü nazara alınarak hüküm kurulacağı-
Kesin hüküm bir dava şartı olup kamu düzenine ilişkin olduğu; buna göre bir dava karara bağlanıp verilen hüküm kesinleştikten sonra aynı taraflar arasında, aynı konuda aynı hukuki sebebe dayanılarak yeni bir davanın açılamayacağı; açılması halinde ikinci davanın kesin hüküm nedeniyle esasa girilmeden dava şartı yokluğu nedeniyle reddinin gerekeceği -
İmzaya itiraz hakkında icra mahkemesince verilen karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceğinden bu kararlara karşı yargılamanın iadesi yoluna başvurulamayacağı-
Salt mirasçılık belgesinin iptali ile yeni bir mirasçılık belgesinin alınmasının, kesinleşmiş ortaklığın giderilmesi ilâmının yok hükmünde sayılmasını gerektirmeyeceği- Ancak şartlar varsa kesinleşmiş ortaklığın giderilmesi kararı için, yargılamanın iadesi davası açılabileceği-
Hüküm tarihi ile ilamın taraflarına tebliği arasında on yıl veya daha fazla zaman geçtiği iddia edilmiş ve Yargıtay temyiz incelemesi sırasında bu hususu tespit etmiş ise, ileri sürülmüş olması koşuluyla Yargıtayın, hükmün esasını inceleyemeyeceği ve esasla ilgili bir bozma tesis edemeyeceği, böyle bir durumda, diğer taraf zamanaşımını kesen veya durduran bir sebep ileri sürmüş ise bunların mahalli mahkemece araştırılması için kararı bozacağı- Ancak, bu ilkenin icrası gereken ilamlar için geçerli olduğu- Kesinleşen bir boşanma hükmünün icraya konulmasına gerek oladığı, çünkü boşanma hükmünün, inşai nitelikte olduğu ve inşai hükümlerde hukuki durumdaki değişikliğin, hükmün kesinleşmesiyle meydana geleceği, eşlerin, boşanma kararı kesinleştiğinde boşanmış olacağı, bunun için kararın nüfusa tescil edilmiş olmasının gerekli olmadığı- Mahkeme, "davalının talebini 'ilamın zamanaşımına uğradığı' gerekçesiyle reddetmekle, hüküm tarihinden itibaren on yıl geçtiğini, bu süre içinde ilamın tebliğe çıkarılmadığını" ifade etmiş olmaktaysa da, esas defterindeki bilgi notunda ilamın taraflara tebliğ edildiği ve kesinleştiği, nüfusa da yazıldığı belirtildiğinden, esas defterindeki bilgiler ışığında, boşanma ilamının nüfusa gönderilip gönderilmediği ilgili nüfus müdürlüğünden sorulup tespit edilmeli, gönderilmiş ve buna ilişkin yazı nüfus müdürlüğüne ulaşmış ise, kişilerin medeni durumundaki değişikliğe ilişkin bu ilamın, hangi sebeple nüfusa tescil edilmediğinin açıklattırılması, ilam kesinleşmiş ise, kesinleştiği tarihin tespiti ile yetinilmesi, kesinleşmemiş ise, ilamın taraflara tebliğ edilmediği kabul edilip, davalının talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-