Alacaklı on gün içinde ihtiyati haciz kararının infazını istemiş olmasına rağmen, icra dairesince borçlunun malları ihtiyaten haciz edilmeden önce, alacaklının ihtiyati haciz kararından önce veya sonra yapmış olduğu ve genel haciz yolu ile takip üzerine, borçlunun ödeme emrine itiraz ederek, takibi durdurmuş olması icra dairesinin ihtiyati haciz kararını uygulayarak borçlunun mallarını ihtiyaten haciz etmesini önleyemeyeceği gibi, borçlunun, malları üzerine ihtiyati haciz konulduktan sonra ödeme emrine itiraz ederek takibi durdurmuş olmasının da, daha önce malları üzerine konulmuş olan ihtiyati haczin kaldırılmasını gerektirmeyeceği, bu durum karşısında, somut olayın değerlendirilmesi ihtiyati haczin icrasına ilişkin olup, İİK m. 261 uyarınca görevli mahkemenin icra mahkemesi olduğu-
Alacaklının elindeki çeklerin ibraz tarihinin (ileri tarihli keşide tarihinin) henüz gelmediği gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
İhtiyati hacze konu alacağın kesin olarak ispatı gerekmeyip, yaklaşık ispatın yeterli olduğu, dolayısıyla senette tahrifat yapıldığı yönündeki itirazın İİK'nın 265/1. maddesindeki sınırlı itiraz sebepleri arasında bulunmadığı, ancak ileride açılacak bir menfi tespit davasının konusu olabileceğinin nazara alınmaması yerinde olmadığı gibi, infazda tereddüt yaratacak şekilde karar verilmesinin de doğru olmadığı-
İhtiyati haciz kararına itirazın, ihtiyati haciz kararını veren mahkemeye yapılacağı; itirazı incelemeye bu kararı veren mahkemenin görevli olduğuna ilişkin kuralın tek istisnasının ise ihtiyati hacze konu alacak hakkında dava açılması hali olup, bu durumda ihtiyati hacze itirazın asıl uyuşmazlığın görüldüğü mahkemece inceleneceği-
İhtiyati hacze itiraz üzerine mahkemenin iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebileceği veya kaldırabileceği, şu kadar ki, iki tarafın gelmemesi halinde dahi evrak üzerinde inceleme yaparak karar vereceği-
Bonoda, keşideci ve lehtar gerçek kişiler olup, tacir olmadıkları görüldüğünden, ortada geçerli bir yetki sözleşmesinin bulunmadığı; ihtiyati hacze itiraz eden borçlunun geçerli yetki itirazı nedeniyle ihtiyati haciz kararına itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Vadesi gelmemiş borçla ilgili ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için borçlunun muayyen yerleşim yeri bulunmaması, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlanması yahut kaçması ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunması gerektiği- Davalı kurumun yapısı, herkesçe bilinen malvarlığı ve kamu yararına çalışan dernek olması hususları göz önünde tutulduğunda İİK. mad. 259/2. ve 3 uyarınca teminattan muafiyet şartlarının gerçekleşmediği ve HMK. mad. 87 gereğince teminat alınması zorunlu olduğu halde, teminat alınmaksızın ihtiyati haciz kararı verilmesi ve itiraz üzerine itirazın reddedilerek kaldırılmamasının hatalı olduğu- İhtiyati haczin hüküm kesinleşinceye kadar devamına kararının bozulmasının uygun görülmediği-
"İhtiyati haciz talep eden şirket tarafından gönderilen mutabakat mektuplarının ihtiyati hacze itiraz edenler tarafından kabul edildiği, alacaklı tarafından kesilen faturaya ihtiyati hacze itiraz eden şirketin itiraz etmediği ve ihtiyati haciz için gerekli olan yaklaşık ispatın gerçekleştiği" gerekçesiyle "ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesi"nin isabetli olduğu-
Mahkemece verilen ihtiyati hacze itiraz eden kişi mirasçılarından, borçlu şirketi temsile yetkili olduklarına ilişkin kayıt ve belgelerin istenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İtiraz üzerine her iki taraf gelmese dahi evrak üzerinden inceleme yaparak karar verilmesi gerekirken, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin yanlış olduğu-