Davaya konu senedin alacaklıya ödendiğine dair banka nezdinde bulunan dekontun gönderildiğini, buna göre senedin alacaklıya ödenmiş olduğu anlaşıldığından bahisle ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
"Borçluların itirazının İİK m. 265 maddesinde sınırlı olarak sayılan itiraz sebeplerinden olmadığı, İİK m. 167 ve İİK m. 45 maddeleri uyarınca alacaklının tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere hem ipotekli takip hem de kambiyo takibi yapabileceği gerekçesiyle ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın reddi"ne dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
"İİK'nın 265. maddesi uyarınca; tarafların bu uyuşmazlıkta ancak mahkemenin yetkisine, teminata veya ihtiyati haciz kararının dayandığı delillere itiraz edebileceklerini, borçlunun ise borcun tamamına itiraz ettiğini, taleplerinin ileride açılacak eda veya menfi tespit davasının konusu olabileceği" gerekçesiyle verilen "itirazın reddine" dair kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Her ne kadar kredi borcu için ipotek tesis edilmiş ise de, itiraz edenin müşterek borçlu ve müteselsil kefillikten kaynaklanan borcuna teminat verilmediği, ipoteğin kredi kullandırılan şirketin borcunu temin ettiği, dolayısıyla TTK'nın 586/1. maddesine göre kredi alacaklısının asıl borçluya ya da ipoteğe başvurmadan müşterek borçlu ve müteselsil kefile doğrudan başvuruda bulunabileceği-
6100 sayılı HMK'nın "yetki sözleşmesi" başlığını taşıyan 17. maddesinde belirtilen yetkiye ilişkin kuralın, HMK'nın 18/1. maddesinin "Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz." hükmünden de açıkça anlaşılabileceği üzere, mahkemece re'sen gözetilecek kesin bir yetki kuralı niteliğinde olmadığı- Mahkemece, Genel Kredi Sözleşmesi'ndeki yetki sözleşmesiyle yetkili kılınan mahkemenin kesin yetkili olduğundan, o yer mahkemesinden ihtiyati haciz talep edilebileceği gerekçesiyle dava şartı yokluğundan talebin reddine karar verilmiş ise de, yasal durum karşısında yetki sözleşmesinde belirlenen mahkemenin kesin yetkili olarak kabulü mümkün bulunmadığından "davanın usulden reddi"nin isabetli sayılmadığı-
Bono şeklinde düzenlenmekle birlikte, kanuni şartlardan tanzim yerinin noksan olması nedeniyle, bona niteliğinde olmayan belge, belgede yazılı alacak hakkında adi senet teşkil eder; bu durum karşısında, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekilinin "itirazının reddi"ne karar verilmek gerektiği-
Mahkemece yapılan inceleme sonucunda; "senetle birlikte alacağın varlığına ilişkin cari  hesap özeti, fatura ve servis formlarının alacağın varlığı ve muaccel olduğuna ilişkin yeterli kanaat oluşturduğu" gerekçesiyle verilen "itirazın reddine" dair kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Borçlu vekilinin itiraz dilekçesinde "keşide yerinin, muhatap banka şubesinin bulunduğu yerin ve müvekkilinin idare merkezi adresinin bulunduğu yerin Diyarbakır olduğunu" belirtmesi ve "ihtiyati haciz kararı vermeye yetkili mahkemenin bunlardan birinin olduğu yer mahkemeleri olduğunu" belirterek, "yetkili mahkemenin Konya Mahkemeleri olmayıp Diyarbakır mahkemeleri olduğunu" belirtmiş olması karşısında "muteriz borçlunun itirazının kabulüne ve muteriz (3. kişinin) itirazının sıfat yokluğu nedeniyle" reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemenin kabulünde olduğu üzere borçlunun gıyabında verilen ihtiyati haciz kararının borçluya tebliğ edilmediği, mahkemece her ne kadar dosya kapsamından ihtiyati haczin en geç 05.11.2013 tarihinde öğrenildiği belirtilmiş ise de bu dosya kapsamında da ihtiyati haciz kararının borçluya tebliğine veya borçlunun huzuruyla haczin tatbik edildiğine yahut borçlunun gıyabında yapılan hacze dair tutanağın borçluya tebliğine dair bir evraka rastlanılamadığı; bu durumda ihtiyati hacze itiraz eden (borçlu) vekilinin beyanlarında belirtildiği üzere, takip dosyasında itiraz eden borçlunun huzuruyla 29.11.2013 tarihinde yapılan haciz işlemiyle itiraz için belirlenen kanuni sürenin başlayacağı-
Mahkemece, borçlu şirketin yetki itirazının kabulüne karar verilerek muteriz borçlu yönünden dosyanın tefrik edilerek yetkili Hatay İcra Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, ihtiyati haciz kararını veren mahkemenin bulunduğu yer icra dairesinin yetkili olduğu gerekçesi ile istemin reddine karar vermesi ve yargılamaya devam edilerek taraflar gelmeseler dahi karar verilebilecek şikayet sebebi bulunduğu halde davanın açılmamış sayılması yönündeki hüküm tesisinin yanlış olduğu-