Haksız ihtiyati hacizden alacaklının tazminata mahkum edilebilmesi için; davalı alacaklının kusurlu olmasının şart olmadığı- Haksız ihtiyatî haciz koyduran tarafın (tazminat davalısının) ödemekle yükümlü olduğu zararın, ihtiyatî haciz kararının icra edildiği tarih ile ihtiyatî haczin kalktığı tarih arasındaki dönemde meydana gelmiş olan zarar olduğu- Davacıların zararı ile haksız ihtiyati haciz arasında uygun illiyet bağı bulunduğunun ispatı yönünden öncelikle zararın ispatı yönünden sunulan delillerin değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde zararın ispatı yönünden deliller değerlendirilmeden doğrudan tazminat hesabının yapılarak karar verilmesinin hatalı olduğu- Taşınmazın satışa çıkarıldığı tarih ile ihtiyati haczin kaldırıldığı 28.08.2008 tarihi arasındaki ülkedeki ekonomik durum ve enflasyon gelişimi gözetilerek taşınmazın değer kaybedip kaybetmediği değerlendirilerek davacıların zararının tesbiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ihtiyati haczin kalkmasından sonraki tarih olan ikinci satış tarihine kadar olan zararın ve ilk satışta elde edilecek olan bedelin çeşitli yatırım araçlarında değerlendirilmesinin ortalaması alınarak hesaplanmasının hatalı olduğu- Davacıların taşınmazlarını ihtiyati haciz nedeniyle satamamalarından kaynaklanan zarar talepleriyle ilgili olarak, davacıların taşınmazı ihtiyati haciz nedeniyle satamaması nedeniyle bankalardan kredi kullanmak zorunda kaldıkları ve bu nedenle faiz ve masraf ödedikleri iddialarının incelenmesi gerektiği-
3. kişinin açtığı istihkak davasında, önceden açılmış olan tasarrufun iptaline ilişkin davanın ön sorun kabul edilip sonucunun beklenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği- Haciz, daha önce borçlu şirketin faaliyet gösterdiği işyerinde yapılmış olup, ödeme emri de bu adreste borçluya tebliğ edilmiş ve aynı takipte bir önceki haciz sırasında borçlu şirket yetkilisi hazır bulunmuş olduğundan, İİK'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı, yararına olduğu- Haciz adresinde daha önce borçlu şirket faaliyet gösterirken borcun doğum tarihinden sonra 3. kişinin faaliyete başladığı anlaşıldığından, davacı 3.kişi ile borçlu şirket arasındaki ilişkinin ticari işletme devri niteliğinde bulunduğu ve İİK'nun 44. ve TBK.'nun 202. maddelerinin uygulanması gerektiği, işletmeyi devir alan 3. kişi işletmenin borçlularından sorumlu bulunduğundan, 3.kişinin davasının reddi gerektiği-
Davalı 3.kişinin tasarruf tarihi veya bu tarihe yakın tarihlerde bankadan para çekmesi veya kredi kullanması çektiği para ile tapu dışı ödeme yaptığına karine ise de somut olayda davalı 3.kişinin tacir olması nedeniyle satış tarihinden kısa bir süre önce ve satış tarihinde bankadan çektiği parayı satıcıya ödediğini resmi belge (ödeme belgesi gibi) ile ispatlaması gerektiği, bu nedenle mahkemece davalı 3.kişinin tapu dışındaki ödemesi konusunda delilleri sorularak davalı borçlunun banka hesap hareketleri de incelenmek suretiyle bedel farkı yönünden tasarrufun İİK. mad. 278/3-2 madde gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Dava konusu taşınmazın, davalı 3.kişiye satıldığı halde taşınmazın halen borçlu tarafından kullanılması, yine davalı 3.kişi vekilinin temyize cevap dilekçesinde müvekkilinin davacı ve davalı borçluyu tanıdığını beyan etmesi, taşınmaz üzerine haciz konulup aynı gün kaldırılması (davalı 3.kişinin haczi bilmesi) gibi maddi ve hukuki olgular karşısında dava konusu tasarrufun İİK 280/1 madde kapsamında iptale tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-
Kesin veya geçici aciz belgesi ibraz etmemiş olan davacı tarafa bu hususta süre verilmesi, ibraz edilmediği takdirde bu dosya yönünden ön koşulun oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi, ibrazı halinde ise işin esasına girilmesi, 4. kişi konumunda olan davalının İİK. mad. 279/son uyarınca borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilip bilmediğinin belirlenmesi açısından delillerinin toplanması, adları bildirilen tanıklarının dinlenmesi, ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm delillerinin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali isteğine ilişkin davalarda vekâlet ücretinin tasarruf konusu malın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile davacının aciz vesikasına bağlanan alacak miktarından hangisi daha az ise o değer üzerinden belirlenmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali talebine ilişkin davanın Yargıtay Büyük Genel Kurulu İş Bölümü kararına göre, niteliği bakımından Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin görevi içine girdiği-
Davalı 4.ve 5. kişinin kötüniyetli oldukları ispatlanamadığından adı geçen davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- Davalı ile 3. kişi arasındaki dava konusu tasarruf yönünden anılan taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değer arasında misli fark bulunması nedeniyle anılan tasarrufun İİK 278/2 madde gereğince iptale tabi olduğu- Davalılar hakkındaki dava reddedildiğinden, diğer davalı hakkındaki davanın bedele dönüşmesi nedeniyle taşınmazın değeri olan miktarın davacının alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı üçüncü kişinin borçlunun ortağı ile yakın akrabalık bağı bulunduğu anlaşılmış olup, tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olmasının yeterli olduğu, yoksa, tasarruf sırasında borçlunun mütemerrid olmasının aranmadığı-
Muvazaa iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil davasında borçlu tarafça, dava konusu taşınmazın, mal tasfiyesinden mal kaçırmak amacı ile eşi tarafından eşinin kardeşine satıldığı iddia edilmesi halinde, davada taraf olarak borçlunun eşinin de gösterilmesi gerekeceği-