Borçlunun iflas ettiği durumlarda, tasarrufun iptali davasını açma hakkının iflas idaresine verildiği ve iflas idaresinin, dava açma hak­kını alacaklıya devrettiği durumlarda, iptal davasının alacaklı tarafından açılabileceği-
Davalı şirket vekilinin vekalet ücretinden feragatı yönünden bir beyanı bulunmadığından mahkemece adı geçen davalı yararına AAÜT'nin 6. maddesi gereğince (Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulh nedenleriyle; delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına ... hükmü gereğince) vekalet ücreti takdiri gerekirken bu konuda feragat beyanı varmış gibi lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinin doğru olmadığı-
İİK. mad. 277 vd. gereğince açılan tasarrufun iptali davasının, batıl tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde açılması gerekeceği (İİK. mad. 284), anılan süre hakdüşürücü süre olduğundan mahkemece davanın süresinde açılıp açılmadığının re'sen araştırılması gerekeceği- "Dava koşulu" yokluğu nedeniyle davanın reddi halinde davalılar yararın maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekeceği-
Mahkemece, T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü'nce gönderilen yazı içeriğindeki bilgi ve açıklamalar da gözetilerek, ihale konusu araç üzerinde keşif yapılmak ve vergi konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle uygulanması gerekli KDV oranının Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde kesin olarak belirlenmesinin ve sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekeceği, aynı maddede sayılan akrabalık derecesinin vs. araştırılması gerekeceği-
İhtiyati haciz konulmasına karar verilen taşınmazın el değiştirildiğinin anlaşılması halinde, tazminat istemine dönüşen davada davalıların mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasının talep edilmesi halinde mahkemece bu talebin reddedilmesinin isabetsiz olduğu, daha önce bu konuda verilen kararın bozulduğu anlaşıldığından yeniden temyiz incelemesi yapılmasına yer olmadığı-
İhtiyati haczin kaldırılmasına karar verilebilmesi için, ihtiyaten haczedilen malların tahmin edilen kıymetini karşılayacak kadar teminat gösterilmesi gerekeceği, ancak ihtiyati haciz konusu malların değeri tutarında (şayet güncel dosya borcu miktarı daha az ise dosya borcunun tamamı tutarında) teminat göstermek suretiyle ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesinin isabetli olacağı-
Şikayetçinin, "tapu sicilindeki ilgili" sıfatı bulunmakta olup, kendisine satış ilânı tebliğinin zorunlu olduğu- Haciz alacaklısı olan şikayetçi 3. kişinin, alacaklı olduğu ve açtığı tasarrufun iptali davasında aynı taşınmaz üzerine haciz şerhi koydurduğu, icra dosyasına giren son tapu kaydının ise, şikayetçinin haczini de içerdiği anlaşıldığından, "tapu sicilindeki ilgili" sıfatı bulunan şikayetçiye satış ilânı tebliğinin zorunlu olduğu-
Dava konusu taşınmaz üzerinde davalı banka lehine ipotek verildiği, ipoteğin kesin ipotek verme taahhüdüne dayalı olarak yapılmadığından bu tasarrufun iptaline karar verilmesi istemişse de, "davalı bankanın sermayesinin büyük bir kısmının devlete ait kamu bankası olduğu, kredi sözleşmesi ve kredinin ipotek ile teminat altına alındığı" gerekçesiyle tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Tasarrufun iptali iste­mine ilişkin davada, tacir olan davacı ve -vergi kayıtlarından- tacir olduğu anlaşılan davalı arasında yapılan yetki sözleşmesinin geçerli olaca­ğı nazara alınarak davaya devam edilmesi gerektiği-