Şikayetçi şirketin, tasarrufun iptali davasında taraf konumunda olmadığı ve anılan davada, adı geçen 3. kişi hakkında verilmiş herhangi bir karar bulunmadığı, bu durumda, tasarrufun iptaline ilişkin alınan ilamın tarafı olmayan 3. kişi şirket yönünden sonuç doğurmayacağı ve geçerli olmayacağı, öyleyse, şikayetçiye karşı hüküm ifade etmeyen tasarrufun iptali kararına istinaden kayden maliki olduğu taşınmazlara haciz işlemi uygulanmasının da mümkün olmadığı-
Komşuluk ilişkisi nedeniyle davalı 3. kişi komşu şirketin, diğer davalı borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olup olmadığının karar yerinde tartışılması gerekeceğini-
Davacı tarafın davalı aleyhine yurt dışında açtığını bildirdiği boşanma davasının varsa kesinleşmiş karar örneği ile bu karar Türkiye'de tenfiz edilmiş ise buna ilişkin karar örneğinin getirtilmesi, kararda boşanmanın mali sonuçları ile ilgili hüküm olup olmadığının saptanması, ondan sonra davacının tasarrufun iptali davası açmakta hukuki yararının olup olmadığının irdelenmesi gerekeceği-
Tazminat davası sonucunda hükmedilecek tazminatın tahsilini önlemeye yönelik olarak davalılar arasında yapılan satışın (tasarrufun) iptalinin istenebileceği, mahkemece henüz kesinleşmiş bir alacak bulunması gerektiği gerekçesi ile davanın reddine yerine tazminat davasının beklenmesi ve hasıl olacak sonuca göre davanın diğer şartları da nazara alınarak bir karar verilmesi gerekeceği-
Muvazaa nedeniyle trafik kaydının iptali ve tescil isteğine ilişkin davanın aracın belirtilen değerine -ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan HUMK. 1 vd. uyarınca- göre asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekeceği; boşanma davasından sonra yapılan satışın iptali için açılan davanın aile mahkemesinde görülemeyeceği-
Dava konusu taşınmazlardaki çıplak mülkiyetin davalı tarafından çocuklarına satışına ilişkin tasarrufun iptalini istemiyle açılan davada, davacılar tarafından dosyaya kesin aciz belgesi ibraz edilmemişse de, aciz belgesinin sunulması için yapılacak satışlar için başlayan süreç devam ettiği gibi davacının kendi elinde olmayan nedenlerden dolayı satış işlemlerinin uzamış olması halinde dava şartı olan borçlunun aciz halinin gerçekleşip gerçekleşmediğine dair işlemlerin neticelenmesinin beklenmesi ve taşınmazlar üzerinde bulunan ipoteklerin satış tarihinde ne miktarda risk oluşturduğu ve sonradan ödenip ödenmediği ile ödenmiş ise kim tarafından ne zaman ödendiği hususları üzerinde de durulması gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için; "davacının borçludaki alacağının gerçek olması", "borçlu hakkındaki icra takibini kesinleşmiş olması", "iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması" ve "borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması" gerektiği; bunların tasarrufun iptali davasının "önkoşulları" olduğu- Tasarrufun iptali davasında, borçlu ile 3. kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava dilekçesinin davalı borçlunun vasisi ile 3. kişiye tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması gerektiği- Borçlu aleyhine açılan tazminat davası karara çıkmış, takibe konulmuş, borçlu hakkında aciz belgesi düzenlemiş ise dava konusu tasarrufların İİK. mad. 278, 279, 280 gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi, tazimiat davasının, tasarrufun iptali davasına etkisi üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Kararın kesinleşmesine kadar davanın her safhasında davayı kabul etmenin mümkün olduğu-
İptal davalarının ayni değil şahsi nitelikte davalar olduğundan genel yetki kurallarına göre davalının yerleşim yeri mahkemesinde görüleceği davalılar birden fazla ise dava davalılardan birinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği- 3. kişi konumundaki davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan yetki itirazının birlikte yapılması ve HMK. mad. 19/2 uyarınca yetkili mahkemenin gösterilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında görevin İİK 281. maddesine göre genel mahkemelere ait olduğu-