Kararın gerekçesi ile hüküm sonucunun çelişkili bulunması bozma nedeni oluşturacağından bozmadan sonra mahkemece önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verilebileceği, bu itibarla gerekçeli karar ile hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerektiği-
Mahkemece, dava konusu alacağın iflastan sonra doğan alacakla ilgili olduğu gözetilerek, tahsil hükmü kurulması gerekirken, davanın işçiye karşı müteselsil sorumlulardan biri olan davacı tacir tarafından iflastan sonra ödenen bedelin diğer müteselsil sorumlu davalı tacirden BK'nın 147. maddesine dayalı olarak rücu hakkı uyarınca tahsilinin istendiği, bu alacağın iflastan sonra bağımsız ve ayrı olarak doğan tacirler arası rücu istemine konu yeni bir alacak niteliğinde olduğu gözardı edilerek davanın kayıt kabul davası olarak ele alınması ve buna bağlı olarak işçilerin kayıt kabul istemlerinde kabulü mümkün rüçhan hakkına dayalı olarak, davanın sonuçlanması, üstelik yasal dayanağı ve koşulları açıklanmayan halefiyet ilkesinin gerekçe yapılması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Sıra cetveline itiraz davasının ilan tarihini izleyen onbeş gün içinde açılması gerektiği- Eğer alacaklı tebliğe elverişli adres gösterip masraf yatırmış ise dava açma süresinin tebliğden itibaren başladığı- İflas tarihinden sonra doğan bir alacağın tahsili için açılacak olan davanın sıra cetveline itiraz davası olmayıp bu davanın genel hükümlere göre genel mahkemelerde açılması gerektiği, bu davada sıra cetveline itiraz davalarındaki sürelerin uygulanmayacağı-
Davacı tarafça dava dilekçesinde belirtilen, iflas tarihinden sonra doğan alacak kalemleri için alacak davası açılması doğru olup; mahkemece, bu alacak kalemleri ile ilgili kayıt kabul davası açılması yoluna gidilmesi gerektiği yönündeki gerekçede isabet bulunmadığı- İflas tarihinden sonra doğan ve talep edilen alacak kalemleri yönünden, dava 6102 s. TTK. 5/3'ün yürürlüğe girdiği tarihten sonra açıldığından, dosyanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesi, yeni esas üzerinden, asliye hukuk mahkemesinin davaya bakmakla görevli olduğu gözetilerek dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Davacı tarafça, iflas masasına başvurularak, avukatlık ücretinin ödenmesi istenmiş olup, iflas müdürlüğünce, sıra cetvelinin İİK. 234/1 yollamasıyla 166/2'ye uygun olarak ilan yapıldığından bahsedilemeyeceğinden; davanın, İİK. 235/1'deki 15 günlük hak düşürücü süre içinde açıldığının kabulü gerektiği- Mahkemece; davacı avukatın ticaret mahkemesindeki dosyasında, iflas tarihine kadar sarfettiği emek ve mesaisine karşılık Avukatlık Kanunu'nun 164/4. maddesi uyarınca hakettiği avukatlık ücreti ile ilgili bilirkişiden rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Alacaklı, kendi sırasına veya iflâs hukuku kurallarının yanlış uygulandığına değil, kendi alacağı hakkında nedenleri gösterilerek verilen ret veya kısmen kabul kararının esasına veya bir başka alacaklının alacağına veya onun sırasına itiraz ediyorsa ticaret mahkemesine dava açması gerektiği- İİK'nın 235/1. maddesi uyarınca iflas sıra cetveline yönelik itirazlar (kayıt kabul ve kayıt terkin davaları) kural olarak genel mahkemelerde (Asliye Ticaret Mahkemesinde) görülmesi gerektiği-
İİK'nın 18. maddesi kapsamında şikayet yargılama usulüne tabi olan sıra cetveline ilişkin şikayetlerde karar tarihi itibariyle yürürlükte olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun basit usule tabi davalar ile ilgili 320/4. maddesi hükmünün uygulanmayacağı-
İİK'nın 235/1. kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulünün gerektiği-
Limited şirket ortaklarının kamu borçlarından sorumluluğunun "sermaye hisseleri oranında" ve doğrudan doğruya olduğu- Kamu alacağının alacaklısının dava dışı borçlu şirketlerin ortağının sorumluluğuna gidebilmesi için, dava dışı borçlu şirketler hakkında takip yapmış olmasının, dava dışı borçlu şirketlerin aciz halinde olmasının ve alacağın şirketlerin malvarlığından tahsilinin mümkün olmadığının belirlenmesinin gerektiği- Açılan sıra cetveline itiraz davaları için görevli mahkemenin HMK'nın 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu-
Mahkemece, davalının alacağının varlığını ve miktarını takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir nitelikte usulüne uygun birbirine uyan yazılı deliller ile kanıtlayamadığı, davacı tarafça sunulan belgelerin her zaman düzenlenebilir nitelikte olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken; davacı alacaklının da aynı nitelikte senede dayandığı belirtilerek yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Asıla ön inceleme duruşma günü ile ilgili tebligat, daimi çalışanı imzasına tebliğ edilmiş ise de muhatabın mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunup bulunmadığına ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiş olduğunda tebliğin usulsüz olacağı-