Borçlunun başvurusu zamanaşımı şikayetine ilişkin olup, daha önceki zamanaşımı şikayetinin başvuru tarihine kadar geçen süre yönünden kesin hüküm sözkonusu olduğundan, anılan tarihler bakımından şikayetin kesin hüküm nedeniyle reddi gerekeceği ve mahkemece, icra mahkemesine başvuru tarihinden, temyize konu dosyadaki başvuru tarihine kadar geçen süre yönünden inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
İcra mahkemesince verilen kararların, kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte, aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararı kesinleşmesi koşuluyla sonraki şikayet yönünden kesin hüküm teşkil edeceği-
Eldeki ödeme itirazı takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ait olmakla itirazın yasal dayanağı İİK'nun 71. maddesi olup itiraz süreye tabi olmayacağı, şikayet konusu yapılan itfa itirazı yönünden HMK'nun 303. maddesi anlamında kesin hüküm niteliğini taşımayacağı -
Davacının, niza konusu parsellerden birinin kendi adına tespit edildiğini zannederek feragat ettiği anlaşılmış ise de; beyanın hataya dayalı olduğu ve gerçekte ileri sürdüğü hakkın özünden vazgeçmediğinden hataya dayalı feragatinin kesin hükmün sonuçlarını doğurmayacağı nazara alınmalı, kesin hüküm olarak kabul edilen mahkeme kararında davacının taraf olmadığı da dikkate alındığında, davacı açısından kesin hükmün etkilerinden söz edilemeyeceği, uyuşmazlık konusu davada taşınmazların mera olarak tespit ve tahdit edildiği göz önüne alınıp yöntemince mera araştırması yapılmasından sonra bütün deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekeceği ancak, olayda davalılar farklı olduğundan kesin hükmün koşullarının oluşmadığı, ayrıca, asıl-alt işverenlik ilişkisinde mecburi dava arkadaşlığının söz konusu olmadığı-
Kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil isteği-
Ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetle ilgili karar hakkında yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulmayacağı-
Ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetler hakkında yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulmayacağı-
Her iki davanın hukuki sebepleri farklı olduğunda, kesin hükümden söz edilemeyeceği-
Davacıya yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti kararı verilen ilk hükmün, taraflar arasında kesin hüküm olduğunda kuşku bulunmadığı gibi, taraflar yönünden usulü kazanılmış hak durumu oluşturması nedeniyle bağlayıcı olduğu; idarenin, mahkeme kararlarına uyması gerekeceği, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve de bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği; ancak biriken yaşlılık aylıklarına işleyen yasal faizin tahsiline ilişkin herhangi bir kesinleşen mahkeme kararı olmadığı ve davaya konu edilen biriken yaşlılık aylıklarına işleyen yasal faizin tahsili isteminin; eldeki davada sonuçlandırılması gereken diğer bir konu olduğunun bozma üzerine yürütülecek yargılamada özellikle gözetilmesi gerektiği-