Mahkemece gerçekleştirilen bu değişikliklerin yetkili makam tarafından onaylanmış olup olmadığı, onaylanmış ise tarihi ilgili belediye başkanlığından sorulup saptanmadan ve onaylanmış olsa dahi, onay tarihindeki tüm kat maliklerinin rızaları sağlanmadan yaptırılıp onaylattırılan bir proje değişikliğinin Kat Mülkiyeti Yasası hükümlerine göre bağlayıcılığının bulunmadığı-
Ortak yerlerden olan terasın bir bölümünün davacı tarafından duvarla çevrilip işgal edilmesiyle gerçekleşen el atmanın, projeye aykırı olarak yapılan değişikliklerin yıkılıp terasın projeye uygun eski haline getirilmesi suretiyle önlenmesine ve bunun için davacıya hükümle birlikte uygun bir süre verilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflara ait işyerleri sanayi bölgesinde oldu­ğundan, uyuşmazlığın niteliği gereği emsal işyerlerinin duru­munun da incelenmesi, mahalli örf ve adetin ne olduğunun saptanması ve sonuca göre komşuluk hukukuna aykırılığın bulu­nup bulunmadığının belirlenmesinin gerekeceği-
Çanak anten kullanmanın günümüzde zorunlu bir gereksinim olduğu dikkate alınarak binada merkezi yayın sistemi bulunup bulunmadığı, bulunduğu takdirde ulusal ve uluslararası tüm kanalların yayınlarını alabilecek kapasitede olup olmadığının, çanak antenin diğer kat maliklerine rahatsızlık verip vermediğinin araştırılması ve oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesinin gerekeceği-
Bir toplumda birlikte yaşama olanağı soğuyan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuki kuralına göre, hakimin; somut olayın özelliğin, taşınmazların konumlarını, kullanma amaç­larını, niteliklerini, yöresel örf ve adetle-toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini giz önünde bulundurarak, komşuların birbirleri­ne göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumunda olduğu-
Taraflar arasındaki ağaç yetiştirmekten kaynaklanan çekişmenin Türk Medeni Kanununun komşuluk hukukuyla ilgili düzenlemeler çerçevesinde çözüme kavuşturulmasının gerekeceği-
-Yaptıkları ilaçlama sebebiyle çevrede bulunan arı kovanlarına verilen zarar sonucunda tazminat ödemek zorunda kalan- narenciye bahçesi maliklerinin arı kovanlarının bahçelerinden uzaklaştırılmasına ilişkin bir nevi komşuluk hukukundan ve mülkiyet hakkının kullanılmasından kaynaklanan “müdahalenin önlenmesi” davasında; taraflar, haklarını kullanırken bulundukları duruma, olayın niteliğine, yasal dayanaklarla belirlenen çerçeveye, yerel örf ve adetlere, hoş görülebilecek dereceye kadar bazı yükümlülüklere (doğan zararlara) karşılıklı olarak katlanmaya, buna karşılık hoş görü sınırını aşan olaylardan ise kaçınmaya özen göstermek zorunda olduğundan; mahkemece, taşınmaz mülkiyetini düzenleyen MK'nun ilgili hükümleri ile Arıcılık Yönetmeliği’nin taraflara yüklediği ödevlerin taraflarca ne derece yerine getirdiklerinin, ilaçlama zaman ve tekniklerinin araştırılarak uzman bilirkişilerden alınacak raporlarla birlikte değerlendirilip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Mülkiyet hakkının aşırı, taşkın veya sorumsuz kullanılmasından olumsuz yönde etkilenen veya zarar gören her taşınmaz maliki veya o taşınmaz üzerinde ayni yahut şahsi hakkı nedeniyle fiili hakimiyeti bulunan şahıslar komşu sayıldıkla­rından elatmanın önlenmesi davasını açabilecekleri-
Türk Medeni Kanunu’nun 737. maddesinde nelerin taşkınlık sayılacağı yönünden genel bir kural öngörülmediğinden; hakimin her somut olayın özelliğini, taşınmazın durumunu, niteliğini ve yerel adetleri gözeterek komşuların birbirine göstermekle yükümlü oldukları tahammülün sınırını, çıkar çatışmalarını olaya en uygun düşecek şekilde çözümlemekle yükümlü olacağı, mahkemece seçilecek Çevre Mühendisi, Şehir Planlamacısı ve hukukçu bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığı ile komşuluk hukuku ilkeleri açısından inceleme yapılması, davalı tarafından davacıya ait komşu parsel yönünde açılan pencerelerin davacıya ne gibi zararlı etkileri bulunduğunun Türk Medeni Kanunu’nun 737. maddesinde öngörülen ölçülere göre ayrıntılı bir şekilde belirlenmesi, bunların önlenmesi için alınması gerekli tedbirlerin neler olduğunun da bilirkişi kurulundan sorulup gerekçeli rapor alınması ve doğacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Kat Mülkiyeti Yasasının 19/1 gereğince, kat maliklerinin, ana gayrimenkulün bakımına, mimari durumu ile güzelliğini ve sağlamlığını korumaya mecbur olup, taşınmazın üzerindeki ana yapının sağlamlığının temini bakımından zorunluluk bulunduğunun fennen saptandığı durumlarda bütün kat maliklerinin muvafakatı olmasa dahi, bunlardan birisinin, güçlendirmenin yapılmasını diğer kat maliklerinden isteyebileceği ve gerektiğinde buna karşı çıkanlar aleyhine mahkeme aracılığı ile hazırlattırılacak proje doğrultusunda binanın güçlendirilmesi ve bunun gerektirdiği masrafların kat maliklerinden tahsili için eda davası açabileceği, ancak, onarım ve güçlendirme amaçlı bu değişikliğe rıza gösterip göstermemek tamamıyla kat malikinin takdirinde ve yasa ile tanınmış bir hak olup, yapılacak iş tüm kat maliklerinin yararına da olsa muvafakat vermeyen kat maliki bunun için zorlanamayacağı gibi bu şekilde özgür iradesi ile ortaya koyduğu tavrın hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilemeyeceği-