Taşınmazı yargılama sırasında satın alan davalı Fahrettin, muris F.’nin mirasçılarıyla aynı köyde oturduğuna göre taşınmazın F.’den mirasçılarına intikal ettiğini bilebilen, bilmesi gereken veya bilebilecek durumda olan kişi olduğunun kabulünün gerektiği, bu durum karşısında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince mahkemece ayrıca davalı Fahrettin’in iyi veya kötü niyetli olup olmadığı hususunda araştırma ve inceleme yapılmasına gerek olmadığı
Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, bilirkişilerin vasıflandırdığı arazi yetenek sınıflandırmasına göre 5 ve 6. sınıf arazilerin zilyetlikle kazanılabilmesi için imar ve ihyasının; uygun amenajman, gübreleme, yüzey akış kontrolü, tohum aşılaması yapılarak sağlanabileceği ve ancak çayır ve mera olarak kullanılabileceği, bu belirlemeler karşısında davacı yararına kazanma koşullarının oluşmadığı, imar ve ihyasının tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Dosya içinde bulunan ve taraflarca itiraz edilmeyen fotoğraflar ile diğer deliller birlikte değerlendirilerek imar-ihyanın başlayış ve bitiş tarihi ile davacıların ekonomik amaca uygun zilyetliklerinin olup olmadığının değerlendirilmesinin, taşınmazın ağaçlandırma sahası olarak tahsis edildiği de Hazine tarafından ileri sürüldüğüne göre, kamu hizmetine tahsis edilip edilmediğinin de saptanarak bir karar verilmesinin gerekeceği-
Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, bilirkişilerin vasıflandırdığı arazi yetenek sınıflandırmasına göre 5 ve 6. sınıf arazilerin zilyetlikle kazanılabilmesi için imar ve ihyasının; uygun amenajman, gübreleme, yüzey akış kontrolü, tohum aşılaması yapılarak sağlanabileceği ve ancak çayır ve mera olarak kullanılabileceği, diğer bir deyişle, 6. sınıf olarak tespiti yapılan araziler, hububat ve benzeri ürünlerin ekim ve sürümünün yapılabileceği tarım arazisi niteliğindeki yerlerden olmadığı-
Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olan bu nitelikteki taşınmazların zilyetlik yoluyla kazanılabilmesi için emek ve masraf harcanmak suretiyle, imar ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesi, imar ihya işlemleri tamamlandıktan sonra tapunun oluştuğu tarihe kadar kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesiyle iktisabı mümkün olup, bu zilyetliğin de ekonomik amaca uygun bir biçimde gerçekleşmesinin gerektiği-
TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddelerinde açıklanan kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme imkanından kamu tüzel kişilerinden sadece köy tüzel kişiliğinin yararlandığı, köy tüzel kişiler dışındaki öteki kamu tüzel kişilerinin teşkilat kanunlarında, satın alma, kamulaştırma ve satış yetkileri olup imar-ihya ve zilyetlikle taşınmaz mal edinmelerinin olanaklı olmadığı-
Dava konusu taşınmazların ham toprak niteliğinde tespit edildiği, böyle bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yönteminin hava fotoğrafları olduğu, bu hava fotoğraflarının tespit tarihinden önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olmasının gerekeceği-
Dosya içinde bulunan ve taraflarca itiraz edilmeyen fotoğraflar ile diğer deliller birlikte değerlendirilerek imar ihyanın başlayış ve bitiş tarihi ile davacıların ekonomik amaca uygun zilyetliklerinin olup olmadığının değerlendirilmesinin, taşınmazın ağaçlandırma sahası olarak tahsis edildiği de Hazine tarafından ileri sürüldüğüne göre, kamu hizmetine tahsis edilip edilmediğinin de saptanarak bir karar verilmesinin gerekeceği-
Mahkemece, sadece davacı payı yönünden tapunun iptali ile, iptal edilen hissenin davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken, harç yatırmak suretiyle usulüne uygun olarak dava açmayan diğer mirasçıların payı yönünden de tapu kayıtlarının iptaline ve mirasçılar adına tapuya tesciline karar verilmesinin HUMK.nun 74 (HMK.m.26) maddesinde öngörülen taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu, keşif sırasında üç yerel bilirkişinin birlikte dinlenilmesinin de usul ve kanuna aykırı olacağı, tanıklar hakkındaki hükümlerin aynı zamanda yerel bilirkişiler hakkında da uygulanacağı, bu nedenle, HUMK. nun 265. (HMK.m.261) maddesi gereğince, tanıklar gibi yerel bilirkişilerin de ayrı ayrı huzura alınıp dinlenilmelerinin gerektiği-