İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için esas hakkında kesin bir kanaat oluşmasına gerek bulunmadığı gibi tam bir ispat aranmasının gerekmediği- Hakimin, ihtiyati haciz kararı verilip verilmeyeceği hususundaki takdir hakkını, sunulan delillere göre kullanacağı- Somut olayda, davacı şirketin davalı borçludan takip dosyasından dolayı alacaklı olduğu, takibin kesinleştiği, dava konusu taşınmazın tapu kaydına göre davalı S. adına kayıtlı iken 03/12/2014 tarihinde intifa hakkı üzerinde tutulmak suretiyle çıplak mülkiyetinin satış yoluyla diğer davalı H. adına tescil edildiği, uyuşmazlığa konu kredi sözleşmesinin 14/11/2011 tarihinde imzalandığı, hal böyle olunca yaklaşık ispat şartının bu aşamada sağlandığı anlaşıldığından, davacının ihtiyati haciz talebinin İİK 281.maddesine uygun olduğu halde ilk derece mahkemesince "talebin reddine" karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu-
İhtiyati haciz talep edebilmek için, öncelikle ortada bir para borcunun bulunması gerektiği, bir diğer deyişle ihtiyati haciz talep eden kişinin talep konusu borcun alacaklısı sıfatına sahip olması gerektiği- İhtiyati haciz isteyebilmek için, alacağın kural olarak vadesinin gelmiş olması gerektiği- Vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilmesinin diğer bir şartı ise alacak rehin ile temin edilmemiş olması gerektiği- Davacı talebinin taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik olduğu, İİK.'in 257 ve devamı maddeleri ile İİK.'in 281. maddesindeki şartların oluştuğu anlaşıldığından; davacının ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Somut olayda, dava muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, tüm dosya kapsamı ve dosya kapsamına gelen kayıtlardan, uyuşmazlığa konu kredi sözleşmelerinin taşınmazların devir tarihinden önce imzalandığı, yaklaşık ispatın sağlandığı anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince davaya  konu taşınmazın davalılar adına kayıtlı olması halinde İİK. 281/2 maddesi uyarınca teminat karşılığı olmak ve dava değerini aşmamak üzere ihtiyati haciz kararı vermesi gerekirken yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi hatalı olduğu-
İptal davasının dinlenebilmesi için, öncelikle davacının borçludaki alacağının gerçek olması, tasarrufta bulunan kişinin de gerçekten borçlu olması gerekeceği ve bu nedenle; iptal davasında davalı 3. kişi aciz belgesine bağlanan alacağın gerçekte olmadığını savunabileceği ve ispat edebileceği-
Tasarrufun iptali davasının yargılaması sırasında verilen ihtiyati haciz kararının infaz edildiğinden, İİK’nın 266. maddesinin somut uyuşmazlıkta uygulanma imkanının bulunmadığı-
Tasarrufun iptali davasının yargılaması sırasında verilen ihtiyati haciz kararının infaz edildiğinden İİK’nın 266. maddesinin somut uyuşmazlıkta uygulanma imkanının bulunmadığı-
İİK 281/2'de (tasarrufun iptali davalarında) düzenlenen ihtiyati haczin HMK 389 vd'nda düzenlenen ihtiyati tedbir niteliğinde olmadığı, İİK 257 vd.'nda düzenlenen ihtiyati hacizden farklı olduğu ve iptal davasını kazanan davacı alacaklının  ihtiyati haczin dayanağı olan iptale ilişkin ilamı bir aylık süre içinde, icra dairesine ibraz etmesinin zorunluluğu bulunmadığı ve İİK 264/3 hükmü burada uygulanmayacağından, tasarrufun iptali davası sırasında verilen ihtiyati haciz, tasarrufun iptali kararı ile kesin hacze dönüşeceğinden, ihtiyati haciz kararının, asıl icra dosyasından infazı gerektiği- İptal davasında İİK 281/2 uyarınca verilen ihtiyati haciz kararı icra takip dosyasında infaz edilse de, şikayetçi üçüncü kişinin borçlu sıfatının bulunmadığı ve hakkında herhangi bir icra takibinin başlatılmadığı, sadece hakkında, tasarrufun iptali davasının yargılaması sırasında verilen ihtiyati haciz kararı infaz edildiğinden, İİK 266'nın uygulanma imkanının bulunmadığı- Şikayetçi üçüncü kişinin, iptal davası nedeniyle İİK 281/2 uyarınca mal varlığı üzerinde tatbik edilen ihtiyati hacizlerin banka teminat mektubu karşılığında kaldırılması isteminin, tasarrufun iptali davasının yargılamasında görevli olan ve ihtiyati haciz kararını veren asliye hukuk mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptaline karar verilen taşınmaza ................ tarihinde haciz konulduğu anlaşılmakta olup, İİK'nın 283/1. maddesine göre tasarrufun iptali davası sabit olduğu takdirde alacaklının tasarrufa konu mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisini elde edeceği, İİK'nın 281/2. maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararından sonra, ilgili tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi halinde ise alacaklının ayrıca bir icra takibi başlatmasına gerek olmadan iptal davası açılmadan önce başlatılan icra takibinden alacağını tahsil edeceği tabi olmasına göre, söz konusu yetkiyle konulan haczin de ayakta kalması için, İİK’ya göre süresi içerisinde satış talep edilip avansının yatırılması gerektiği açık olduğundan İlk Derece Mahkemesince, süresi içerisinde satış istenip istenmediği araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu eve ilişkin abonelik kayıtlarından, masraf belgelerinden ve özellikle tanık olarak dinlenen davacının annesi-davalının ablasının beyanından; dava konusu taşınmazı davalının yaklaşık 20 yıl önce davalıdan haricen satın aldığı, satın aldıktan sonra taşınmaz üzerine önce 2004 yılında duvar, 2015 yılında ev yaptığı, taşınmazın ise 2018 yılında davalıya tapudan resmi olarak devredildiği, bu durumda evvelce haricen satılan ve bedeli ödenen taşınmazın sonradan devrinin yapılmasının, borcun tasfiyesi için gerçek malike intikalinin sağlanması niteliğinde olduğu, borçludan mal kaçırma kastı olmadığı-
Takipte kesinleşen miktar toplam 39.325,49 TL, dava konusu taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ise; 51.094,74 TL olup, temyize konu edilen bu miktarlar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında olduğundan, "temyiz isteminin reddine" ilişkin kararda isabetsizlik bulunmadığı-