Ara karar ile tasarrufun iptali davasının davalısının malvarlığı üzerine dava değeri kadar ihtiyati haciz konulduğu ve bu kararın icra takip dosyasından infaz edildiği uyuşmazlıkta, şikayetçinin "ihtiyati haczin taşkın şekilde uygulandığını" da ileri sürerek "teminatsız veya uygun görülecek teminat karşılığında mal varlığı üzerindeki ihtiyati hacizlerin kaldırılmasına" ilişkin isteminin tasarrufun iptali davasının yargılamasında görevli olan ve tedbir kararını veren asliye hukuk mahkemesince incelenmesi gerektiği, bu konuda icra mahkemesinin görevli olmadığı-
İptali istenilen temlik miktarına göre, takip konusu alacak miktarı daha az olan 170.691,10 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan TL’nin 378.290,00 TL nin altında kaldığı- Temyiz dilekçesinin reddine ilişkin Ankara Bölge Adliye Mahkemesince verilen ek karar kanuna uygun olduğundan temyiz isteminin reddi ile söz konusu kararın onanması gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak miktarı ile iptali istenilen şeyin değerinden hangisi az ise o değerin oluşturduğu-
Tasarrufun iptali dava dosyalarında dava değerinin, takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufa konu malın tasarruf tarihindeki gerçek değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden hesaplanması gerektiği-
Tasarrufun iptali davası- Yargılamanın yenilenmesi-
Tasarrurfun iptali- Kısa kararında "davanın kabulüne" denildiği halde, gerekçeli kararda iki davalının taraf sıfatının bu davada bulunmadığı gözetilerek lehlerine vekalet ücreti taktir edilmesi gerektiği belirtilerek, adı geçen davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olsa da bu durumun HMK m. 294/3'e aykırılık teşkil ettiği-Kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerektiği-
TBK 19'a dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemi- Davacının 10.06.2017 düzenlenme tarihli bono sebebi ile davalı/borçludan alacaklı olduğu, davalı/borçlunun, davalıların borçlunun akrabası olduğu (eniştesi, görümcesinin eşi) bu sebeple diğer davalıların, davalı/borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden oldukları, davacının alacağının iptali istenen tasarrufların yapıldığı 06.10.2017 ve 08.12.2017 tarihlerinden önce doğmuş olduğu, dava konusu taşınmazın resmi satış senetlerinde yazan satış bedelleri ile mahkemece keşfen belirlenen tasarruf tarihleri itibariyle gerçek değerleri arasında misli fark bulunduğu anlaşıldığından mahkemece davanın kabulü gerektiği- Takip konusu alacak mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın satış tarihindeki değerinden yüksek olduğundan, mahkemece, dava değerinin taşınmazın satış tarihindeki değeri üzerinden belirlenmesi gerektiği, taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden harca hükmedilmesinin hatalı olduğu- 
Tasarrufun iptali- Bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukukça mümkün olmadığı- Davalı borçlular ile üçüncü kişi arasında yakınlık tanışıklık olduğu, birbirleri ile ticaret yaptıkları yönünde bir delilin sunulmadığı ve bu hususun somut olarak ispatlanmadığı, bu halde satış günü, borçlunun ve eşinin ortağı olduğu ve aynı zamanda asıl borçlu şirketin hesabına taşınmazın değerine çok yakın bir paranın yatırılmış olmasının, satış bedelinin ödendiği şeklinde kabul edilmesi gerekeceği-
İİK m. 277 vd.na dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemi- Davalılar arasında İİK m. 280/1'e  göre arkadaşlık, akrabalık, ticari ilişki veya komşuluk tespit edilemediği, üçüncü kişilerin borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğu ispatlanamadığı- İhtiyati haciz kararının karar kesinleşinceye kadar devamı gerekmekte olup, taşınmazda kurulan kat irtifakı sonucu hangi bağımsız bölümlerin davalıya ait olduğu belirli olmadığından davalının ihtiyati haczin kaldırılması veya bir bağımsız bölüme hasredilmesi yönündeki istinaf talebinin de reddi gerektiği-