İflas alacağı, iflas açıldığı anda müflise karşı hukuken mevcut olan alacaklar yani müflisin iflasın açıldığı andaki borçları olup, iflas masasından istenebilirken (masaya yazdırılabilirken), müflisin iflas açılmasından sonra doğan alacaklarının iflas alacağı olmadığından, iflas masasından talep edilemeyeceği, kayıt kabul davalarının, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalar olduğu-
Ticari işletme rehninin kimler arasında kurulabileceğinin 1447 sayılı Kanun'la belirlendiği, davacının bu kanun uyarınca Ticari İşletme Rehni taraflarından biri olup olamayacağının, dolayısıyla rehin haklarından yararlanıp yararlanmayacağının somut uyuşmazlıkta önem arzettiği, bu nedenle, mahkemece, taraf delilleri toplanarak ticari işletme rehni sözleşmesinin 1447 sayılı Ticari İşletme Rehni Kanunu’nun 2, 3, 4 ve 5 nci maddeleri uyarınca şikayetçi açısından geçerli olup olmadığı üzerinde durularak, ulaşılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmek gerekeceği-
Masa alacaklarının (borçlarının), iflas açıldıktan sonra iflasın tasfiyesi için bizzat masa (yani, masa adına iflas dairesi veya idaresi) tarafından yapılan borçlar olduğu (örn: iflas kararının ilanı giderleri, defter tutma giderleri, masa mallarının muhafazası için kiralanan depo için ödenecek kira, iflas idaresinin ücreti, masanın (iflas idaresinin) taraf olduğu davaları takip eden avukatın avukatlık ücreti), masa alacaklarının, iflas alacaklarından önce ve iflas masasından tam olarak ödeneceği, davacının müflis davalı şirkete kefaleti nedeniyle yaptığı ödemeler ile bağımsız yeni bir alacak doğduğundan, bu yeni alacağın ödeme tarihi, iflas tarihinden önce ise iflas alacağı, sonra ise masa alacağı niteliğinde olduğu-
Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetveline alacağın muvazaalı olduğu miktarına yönelik itiraza ilişkin bir davanın kabulü halinde, bu davalarda da kıyasen uygulanan İİK'nın 235/3. maddesi uyarınca sıra cetvelinin iptaline değil, davalıya ayrılan payın yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde davalıya bırakılmasına karar verilmesinin, diğer anlatımla bu şekilde eda hükmü kurulmasının gerekeceği, öte yandan, bu tür davalarda maktu tarifeye göre belirlenecek vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekeceği-
Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün davalı alacaklıda olduğu, kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekeceği- Dava tarihinde yürürlükte olan HUMK. 299’e göre 02.01.2009 tarihli muacceliyet sözleşmesinin en son düzenlenebileceği tarihin, davalının başlattığı takibin tarihi olan 15.01.2009 olup, bu tarihin davacının takip tarihinden önce olması sebebiyle, davalı ve borçlu şirketin ticari defterlerinin davalının takip konusu alacağının 73.757,00 TL'lik kısmını doğruladığı da gözönünde bulundurulduğunda davacının alacağının gerçek bir alacak olduğunun kabul edilmesi ve davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- Sıra cetveline itiraz davasının kabulü halinde, bu tür davalarda kıyasen uygulanan İİK'nın 235/3. maddesi uyarınca sıra cetvelinde davalıya ayrılan satış bedelinin yargılama giderleri de dahil olmak üzere öncelikle davacıya tahsisine, artan para olması halinde davalıya verilmesine karar verilmesinin gerekeceği-
Taraflar arasında görülen iflas sıra cetveline itiraz davası-
İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacakların muaccel hale geleceği ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masraflarının da asıl alacağa eklenerek masaya yazılacağı, asıl alacağa faiz işlemeye devam ederse de, bunun ancak tasfiye bakiyesi kalırsa ayrıca ödeneceği, kayıt kabul davalarında tahsile değil, alacağın iflas masasına kaydına karar verilmekle yetinileceği, alacağın ödenmesinin ancak tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleşeceği ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceğinin ancak bu aşamada anlaşılabileceği-
İş sözleşmesinin, işverenin iflasıyla sona ermeyeceği, İş Hukuku ve İcra ve İflas Hukukunda, iflas halinde sözleşmenin ifasını engelleyecek bir hüküm de bulunmadığı, iflasın, bir mücbir sebep de teşkil etmeyeceği, İİK'nın 198 ve 224. maddelerinde öngörülen iflas idaresinin seçim hakkı ve sözleşmenin aynen ifasına karar vererek iş vermeye devam edebilmesinin, iş sözleşmesinin iflasla sona ermediğini göstertiği, iflas masasının, sözleşmeyi devam ettirmek istemesi halinde, işçinin çalışmasını devam edeceği ve ücretini masadan masa alacağı olarak tam olarak alabileceği (İİK.m.248) ve bu ücreti için masadan teminat gösterilmesini talep edebileceği, İİK. mad. 224 gereğince müflisin sanat veya ticaretinin devamına karar verebileceğinin öngörüldüğü-
Taraflar arasındaki kayıt kabul davası-
İflas tasfiyesi sırasında doğan alacaklar olan masa alacaklarının (İİK.m.248) masaya kaydı istenemeyeceği, bu alacakların iflas idaresince tam olarak ödenmesi gerektiği ve bunlara ilişkin ihtilafların ait olduğu hukuki ilişki çerçevesinde giderileceği, davacı vakıf 506 s. K.’nun geçici 20. maddesi uyarınca bir sosyal güvenlik kuruluşu olup, tasfiyenin devamı sırasında oluşacak alacaklarının 5510 s. K.’nun 88. maddesi uyarınca iş mahkemesinde dava edilebileceği, sırf tarafların aynı olmasından yola çıkılarak farklı hukuki ilişkilere ve farklı mahkemelerin görevine giren davaların birleştirilmesinin isabetsiz olduğu-