Asıla ön inceleme duruşma günü ile ilgili tebligat, daimi çalışanı imzasına tebliğ edilmiş ise de muhatabın mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunup bulunmadığına ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiş olduğunda tebliğin usulsüz olacağı-
Tasfiyenin basit tasfiye yoluyla yapılacağı iflas müdürlüğüyle yapılan yazışmalarla belirlenmesine rağmen, davacının iflas davasında müdahil olmadığı da gözardı edilerek, iflas kararının kesinleşme tarihi itibariyle işlemden kaldırılmasına karar verilmesi suretiyle davacının davayı yenileme hakkının elinden alınmasının doğru olmadığı-
Mahkemece, tarafların icra takip dosyalarına konu alacağın doğum tarihleri araştırılarak, davalı tarafın alacağının, davacı alacağından önce doğduğunun tespiti halinde, daha sonraki tarihli davacı alacağı bakımından muvazaa yaratılamayacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi, davalı alacağının daha sonra doğduğunun belirlenmesi durumunda şimdiki gibi davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İhtiyati hacizlerin, ödeme süresi sonunda kesin hacze dönüşeceği ve sıra cetvelinin de ihtiyati haczi ilk kesin hacze dönüşen alacaklı dikkate alınarak düzenlenmesi gerektiği- Ödeme emrinin tebliğ tarihi üzerine on günlük sürenin hesaplanması icra mahkemesi hakiminin mesleki bilgisi kapsamında bulunduğundan, bu hususta bilirkişi incelemesi yaptırılması da Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. maddesine açıkça aykırı olduğu-
Gümrük vergisinin malın aynından kaynaklanan vergilerden olup, iflas sıra cetveline bütün sıraların üstünde "rüçhanlı sıra" tabir olunan sıraya yazılacağı ve sadece vergiye konu maldan öncelikle tahsil edileceği- Özel yasalarda imtiyazlı olduğu belirtilen alacakların ise rüçhanlı alacak olmadığı- Gümrük vergilerinden doğan alacağın rüçhanlı olabilmesi için, gümrüğe tâbi eşyanın veya bu eşya satılmışsa, satış bedelinin iflâs masasında olmasının şart olduğu, diğer malların satış bedelinden gümrük vergilerinin ödenmesinin mümkün olmadığı-
Borç üstlenme nedeniyle oluşan iç ilişkiye yönelik olduğu gözden kaçırılmadan iddia ve savunma üzerinde durulmak ve davalı yanın savunmasına itibar edilmesi gerektiğinin anlaşılması halinde davacının adı geçen bankaya olan borcunun da belirlenmesi suretiyle bir karar verilmesinin gerektiği-
Davacının ıslah talebinin yasal 15 günlük süre geçtikten sonra yapıldığı anlaşıldığından, mahkemece ıslah edilen miktara yönelik davanın hak düşürücü sürede açılmış olmasına ilişkin dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Her zaman düzenlenebilen bononun en geç düzenlenebileceğinin kabulü gereken tarih olan takip tarihinden sonra olduğu, davacının diğer iki icra dosyasına konu alacaklarının da açıkça daha sonra doğduğu ve takibe konduğu anlaşıldığından, mahkemece, davalı tarafın alacağının üç icra dosyasına konu davacı alacağından daha önceden doğduğu ve daha sonraki tarihli davacı alacağı bakımından muvazaa yaratılamayacağı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- Sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hükmün, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğuracağı ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulması gerekeceği-
Kayıt kabul davasında, mahkemece, davalı defterlerinin incelemesi için bilirkişiye yetki verilmişse de, bilirkişi raporunda, inceleme için adrese gidildiği, davalı defterlerinin tarafına verilmediği, defterlerin gidilen adreste bulunmadığı, bulunduğu yerin bildirilmediği, defterlerin süresinde kayıtları oluşturulmadığından, zamanında kayda alınmayan bilgileri içeren defterlerin delil niteliğini haiz olmayacağı bildirilmiş olup, mahkemece, müflis davalı şirket iflas idaresi vekilinden, davalı defterlerinin bulunduğu yer sorularak, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının bilirkişiye inceletilmesi gerekirken, davacı tarafın usulüne uygun olarak tutulmadığı tespit edilen ticari defterleri ile yetinilerek, hüküm kurulmasının isabetiz olduğu- Mahkemece, davalı tarafın defter ve kayıtları incelenerek, takip dayanağı fatura, çek ve bonoların davalıdefterlerinde kayıtlı olduğunun tespiti halinde kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatının sahibi aleyhine delil sayılacağı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi; davalı defterlerinde kayıtlı olmadığının tespiti halinde, faturaların tebliğine ilişkin belgeler incelenerek takip ve dava konusunu oluşturan faturaların davalıya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenip, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun davacı tarafça kanıtlanmış olduğu, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının kanıt yükünün bu kez davalıya geçtiğinin kabul edilmesi, faturaların tebliğ edildiğinin kanıtlanamaması ya da davalı tarafça iade edildiğinin kanıtlanması halinde ise, faturaya konu malın teslim edildiğinin davacı tarafça kanıtlanması gerekeceğinden, bu doğrultuda davacının delilleri toplanıp, bonolarda yer alan "malen" kaydı da değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Kayıt kabul davalarında vekalet ücretinin, maktu olarak belirlenmesi gerektiği-
Kayıt kabul istemine ilişkin davada, davacının iflas tarihi itibariyle oluşan asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı bilirkişiye hesaplatılıp, belirlenen toplam alacağın kayıt ve kabulüne karar verilip yargılama harçları ile vekalet ücretinin maktu olarak hüküm altına alınması gerekip, davalı müflis şirket, dava tarihinden önce iflas ettiği halde gerekçeli karar başlığında iflas öncesi unvanın yazılması ile yetinilmesi 6100 sayılı HMK'nın 297/1-b hükmüne; tefhim edilen kısa karara ilişkin tarihin yanlış yazılmasının HMK'nın 297/1-d maddesi hükmüne aykırı olduğu gibi, kayıt kabule dönüşen davanın niteliğinin itirazın iptali olarak yazılmasının da doğru olmadığı-