Tasarrufun iptali istemine ilişkin davaların İİK.nın 281. maddesi uyarınca genel mahkemelerde görülmesi gerektiği, bu davaların nitelikleri itibariyle de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda sayılan ticari davalardan olmadıkları-
Hacizli olarak devir edilmiş olsa da dava konusu mal üzerinde davacının cebri icra yetkisinin devam ettiği, borcun karşılanacağı anlaşıldığı durumda davacının tasarrufun iptaline ilişkin dava açmakta hukuki yararının da bulunmadığı- 6183 . Kanundan kaynaklanan davalarda avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerektiği-
Tasarrufa konu taşınmazın kiralarının davalı borçlu tarafından alınıyor olması, kısa aralıklarla el değiştirme ve tanık ifadelerinden davalının borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğunun anlaşıldığı-
İİK.nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan davaların basit yargılama usulüne göre yargılamasının yapılacağı; adli tatil süresi içinde temyiz süresi işlemeyeceğinden davacı tarafın vermiş olduğu temyiz dilekçesinin süresinde olduğunun kabulü gerektiği-
İcra Ve İflas Kanunu'ndan kaynaklanan tasarrufun iptali davasına ilişkin davanın, Yargıtay Büyük Genel Kurulu İş Bölümü kararına göre,niteliği bakımından Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin görevi içine girdiği-
İİK'nun 282. maddesi gereğince davalı borçlu ile borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan 3. kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından yetki itirazının davalılarca birlikte ileri sürülmesinin yasa gereği olduğu-
Davacı vekilinin yargılama sırasındaki yazılı ve sözlü anlatımlarından, davanın İİK. mad. 277 vd. gereğince açılan tasarrufun iptali davası olduğu anlaşıldığından, dava ön koşulları ve iptal şartları yönünden taraf delillerinin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece davanın TBK. mad. 19 gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı açılan dava olarak görülmesinin isabetsiz olduğu- Dava konusu tasarrufların tarafı olmayan kişinin harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının hatalı olduğu-
Dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedelleri ile gerçek değerleri arasında misli fark bulunmasına, davalı borçlu ile 3.kişi şirket arasındaki ticari ilişkiler nedeniyle davalı 3.kişi şirketin, borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden kişilerden olmasına, alacağa mahsuben yapılan taşınmaz devirlerinin mutad ödeme olmaması nedeniyle iptale tabi olması gerektiği- Davalı borçlu şirketin iflasına karar verildiği ve iflas işlemlerinin devam ettiği belirtildiğinden, mahkemece borçlu hakkındaki iflas kararının kesinleşip kesinleşmediği, kesinleşmiş ise 2. alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığı ve davacı-alacaklının, tasarrufun iptali davasını takip etmek için İİK. mad. 245 gereğince yetki alıp almadığı belirlenerek taraf ehliyeti yönünden İİK. mad. 187, 191, 245, 255 gereğince değerlendirme yapılması gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücretinin takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun, tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden hesaplanması gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücretinin takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun, tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden hesaplanacağı-