6183 s. Kanun'un uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesinin gerekeceği-
Tasarrufun iptali dosyasına bakan mahkemece, İİK. mad. 281/2 uyarınca verilen ihtiyati haciz kararının, "ihtiyati tedbir" mahiyetinde olduğu- İhtiyati tedbirin infazına ilişkin şikayeti inceleme yetkisinin, kararı veren mahkemeye ait olduğu, ihtiyati tedbir kararının icra müdürlüğünce uygulanmış olmasının bu durumu etkilemeyeceği, icra müdürünün,ihtiyati tedbir infaz memurluğu görevini yapmakta olduğu-
Zabıta araştırmasından yerleşim yeri yurtdışında olduğu anlaşılan davalıya karar tebliği ile dava dilekçesi tebliğinin usulüne uygun olmaması nedeniyle taraf teşkili sağlanmadan kurulan hükmün isabetsiz olduğu- Davalı borçlu ile lehine tasarrufta bulunduğu üçüncü kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan davalı üçüncü kişinin tek başına ileri sürdüğü yetki itirazının hukuki sonuç doğurmayacağı-
3. kişi tarafından açılmış istihkak istemine ilişkin davada, davacının dava konusu aracı hacizden önce satın aldığı, mülkiyetin davacıya geçtiği (2918 s. KTK. mad. 20/d), bekletici mesele yapılmış olan  tasarrufun iptali davasının reddedildiği, ret kararının kesinleştiği, noter satışı ile mülkiyetin davacı 3. kişiye geçtiği, davacının kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, haczin kaldırılmasına, davanın açılmasına davacı sebep olduğundan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesinin isabetli olduğu- Bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceği-
İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerinde, iptal edilebilecek bütün tasarrufların sınırlı olarak sayılmadığı-İİK.nun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bıraktığı (İİK. m. 281) bu nedenle de davacı tarafından İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkemenin bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre de iptal kararı verebileceği -
Üçüncü kişinin mal veya hakkı dava sırasında elinden çıkarması veya elinden çı­kardığının dava sırasında öğrenilmesi halinde, davanın ıslahına gerek olmadan davacı alacaklının davaya bedel davası olarak devam edilmesini isteyebileceği veya devralan 4. kişi davaya dahil ederek davaya devam edilebileceği-
Davacı taraf daha dava açılırken tercihini tazminat olarak kullanmak suretiyle borçlu davalı ve kendi­sinden satın alan 3. kişi konumundaki diğer davalı aleyhine tazminat is­temli dava açmış olup bu durumda mahkemece borçlu davalı ile 3. kişi konumundaki diğer davalı şirket arasındaki tasarrufa ilişkin olarak inceleme ve araştırma yapılması gerektiği-  6. kişi davaya dahil edildiğine göre, 4. ve 5. kişilerin davaya dahil edilmemesinin hatalı olduğu-
6183 sayılı yasanın 24. ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali is­temine ilişkin davada, tasarrufun iptali davaları icra takibine bağlı davalar olup, sonuçta verilen iptal kararının da icra takibindeki miktarla sınırlı tutulması gerekeceği, bunun sonucunda da alacağın her hangi bir şekilde ödenmesi halinde davanın konusunun kal­mayacağı, somut olayda davacı İdare tarafından icra takibine konu edilen 'bor­cun hükümden sonra tamamen ödenmiş olduğu davacı idarenin yazısından anlaşıldığı, bu nedenle mahkemece, borcun ödendiğinin anlaşılması halinde dava konusuz kalacağından bu hususun göz önüne alınarak mahkemece borcun ödenmesi nede­niyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına' karar verilmesi gerekeceği-
Davalı üçüncü kişiye satılan taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından bedel arasında misli fark bulunmamasına ve tapudaki bedel dışında yapılan ödemenin banka kayıtları ile ispatlaması, bu davalının ortağı olduğu şirket ile borçlunun ortağı olduğu şirket arasındaki ticari ilişkisinin dava konusu taşınmaz satışından sonra başlamasına ve davalının borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğunun ispatlanamaması karşısında bu tasarrufun iptaline karar verilemeyeceği- Davalı diğer üçüncü kişiye satılan bir başka taşınmaz yönünden daha önce başka bir alacaklı tarafından açılan tasarrufun iptali davası sonucu verilen karar gereğince taşınmazın anılan icra dosyasından satılmış olmasına ve bu davalıya satış sonrası kalan ve ödenen bir bedel olmaması karşısında bu davalı ve taşınmaz yönünden davanın konusuz kalacağı- Davalı dördüncü kişinin dava dışı borçlu şirketin kurucu ortağı olması nedeniyle davalı borçlunun durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olduğundan tasarrufun İİK. mad. 280/1 gereğince iptale tabi olduğu- İK. mad. 283/2 gereğince taşınmazın davalı üçüncü kişi tarafından elden çıkarıldığı tarihteki değeri konusunda bilirkişiden ek rapor alınması ve rapor sonucuna göre davalının davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekeceği- Dava konusu bir taşınmaz yönünden dava konusuz kaldığından anılan parsel yönünden maktu harç alınması gerekeceği-
Dava tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat gereğince, davalılar tarfından davaya süresinde işbölümü itirazında bulunulmamış olup, 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda Asliye Hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişkinin görev değil; iş bölümü ilişkisi olması karşısında, süresinde iş bölümüne itirazda bulunulmadan verilen görevsizlik kararının bu nedenle bağlayıcı olmadığı ve davanın ilk açıldığı Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği