Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan (önceki) 6762 s. TTK uyarınca ayrı ticaret mahkemesi bulunan yerlerdeki Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişkinin (görev değil) işbölümüne ilişkin olduğu- Asliye Ticaret Mahkemesince dosya üzerinden inceleme yapılarak gönderme kararı verilmiş, davalılarca işbölümü itirazında bulunulmamış olup Asliye Hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişkinin iş bölümü ilişkisi olduğu ve iş bölümü itirazı bulunulmadan verilen görevsizlik kararının bu nedenle bağlayıcı olmaması karşısında, davanın ilk açıldığı Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarının ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olmadığı, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemelerinde görülmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için davacının alacağının gerçek bir alacak olması gerektiği- Mücerret borç ikrarı olarak düzenlenen bononun ileriye yönelik olarak tanzim edilmesi mümkün olduğu gibi geriye yönelik olarak da düzenlenmesi mümkün olduğu, borcu doğuran ilişkinin mevcudiyetine yönelik diğer delillerin de birlikte nazara alınması gerektiği, bononun vade tarihi ile takip tarihi arasında 11 ay gibi bir zaman aralığı bulunması ve davalı borçlunun, ceza soruşturmalarından ve hukuk davalarından da anlaşıldığı üzere taşınmazı geri alma ya da satış bedeline ek bir para elde etmeye yönelik olarak işbu davanın temelini oluşturan takipteki bononun tanzimi ile gerçek olmayan bir borç altına girdiği anlaşıldığından davanın reddi gerektiği-
Borçlunun malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde amme alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak maksadıyla borçlu tarafından yapılan bir taraflı muamelelerle borçlunun maksadını bilen veya bilmesi lazım gelen kimselerle yapılan bütün muamelelerin tarihleri ne olursa olsun hükümsüz olduğu, somut olayda davalıların kardeş olmasından dolayı tasarrufların iptale tabi olduğu- 6183 s. Kanun'un uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerektiği-
Davalılar hükümden önce yargılama giderleri ve vekalet ücretinden feragat ettikleri halde davalılar lehine ve davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Davacının delil olarak dayandığı banka kayıtları üzerinde uzman bilirkişi incelemesi yaptırılıp bu yönde delil toplanmadan davacı bankanın beyanı doğrultusunda açılan tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Davalı idarenin dava açılmasına sebebiyet vermemesi nedeniyle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerektiği-
Vekili olan avukatın istifa ettiği Almanya'da yaşayan davacı-asile bildriilmiş olup, duruşma saatinden önce mahkemeye ulaştığı anlaşılan sağlık rapor içeriğine göre "elden aşağısının felçli ve bakıma muhtaç durumda olduğu" anlaşılan davacının duruşmada mazeretli olduğu kabul edilerek, mazeretinin kabulü ile yeni duruşma gününün kendine bildirilmesine karar verilmesi gerekirken, dosyanın HMK'nun 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılması ve akabinde de davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali davalarının mut­lak ticari dava niteliğinde olmayıp şahsi nitelikte ve borçlunun tasarrufları­na yönelik bulunmasına bundan dolayı da asliye ticaret mahkemesinde değil asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında vekalet ücretinin tasarruf konusu malın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile davacının aciz vesikasına bağlanan alacak miktarından hangisi daha az ise o değer üzerinden belirlenmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında tarifeye göre hesaplanacak karar ve ilam harcı ile vekalet ücretinin, takip konusu alacak miktarı ile tasarruf konusu malın tasarruf tarihindeki (bedele dönüşme halinde elden çıkarma tarihindeki) değerlerinden hangisi az ise o değer üzerinden belirlenmesi gerekeceği-