Tasarrufun iptali talebine ilişkin davanın Yargıtay Büyük Genel Kurulu İş Bölümü kararına göre, niteliği bakımından Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin görevi içine girdiği-
Davalı 4.ve 5. kişinin kötüniyetli oldukları ispatlanamadığından adı geçen davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- Davalı ile 3. kişi arasındaki dava konusu tasarruf yönünden anılan taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değer arasında misli fark bulunması nedeniyle anılan tasarrufun İİK 278/2 madde gereğince iptale tabi olduğu- Davalılar hakkındaki dava reddedildiğinden, diğer davalı hakkındaki davanın bedele dönüşmesi nedeniyle taşınmazın değeri olan miktarın davacının alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı üçüncü kişinin borçlunun ortağı ile yakın akrabalık bağı bulunduğu anlaşılmış olup, tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olmasının yeterli olduğu, yoksa, tasarruf sırasında borçlunun mütemerrid olmasının aranmadığı-
Muvazaa iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil davasında borçlu tarafça, dava konusu taşınmazın, mal tasfiyesinden mal kaçırmak amacı ile eşi tarafından eşinin kardeşine satıldığı iddia edilmesi halinde, davada taraf olarak borçlunun eşinin de gösterilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarının mutlak ticari dava niteliğinde olmayıp şahsi nitelikte ve borçlunun tasarrufları¬na yönelik bulunmasına bundan dolayı da asliye ticaret mahkemesinde değil asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Davalıların baba oğul olması nedeniyle yapılan işlemin danışıklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
SGK prim ve diğer alacaklarının tahsili için 6183 sayılı Yasaya göre borçlular hakkında yapılan takipler nedeniyle açılacak iptal davalarının tasarrufa konu malın değerine bakılmaksızın alacaklı sigorta müdürlüğünün bulunduğu yer iş mahkemesinde görüleceği-
Ancak aciz belgesinin sunulması için yapılacak satışlar için başlayan süreç devam ettiği gibi davacının kendi elinde olmayan nedenlerden dolayı satış işlemlerinin uzamış olması halinde, dava şartı olan borçlunun aciz halinin gerçekleşip gerçekleşmediğine dair işlemlerin neticelenmesinin beklenmesi gerektiği- Dava konusu iki taşınmaz üzerinde banka lehine konan ipoteklerin tutarının, intifa hakkı değerinin oldukça üzerinde olduğu görüldüğünden, mahkemece dava konusu taşınmazlar üzerindeki banka ipoteklerinin ödenip ödenmediği, ödenmiş ise intifa hakkının satış işlemlerinin tamamlanması beklenerek davacının alacağının tamamen ödenip ödenmediği, borcun tamamen ödenmemesi halinde ise, haciz tutanağının İİK. mad. 105 anlamında "geçici aciz belgesi" olarak kabulü ile davanın esasının incelenmesi ve dava konusu (taşınmazların çıplak mülkiyetinin satışı şeklinde gerçekleşen) tasarrufların iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği-
Dava konusu borcun ödenmiş olması nedeniyle davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, davalılar davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı lehine ücreti vekalete hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinden, savunma hakkı kısıtlanmış olan nedeniyle davalı 3. kişi şirkete dava dilekçesi ve duruşma gününün usulüne uygun biçimde tebliğ edilerek savunmasına ilişkin delillerin toplanması ile hasıl olacak sonuca göre tasarrufun iptaline ilişkin davada karar verilmesin gerektiği-