İhtiyati haczin kaldırılmasına karar verilebilmesi için, ihtiyaten haczedilen malların tahmin edilen kıymetini karşılayacak kadar teminat gösterilmesi gerekeceği, ancak ihtiyati haciz konusu malların değeri tutarında (şayet güncel dosya borcu miktarı daha az ise dosya borcunun tamamı tutarında) teminat göstermek suretiyle ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesinin isabetli olacağı-
Şikayetçinin, "tapu sicilindeki ilgili" sıfatı bulunmakta olup, kendisine satış ilânı tebliğinin zorunlu olduğu- Haciz alacaklısı olan şikayetçi 3. kişinin, alacaklı olduğu ve açtığı tasarrufun iptali davasında aynı taşınmaz üzerine haciz şerhi koydurduğu, icra dosyasına giren son tapu kaydının ise, şikayetçinin haczini de içerdiği anlaşıldığından, "tapu sicilindeki ilgili" sıfatı bulunan şikayetçiye satış ilânı tebliğinin zorunlu olduğu-
Dava konusu taşınmaz üzerinde davalı banka lehine ipotek verildiği, ipoteğin kesin ipotek verme taahhüdüne dayalı olarak yapılmadığından bu tasarrufun iptaline karar verilmesi istemişse de, "davalı bankanın sermayesinin büyük bir kısmının devlete ait kamu bankası olduğu, kredi sözleşmesi ve kredinin ipotek ile teminat altına alındığı" gerekçesiyle tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davalının, borçlu ile gerek taşınmazda hissedar olmalarından gerekse borçlu ile olan ilişkilerinden dolayı onun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğunun belirgin bulunduğu- Tasarrufun iptali davalarında tarifeye göre hesaplanacak karar ve ilam harcı ile vekalet ücretinin takip konusu alacak miktarı ile tasarruf konusu malın tasarruf tarihindeki değerlerinden hangisi az ise o değer üzerinden belirlenmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, tacir olan davacı ve -vergi kayıtlarından- tacir olduğu anlaşılan davalı arasında yapılan yetki sözleşmesinin geçerli olacağı nazara alınarak davaya devam edilmesi gerektiği-
Borçlu davalı ile 3. kişi davalı arasındaki tasarruf yönünden ivazlar arasında bir mislini aşan fahiş fark olduğu anlaşıldığından, tasarrufun 6183 s. K. mad. 28/2 uyarınca iptaline karar verilmesi gerektiği- 4. kişi konumundaki davalı hakkında 6183 s. K. mad. 28'in uygulama yeri bulunmadığından haklarındaki davanın kabul edilebilmesi için kötü niyetli olduklarının davacı alacaklı tarafından kanıtlanması gerektiği- Davalı 4. kişi yönünden davanın reddine, borçlu ile hukuki muamelede bulunan davalı 3. kişi yönünden ise taşınmazı elden çıkardığı tarihteki keşfen belirlenen gerçek değerini geçmemek kaydıyla ve de alacak ve fer'ileriyle sınırlı olmak üzere nakden tazminata mahkum edilmesi gerektiği-
İptale konu tasarrufun borcun doğumundan önceki tarihli olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı alacaklı vekilince, "borcun takibin dayanağı olan bononun tanzim tarihinden önce, borçlu ile aralarındaki alüminyum doğrama işinden kaynaklandığı" ileri sürülerek buna dair belge sunulduğu görüldüğünden, mahkemece taraflardan da sorulmak suretiyle anılan belgedeki imzaların kime ait olduğu, davalı borçlunun belgede ismi geçen şirket ortağı veya yetkilisi olup olmadığı, borçlu yada yetkilisi olduğu şirket ile davacı alacaklı arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı araştırılarak, gerekirse taraflara ait ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle borcun doğum tarihinin saptanması gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK'nın 283/2.maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekeceği- Davacı alacaklı idare tarafından davası bedele dönüştürülen taşınmazlar yönünden de tahsilde tekerrür olmamak üzere davanın kabul edilmesi gerekeceği, tasarrufları iptal edilen taşınmazların borcu karşılamaya yeteceği gerekçesiyle bu taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Tasarrufun iptali davasının kural olarak borçlu ve borçlu ile tasarrufta bulunan şahıslar aleyhine açılacağı- Dava her bir davalı yönünden, ayrı gerekçe ile red edildiğinden, ön koşul yokluğundan red edilen davalı lehine ayrı bir maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında tarifeye göre hesaplanacak vekalet ücretinin takip konusu alacak miktarı ile tasarruf konusu malın tasarruf tarihindeki değerlerinden hangisi az ise o değer üzerinden nisbi olarak belirlenmesi gerekeceği-