İptal davalarının aynî hakka değil, kişisel hakka dayanan davalar olduğu, bu nedenle davanın konusu taşınmaz olsa bile taşınmazlara ilişkin kesin yetki kurallarını düzenleyen HMK'nin 12. maddesi hükmünün bu davalarda uygulanmayacağı- Davalı 4. kişi tarafından usulüne uygun olarak süresinde yetki itirazında bulunulması halinde, bu davalı zorunlu dava arkadaşı olmadığından dosyanın 4. kişi yönünden tefrik edilerek yetki itirazının kabulü ile yetkisizlik kararı verilmesi ve sonucuna göre her iki davanın iptal koşullarının araştırılması gerekeceği-
Borçlu limited şirket ortaklarının şirketten tahsil olanağı kalmayan kamu alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olduğu- Vergi borcundan dolayı davalı şirket ortağının 1/3 oranında sorumlu olduğu, anılan tarihte şirket müdürü olmadığı, başvuru tarihinde takip konusu vergi borcunu beş taksitte ödediği ve borcu kalmadığı gerekçesiyle 6183 s. K. mad. 24 vd. gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu- Takip konusu vergi borcu yargılama sırasında ödenmiş olmakla davanın reddine karar verilmiş ise de, davanın açılmasına davalılar sebep olduğundan harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Davalı borçlu şirketin ticaret sicilinden resen silindiği Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde de bu durumun ilan edildiği anlaşıldığından, öncelikle taraf teşkili yönünden davacı vekiline davalı borçlu şirketin ihyası için dava açması konusunda süre verilmesi, açacağı davanın sonucunun ve kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği- Şirketin ihyasına karar verildikten sonra borçlu şirket adresinde davacı tarafından yaptırılarak haciz tutanağının ibrazının istenmesi, ibraz edildiği takdirde anılan haciz tutanağının İİK 105 anlamında geçici aciz belgesi olarak kabulü İle (borçlu şirket adına tapu sicil müdürlüğü, bankalara ve 3.kişilere yazılan haciz yazılarından borçlunun malı olmadığı, adına kayıtlı ve davacı tarafından haciz konulan araç üzerinde de davacı haczinden önce banka rehni, kamu ve özel kişilere alt çok sayıda haciz bulunduğu anlaşılmış olmakla) taraf delillerinin toplanması ve dava konusu tasarrufun iptale tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
6183 s. AATUHK'nun 24 vd. maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davada davalıların ikametgah yeri olan mahkemenin yetkili olduğu; bu tür davalarda aciz belgesi sunulma zorunluluğu bulunmadığı; davalının eniştesi olan borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu tasarrufların 6183 s. AATUHK'nun 30. maddesi gereğince iptale tabi olduğu ve davacı idare yararın maktu vekalet ücretine takdir edilmesi gerekeceği-
Takip konusu borcun doğum tarihinden önce olduğundan ve tasarrufun iptali davalarında borcun doğum tarihinden önceki tasarrufların iptali istenemeyeceğinden davacının davasında haksız olduğu ve bu durumda davaya sebebiyet veren davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmaz yönünden davalı borçlunun bir tasarrufunun bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verildiği halde yargılamada kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken vekalet ücretine hükmedilmemesinin doğru olmadığı-
6183 s. Kanun'un uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesinin gerekeceği-
Tasarrufun iptali dosyasına bakan mahkemece, İİK. mad. 281/2 uyarınca verilen ihtiyati haciz kararının, "ihtiyati tedbir" mahiyetinde olduğu- İhtiyati tedbirin infazına ilişkin şikayeti inceleme yetkisinin, kararı veren mahkemeye ait olduğu, ihtiyati tedbir kararının icra müdürlüğünce uygulanmış olmasının bu durumu etkilemeyeceği, icra müdürünün,ihtiyati tedbir infaz memurluğu görevini yapmakta olduğu-
Zabıta araştırmasından yerleşim yeri yurtdışında olduğu anlaşılan davalıya karar tebliği ile dava dilekçesi tebliğinin usulüne uygun olmaması nedeniyle taraf teşkili sağlanmadan kurulan hükmün isabetsiz olduğu- Davalı borçlu ile lehine tasarrufta bulunduğu üçüncü kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan davalı üçüncü kişinin tek başına ileri sürdüğü yetki itirazının hukuki sonuç doğurmayacağı-
3. kişi tarafından açılmış istihkak istemine ilişkin davada, davacının dava konusu aracı hacizden önce satın aldığı, mülkiyetin davacıya geçtiği (2918 s. KTK. mad. 20/d), bekletici mesele yapılmış olan tasarrufun iptali davasının reddedildiği, ret kararının kesinleştiği, noter satışı ile mülkiyetin davacı 3. kişiye geçtiği, davacının kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, haczin kaldırılmasına, davanın açılmasına davacı sebep olduğundan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesinin isabetli olduğu- Bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceği-