Taşınmazın kamulaştırılmasına karar verildiği dosyanın muhdesatın tespiti istemli dava açısından kesin hüküm ya da derdestlik oluşturmayacağı, mevcut kamulaştırma işlemi nedeniyle davacı tarafın muhdesatın tespitini istemekte hukuki yararının bulunduğu-
Noksan dava şartı tamamlandıktan sonra yeniden dava açılabileceği- İlk karar davanın esası hakkında değil yanız belli bir dava şartının yokluğu ilişkin olduğundan davalının bu yeni davaya karşı kesin hüküm itirazında bulunamayacağı- Yabancı mahkeme kararının tenfizi için kararının kesinleşmiş olmasının dava şartı olduğu-
Dar yetkili icra mahkemesince verilen kararların maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği ve bu mahkemede yapılan bilirkişi incelemesinin genel yetkili mahkemede kesin delil olarak kabul edilemeyeceği- Menfi tespit davasında, davacı-borçlu tarafın çek üzerindeki imzaya itirazı üzerinde durulup buna ilişkin imza incelemesi yaptırılıp bilirkişi raporu aldırılarak karar verilmesi gerektiği-
Tacirler arası hizmet alım sözleşmesi kapsamında işçilere ödenen bedelin rücuen tahsil istemine ilişkin davada; iş mahkemesi kararının taraflar arasında kesin hüküm halini aldığı ve kesinleşen bu mahkeme kararına istinaden ödeme yapılmış olduğu gözetilerek bu ilamda hüküm altına alınan bedeller nazara alınıp hesaplama yapılarak sonuca gidilmesi gerektiği-
Davacının, daha önce davalılar arasında muvazaalı ilişki olduğu iddiasını da içeren aynı çalışma dönemine ilişkin dava açtığı ve bu davada . işçisi kabul edilerek yapılan hesap raporuna itibarla sonuca gidildiği ve kararın bu yönüyle de kesinleştiği görüldüğünden ve kesin hüküm itirazı, davanın her aşamasında ileri sürülerek mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınacağından, kesin hükmün varlığına rağmen kararın bozulması gerektiği-
8. HD. 20.02.2018 T. E: 815, K: 2501-
Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3. kişinin açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesinin bile haczin kaldırılması sonucunu doğurmayacağı- Tescil kararı hacizden sonra kesinleştiğinden ve bu kararda tapudaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm de bulunmadığından, "haczin kaldırılması" isteminin ancak 3. kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabileceği- İcra mahkemesi kararlarının, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeseler de, kendi aralarında kesin hüküm oluşturdukları- Kesin hüküm oluşturan bir mahkeme kararının varlığı halinde dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddedilmesi gerektiği- İcra Hukuk Mahkemesi kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak, eldeki şikayet yönünden kesin hüküm oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesi gerektiği-
Kesin hükümden söz edilebilmesi için her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerektiği, daha önce kesinleşmiş olan dava dosyasındaki hüküm fıkrası ile somut dosyadaki talep sonucu aynı olmadığı gibi dava sebepleri de farklı olduğundan, somut dava yönünden ilk davanın kesin hüküm oluşturduğundan söz edilemeyeceği, daha önce açılan davada yapılan muvazaa değerlendirmesi de dikkate alınarak işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre davacının talepleri hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Bir kararın kesin hüküm teşkil edebilmesi için, HMK.nun 303. maddesi gereğince tarafları, hukuki sebebi ve konusunun aynı olması gerekeceği, kesin hüküm teşkil ettiği belirtilen yerel mahkemenin dosyasına konu olan yer ve taraflar aynı ise de, hukuki sebebin aynı olmadığı, çünkü kesin hüküm, kabul edilen dosya tapu iptali ve tescil istemine ilişkin iken, eldeki davanın muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkin olduğu, o halde, sözü edilen Asliye Hukuk Mahkemesi'nin hükmünün eldeki dava bakımından kesin hüküm teşkil etmeyeceği-
Mahkemece "satış ilanlarının", kendilerini vekille temsil ettirdikleri halde borçlu asillere gönderildiği ve bunun da tek başına ihalenin feshi nedeni olduğu gerekçesiyle verilen "şikayetin kabulüne ve ihalenin feshine" dair kararın ihale alıcısı tarafından temyiz edilmemesi ile, kendisi için ihalenin feshine ilişkin icra mahkemesi kararı şekli anlamda "kesin hükme" dönüşmüş olduğundan bu kararın özel dairenin bozmasından sonra ihale alıcısı lehine sonuç doğurmayacağı gibi, yerel mahkemenin direnme kararını da ihale alıcısının temyiz etme hakkı ortadan kalkmış olduğundan, ilk kararı temyiz etmeyerek kendisi için şekli anlamda kesin hükme dönüşen direnme kararını ihale alıcısının temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-