Salt imara aykırılık iddiasının çözüm yerinin idari yargı olduğu, ancak komşunun imara aykırı inşaatı ile, ışık, rüzgar, hava gibi doğal enerji kaynaklarından yoksun kalındığı ve imar esaslarına aykırı inşaattan doğan zarar veya rahatsızlığın, komşudan beklenebilecek hoşgörü sınırlarını aştığı iddiasıyla MK. 737 ve müteakip maddeleri çerçevesinde komşuluk hukuku esaslarına göre adli yargı yerinde (genel mahkeme-lerde) dava açılabileceği-
Davacı idareye ait, telefon direklerinde doğan zararının davalı tarla sahibinin haksız eylemi sonucu, tarlasında çıkan yangın neticesinde meydana geldiğinin kanıtlanabilmiş olmadığı, olayda, zarar ile davalıya atfedilebilecek eylem arasında illiyet bağının varlığından söz edilemeyeceği, tarlada bırakılan anızların yanması sonucu PTT hat ve tesislerinde doğan zararın tazmini davasında; komşuluk hukukundan değil, haksız fiilden hareket edilmesinin gerekeceği-
Davacının, komşuluk hükümlerine aykırı olarak davalının evinin avlusu ve bahçesine pencere boşluğu bıraktıklarını, bu haliyle aile mahremiyetinin ihlal edildiğini iddia ederek kapatılmasını istediği, bir kimsenin kendi mülkiyet alanına bina yapmasını önleyen yasal bir hükmün olmadığı, davacının mülkiyet alanına herhangi bir tecavüz olmadan yapılan pencerenin kapatılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kural olarak, herkesin maliki bulunduğu taşınmazda dilediği gibi tasarrufta bulunabileceği, ancak, bu tasarruf hakkının sınırsız olmadığı, kavak ağaçlarının, özellikleri gözetildiğinde davacı taşınmazına gölge düşürmek suretiyle meydana getirdikleri zararın mahallin örf ve adetine hoşgörü sınırlarını aşan ölçüye vardığının saptandığı, bu durumda, rapor çerçevesinde karar verilmesi gerekirken, ağaçların verdiği gölge sebebiyle bir önceki sene uğraşıldığı tesbit edilen zararın tazminine karar verilmekle yetinilmesinin doğru olmadığı-
Taşınmazda dikili bulunan ağaçların gölgelerinin, komşu taşınmazdaki mahsule zarar vermesinden kaynaklanan uyuşmazlığı, M.K.737 çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği -Meydana gelen zararın ne şekilde -ağaçların kök ve dallarının kesilmesi suretiyle mi yoksa ağaç-ların tamamen kesilmesi suretiyle mi- giderileceğinin, bilirkişi aracılığı ile tesbit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği, ağaçların kökten kesilmelerinin, ameliyat gibi son çare olduğu -
Komşu tayınmaza yakın dikilen ağaçların kök ve dalları geçmeme-sine rağmen, sadece gölgeleriyle zarar veriyor olmaları halinde, tahammül sınırlayan bir zararın bulunup bulunulmadığının MK.’deki “dürüst-lük kuralı” çerçevesinde değerlendirilmesi gerekeceği–
Dava konusu arktan sızan ve taşan suların, davacının mahsulüne zarar verdiğinin anlaşılması halinde, zararın ne şekilde giderileceğinin uzman bilirkişi vasıtasıyla saptanıp, rapor çerçevesinde karar verilmesi gerekeceği -
Davalının işyerinden reklam amacıyla çıkan müzik yayınının, dava-cının hoşgörü sınırlarını aşacak düzeyde ise, önlenmesi gerekeceği -