Davalılar ortak oldukları şirketler arasında ticari alışveriş yapılmış ise Şirket kayıtlarında yer alması yine böyle bir alışveriş var ise 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alım­larına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hiz­met Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri yükümlülüğü getiril­miş olduğu da dikkate alınarak bu kapsamda da bir inceleme yapılması gerektiği-
Davacıları farklı olan tasarrufun iptali davalarında kesin hükümden bahsedilemeyeceği- Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul edileceği, bu karinenin, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebileceği- Fabrika binasının ticari işletme olduğu- Davalının borçlunun işyeri komşusu olması halinde, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğunun kabul edileceği-
İptal davasının açılma ve görülme koşullarından birisi icra takibi ile ilgili koşul olup; alacağın ve icra takibinin kesinleşmiş olması ve tasarrufta bulunanın borçlu durumda olması gerekeceği- Borçlunun yaptığı zamanaşımı itirazı nedeni ile icranın geri bırakılması kararı verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmakta olduğundan, alacaklı tarafından İİK. mad. 169/6 gereğince genel hükümlere göre dava açılıp açılmadığı araştırılarak, açılmış ise bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılmak ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı vekili davadan feragat etmiş ve mahkemece ilk oturumdan önce dosya ele alınarak davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiş olup, davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirerek ve kendilerine tebliğ edilen dava dilekçesine göre yasal süreler içerisinde cevap dilekçelerini sunmuş olduklarından tarife hükümlerine göre belirlenen vekalet ücretinin yarısına hak kazanmış oldukları-
Borçlunun iflas ettiği durumlarda, tasarrufun iptali davasını açma hakkının iflas idaresine verildiği ve iflas idaresinin, dava açma hak­kını alacaklıya devrettiği durumlarda, iptal davasının alacaklı tarafından açılabileceği-
Davalı şirket vekilinin vekalet ücretinden feragatı yönünden bir beyanı bulunmadığından mahkemece adı geçen davalı yararına AAÜT'nin 6. maddesi gereğince (Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulh nedenleriyle; delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına ... hükmü gereğince) vekalet ücreti takdiri gerekirken bu konuda feragat beyanı varmış gibi lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinin doğru olmadığı-
İİK. mad. 277 vd. gereğince açılan tasarrufun iptali davasının, batıl tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde açılması gerekeceği (İİK. mad. 284), anılan süre hakdüşürücü süre olduğundan mahkemece davanın süresinde açılıp açılmadığının re'sen araştırılması gerekeceği- "Dava koşulu" yokluğu nedeniyle davanın reddi halinde davalılar yararın maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekeceği-
Mahkemece, T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü'nce gönderilen yazı içeriğindeki bilgi ve açıklamalar da gözetilerek, ihale konusu araç üzerinde keşif yapılmak ve vergi konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle uygulanması gerekli KDV oranının Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde kesin olarak belirlenmesinin ve sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekeceği, aynı maddede sayılan akrabalık derecesinin vs. araştırılması gerekeceği-
İhtiyati haciz konulmasına karar verilen taşınmazın el değiştirildiğinin anlaşılması halinde, tazminat istemine dönüşen davada davalıların mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasının talep edilmesi halinde mahkemece bu talebin reddedilmesinin isabetsiz olduğu, daha önce bu konuda verilen kararın bozulduğu anlaşıldığından yeniden temyiz incelemesi yapılmasına yer olmadığı-