Davanın, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince açılan sınırlandırmanın iptaline ilişkin olduğu, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmelerinin, kadim meraya ait kayıt ve belgeler ile haritaların teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanmasının, dava konusu yerin sözü edilen belgeler kapsamında kalıp kalmadığının saptanmasının, şayet bu belgeler kapsamında kalmadığı taktirde dava konusu yerin içerisinde bulunduğu parselden açılmak suretiyle elde edilen kadim meradan olup olmadığının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmasının gerektiği-
Kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit ve tapuya tescil edilen taşınmazın tespit tarihinden geriye doğru 20 yıllık zilyetlikle kazanma süresiyle diğer iktisap koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerekeceği- Tespit tarihi öncesindeki taşınmazın 1-6 yıl kadar kullanılmadığı anlaşılmış olup fiili hakimiyetin geçici nitelikli sebeplerle kullanılmaması veya kullanma olanağının ortadan kalkması zilyetliği sona erdirmeyeceği (TMK. mad 976) ve başka bir yerde oturan davacı tarafın tespit tarihinden önce 1 - 6 yıllık süre ile taşınmazı kullanmamalarının iradi terk olarak benimsenemeyeceği-
Yol olarak paftasında gösterilen taşınmazın 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarruf edilmiş olması halinde TMK'nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddesi hükümlerine göre tapuya tesciline karar verileceği-
Tapu iptal ve Hazine adına tescil isteği-
Taşınmaz 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığına göre TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 18. maddeleri gereğince zilyetlik edinilmelerinin mümkün bulunmadığı-
Uyuşmazlığa konu yapılan tapu kaydı; malikin ölüm tarihinden itibaren 20 yıllık kazanma süresi geçtikten sonra intikal görmüş ise bu tür intikal gören kaydın hukuken bir değer taşımayacağı ve intikal maliklerine herhangi bir hak bahşetmeyeceği; yine dava açmamış ancak; Anayasa Mahkemesinin verdiği yürürlüğünün durdurulması karar tarihi olan 17.3.2011 tarihinden önce hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğunun da kabulü gerekeceği-
İhya yoluyla bir taşınmazın kazanılması için ihya koşullarının yanında TMK.nun 713 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesindeki koşulların birlikte gerçekleşmesinin gerekeceği-
Taşınmazın miras bırakanın terekesine dahil olduğu, TMK.nun 640/2 ve 702/2 maddelerine göre, mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip olacakları ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri, elbirliği mülkiyeti devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliği ile karar vermelerinin gerekeceği, dava açmak da tasarrufi bir işlem olduğuna göre, mirasçılardan birisinin terekeye dahil bir malın tapusunun iptaline ve kendi adına tescili isteğine ilişkin dava açması mümkün olmadığı gibi bu yönde bir davaya diğer mirasçıların oluru ile devam edilmesinin de mümkün olmadığı-
Aktif dere yatakları ile derenin etki alanında kalan yerlerin kazanılmasının mümkün olmadığı; ancak, aktif dere yatağında ve etki alanında kalmayan bir yerin koşulları mevcut olduğu takdirde, niteliğine göre zilyetlik ve imar-ihya yoluyla kazanılabileceği-
Taşınmazın haritasında yol olarak gösterilmesi bir kadastro işlemi olup kadastro tutanağı düzenlenmediği için böyle bir işlem tespit dışı bırakma işlemi niteliğinde olup; böyle bir yerin TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddesi hükümlerine göre tapuya tesciline karar verilebilmesi için Yargıtay'ın yerleşmiş kararlarına göre haritasında yol olarak gösterildiği tarihten itibaren 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarruf edilmiş olmasının gerekeceği-