Mahkemece, dava konusu taşınmazların bilirkişi raporunda belirlenen değerleri üzerinden hesaplanan eksik harcın 30 günlük kesin sürede tamamlanması için davacı tarafa 29.09.2015 tarihli duruşmada kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde harcın tamamlanmaması halinde, HMK'nın 114. vd. maddesi hükmü uyarınca, davanın reddedileceğinin ihtar edildiği, davacının, bunun üzerine 05.10.2015 havale tarihli dilekçesi ile adli yardım talebinde bulunduğu, mahkemece, esas hükümle birlikte koşulları oluşmadığından adli yardım talebinin reddine ve kesin süre içerisinde harç tamamlanmadığından, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verildiği, şu durumda öncelikle adli yardım talebi ilgili yasal prosedür yerine getirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece, verilen süre içerisinde eksik harcın tamamlatılmaması halinde, HMK'nın 150. maddesi hükmü uyarınca dava dosyasının işlemden kaldırılması, bu maddede öngörülen süre içerisinde harcı yatırılmak suretiyle dava dosyasının yenilenmesi halinde davaya kaldığı yerden devam edilmesi, üç aylık süre içerisinde harç yatırılmak suretiyle dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, kesin hüküm oluşturacak şekilde, davanın usulden reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Yargılama sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için yargılamaya devam olunacağı; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden harç tamamlanmadıkça davaya devam olunmayacağı- 
Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemi-
Mahkemece, "Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi hükmü gözetilerek davanın açılmamış sayılmasına" karar verilmiş ise de, mahkeme tarafından harcın tamamlanmasına ilişkin davacıya verilen mehilde ne miktar harcın eksik olduğu ve ikmalinin gerektiği belirtilmemiş olduğundan, yargılamaya devam edilerek yapılacak keşifli bilirkişi incelemesi sonucu taşınmazların güncel değerleri belirlenip, harcın tamamlanması için davacıya mehil verilmesi, belirlenen harcın ikmal edilmemesi durumunda Harçlar Kanunu'nun 30. ve HMK'nın 150. maddeleri uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi; aksi halde, yargılamaya devam edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mazeret dilekçesinde, katılacağı duruşmaların esas numaralarını da belirterek meslekî mazeretini somutlaştırmış olan vekilin mazeret dilekçesi geçerli kabul edilerek, yargılamaya devam edilmesi gerekirken davacının davasını takip etmediği gerekçesiyle HMK. mad. 150 gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Alacaklının, alacağı ipotekle temin edilmiş olsa da, öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmaksızın kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapabilecek olduğu- Borçlunun, senedin takip alacaklısı bankaya teminat olarak verildiği iddisını, senede açıkça atıf yapan bir sözleşmeyle de ispatlaması gerektiği- Takip alacaklısı bankanın, "senedin kredi borcunun geri ödenmesi amacıyla verildiği" yönündeki beyanının, esasen senedin "ödeme aracı olarak alındığı"na yönelik bir savunma olduğu,senedin teminat senedi olduğunun kabulü anlamına gelmeyeceği-
Açılan ilk dava ile ortaya konulan manevi zarara ilişkin iradenin bağlayıcı hale geldiği, bu davanın açılmamış sayılması bu olguyu ortadan kaldırmadığından, açılan ikinci davada, açılmamış sayılsa da ilk davadan daha fazla manevi tazminat isteme olanağının bulunmadığı-
Karar ve ilam harcının peşin olarak yatırılması gereken miktarı ile maktu başvuru harcı ödenmedikçe, davaya devam edilemeyeceği- Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkin  davada nispi harç alınması gerektiği- Yargılama sırasında ise, yapılan keşif sonucunda çekişme konusu taşınmazın değeri daha yüksek saptanmış, ancak belirlenen bu değer üzerinden alınması gereken peşin nispi karar ve ilam harcı tamamlatılmadan davanın esası hakkında hüküm kurulmuş olduğundan, mahkemece, davacılara anılan yargı harcını ödemesi konusunda usulünce önel verilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Harcı tamamlanmayan bu değer üzerinden davalı taraf yararına vekalet ücretine karar verilmesinin de isabetsiz olduğu-
Mahkemece borçluya usulüne uygun olarak duruşma davetiyesi tebliğ edilmesi gerekirken, borçlu duruşma gününden haberdar olmadığı halde duruşmaya gelmediğinden bahisle dosyanın işlemden kaldırılmasına ve akabinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davaların birleştirilmesi durumunda, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, birleştirilen dava dosyasının tarafları, iddia, savunma özeti, delilleri kararda belirtilip, değerlendirilip, asıl ve birleşen her bir dava için kararda ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği, mahkemece tek bir vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-