MK. 730’un ve MK. 737 - 738 hükümlerinin müeyyidesini teşkil ettiği- MK. 565’da “taşınır / taşınmaz” ayrımı yapılmadan, “komşu taşınmazda bulunan taşınır malların veya şahısların zarar görmesinin yahut tehlike altında bulunması”nın sorumluluğun kapsamı içinde bulunduğu-nun öngörüldüğü - Taşınmaz malın müşterek maliklerinin herbirinin -kusurları olsun olmasın- zararın tamamından zarar gören komşu mali-kine karşı ayrı ayrı sorumlu oldukları-
Herkesin taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkilerini kullanırken, komşularını ve çevreyi olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlardan kaçınmak zorunda olduğu -
MK. 737’ye dayanılarak mülkiyet hakkının kullanılmasının “tamamen” önlenemeyeceği “taşkın ve sakıncalı kullanılması”nın önlenebileceği -
Davalıya ait dairenin kanalizasyonundan geldiği belirlenen pis ko- kuların ne şekilde ortadan kaldırılabileceği konusunda uzman bilirki-şiden de görüş alınarak, gerekli önlemin ne olduğunun karar metninde açıkça belirtilmesi gerekeceği -
Davacının, davalının denizi doldurmasından doğan sakıncaların giderilmesinin teminini amaçladığı uyuşmazlıkta, davalının somut fiillerinin, komşusunun hoşgörü sınırını aşan, taşkınlık teşkil eden eylemler kapsamında, MK. mad. 730 ve 737 tarafından yasaklanmış olduğu -
D.i doldurma yasalara uygun olarak gerçekleşse bile, bu eylemden komşuluk ilişkilerinde hoşgörü ve katlanma sınırlarını aşan bir sonuç doğması halinde, davalının elatmasının önlenmesine karar verilmesi gerekeceği -
Komşuluk ilişkisinin kabulü için, taşınmazların birbirlerine bitişik (yakın) olmalarının gerekmediği, taşınmazların birbirinden uzak olma-ları halinde de, bir taşınmaz malikinin taşınmazını taşkın kullanmasından diğer bir taşınmaz malik zarar görüyorsa, “komşuluğun var sayılacağı”, komşuluktan zarar görüp dava açmak için, taşınmazın maliki olmak gerekmediği -