Avukatın azledilmeden önce akdi ve karşı yan ücret alacağına konu dava dosyalarını davalı lehine sonuçlandırması karşısında, azlin haklı ya da haksız olduğuna bakılmaksızın davacı avukatın akdi ve karşı yan ücretlerine hak kazandığının kabulü gerektiği- Taraflar arasındaki  sözleşmede, "önalım hakkına konu taşınmazın %30'u" avukatlık ücreti olarak kararlaştırılmış olup , ön alım davalarına konu 4 adet dosyanın harçlandırılmış müddeabihleri üzerinden tavan oran olan %25 esas alınarak akdi vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği; dava konusu dosyalarla ilgisi olmayan ve azil tarihinden sonra yapılan icra dosyasındaki kıymet takdir raporunda belirlenen hisse değerleri esas alınarak karar verilemeyeceği- Vekalet ücreti alacağı, icra takip tarihi itibariyle muaccel hale geldiğinden, mahkemece, "dava tarihi" değil, icra takip tarihi esas alınarak faize hükmedilmesi gerektiği-
Borçlu ile amcası arasında hangi ilişkiden kaynaklandığı yönünde bir delil sunulmayan ipotek ilişkisinin hayatın olağan akışına uygun düşmediği- İpoteğin kaynağı borç ilişkisi ve yapılan ödemelerin usulüne uygun delillerle ispat edilemediği uyuşmazlıkta, ipoteğin davacının şufa hakkını ortadan kaldırmak amacı ile muvazaalı olarak yapıldığının kabulü ile ipoteğin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Önalım hakkı nedeniyle dava konusu taşınmazın tapu iptal ve tescil ine ilişkin açılan davada, davalının fiili taksim savunması karşısında mahkemece keşif sırasında tanıklar tarafından gösterilecek yerler fen bilirkişisi tarafından işaretlenip fiili taksim bulunup bulunmadığı tespit edilerek, fiili taksim bulunması halinde davanın reddi, bulunmaması durumunda ise davalı resmi senetle yapılan satış akdinin tarafı olduğundan bedelde muvazaa iddiasına dayanamayacak olup, resmi senetteki ödemiş olduğu satış bedeli ile tapu harç ve masraflarının ödenmesi suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Önalım davasında, fiili taksim iddiasının davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, mahkemece re'sen dikkate alınması gereken bir husus olduğu, eylemli paylaşmanın varlığı durumunda davanın reddi gerektiği, öte yandan bedelde muvazaa iddiasında bulunan davacının bu iddiasını tanık dahil her türlü delille ispatlayabileceği ve önalım bedelinin tapuda gösterilen satış bedeliyle davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibaret olduğunun gözetilmesi gerekeceği-
Paylı mülkiyette bir paydaş payını karı ve kocaya, çocuklarına veya akrabaya temlik ederse, görünüşte satış sözleşmesi yapılsa dahi miras hukuku ile ilgili amaçların ya da bağışlama gibi düşüncelerin hakim olduğu hallerde önalım hakkının kullanılamayacağı- Akrabalar arasında yapılan her temlikte uyuşmazlığın niteliğine göre temlikin hibe veya miras hukukuyla ilgili saiklerle yapılıp yapılmadığının yöntemince kanıtlanmasının aranması ve ispatı durumunda temlikle önalım hakkının kullanılmasının olanaklı olamayacağından davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetileceği-
Ön alım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunan davacının bunu ispatlayamaması durumunda, iddia edilen miktar ve tapudaki bedel arasındaki fark üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmolunması ve yargılama giderinin bu orana göre paylaştırılması gerektiği-
Davacıya ait payın dava tarihinden önce davalı tarafından satın alındığı anlaşıldığından, paydaş olmayan davacının önalım davasında aktif dava ehliyeti bulunmadığı-
Pay devrinin inşaat sözleşmesi gereğince yapılan bir devir olduğu ve bu nedenle TMK. mad. 732 ve dürüst davranma başlığını taşıyan 2. maddesine göre önalım hakkının kullanılamayacağı-
Paylı mülkiyet nedeni ile doğan kanuni önalım hakkı müessesenin mahiyeti gereği ancak müşterek mülkiyet ilişkisi devam ettiği sürece mevcut olacağı- Payını yitiren davacının paydaşlığından sözedilemeyeceğinden önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tesciline ilişkin davanın da reddi gerektiği-
Dava konusu tasarrufun borçtan sonra yapılmış olduğu, haciz tutanağının İİK. mad. 105 kapsamında "geçici aciz belgesi" niteliğinde olduğu, dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında misli fark bulunduğu, davalı 3. kişinin borçlunun durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olduğu, davanın davacı tarafından bedele çevrildiği görüldüğünden, dava konusu tasarrufun İİK. mad. 278/3-2 ve 280/1 gereğince iptale tabi bulunduğu-  Üçüncü kişinin borçludan satın aldığı taşınmaz hissesini, şufa davası sonunda, mahkeme ilamı ile elden çıkarmak zorunda kalması ve davacı alacaklının tasarrufun iptali davasını bedele dönüştürmüş olması halinde, üçüncü kişinin, -davacı alacaklının dava konusu alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak- şufa davasında hükmedilen şufa bedeli tutarında tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği; davalı üçüncü kişinin dava konusu hisseyi rızaen elden çıkarmış gibi elden çıkardığı tarihteki rayiç bedelle sorumlu tutulmasının hatalı olduğu-