Davalı taraf savunmasında davacının taşınmazını, tarımsal arazi olarak değil, depo olarak kullandığını iddia etmesine rağmen, bilirkişi raporlarında davacıya ait taşınmazın tapu kaydındaki niteliği belirtilmiş, taşınmazın fiili kullanım durumuna göre tarımsal arazi niteliği taşıyıp taşımadığının tespit edilmediği, mahkemece söz konusu bilirkişi raporuna dayanılarak davacıya ait taşınmazın tapu kaydındaki vasfı dikkate alınarak karar verildiği, bu durumda mahkemece; taşınmaz başında fen bilirkişi ve ziraatçi bilirkişiler eşliğinde yeniden keşif yapılarak dava konusu taşınmazların her ikisinin de fiili kullanım durumuna göre tarımsal arazi niteliği taşıyıp taşımadıkları tespit ettirilerek tarımsal bütünlük sağlanıp sağlanmadığı hususlarında ayrıntılı, denetime uygun rapor alınması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekeceği-
Bir kısım hissedarlarla noterde yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmasındaki amacın, davacıların önalım hakkını kullanmaları bertaraf etmek olduğu, bu nedenle, davalının savunmalarına itibar edilmeyerek, hisse satışlarının gerçek olduğu kabul edilerek mahkemece bu yönde bir karar verilmesi gerekirken, geçersiz sözleşmeye değer verilerek davanın reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Davalının ileri sürdüğü fiili taksim savunmasının araştırılması, yerinde keşif yapılarak Hukuk Muhakemeleri Kanununun 259/2. maddesi gereğince tarafların tanıkları taşınmaz başında dinlenerek tüm taraf delilleri toplanıp, 13.08.2018 tarihli bilirkişi raporunda zeminde dört ayrı bölüm halinde kullanıldığı belirlenen kısımların kim tarafından ve ne zamandan beri kullanıldığı, özellikle zeminde davacının ve davalıya pay satan M. K.’ın kullandığı yer olup olmadığı hususları üzerinde durularak çelişkili beyanlar varsa giderilerek ve tanıklarca gösterilecek yerler fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek krokide denetime elverişli şekilde işaretlenmek suretiyle eylemli paylaşım olup olmadığı tespit edilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacının murisinin taraf olduğu kat karşılığı inşaat sözleşmesi feshedildiğinden, davacının tarafı olmadığı anlaşma nedeniyle kötüniyetli kabul edilmesi mümkün olmadığından, tapuda satış olarak yapılan işleme karşı taşınmazın paydaşı olan davacının önalım hakkını kullanmasında bir usulsüzlüğün bulunmadığı, bu durumda mahkemece, davacıya önalım bedelini depo etmesi için uygun süre tanınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Feragatin geçerliliği karşı tarafın muvafakatine bağlı olmadığı-
Feragat ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra gerçekleşirse vekalet ücretinin tamamına hükmolunacağı-
Önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil davalarında davanın tapudaki kayıt malikine karşı açılması gerektiği- Önalım davalarında pay satış sözleşmesinin tarafı olmayan davacının bedelin düşük olduğu yönündeki iddiasını her türlü delille ispatlayabileceği-
Fiili taksimin kabul edilebilmesi için, dava konusu taşınmaz üzerinde davalıya pay satan satıcıların ve önalım hakkını kullanan davacının ayrı ayrı kullandıkları yerlerin bulunması gerektiği- Dava konusu satışların, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca devredildiğinden bahisle, gerçek bir satışın olmadığı şeklindeki mahkeme gerekçesinin doğru kabul edilebilmesi için, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin noterde düzenlenmesi ve davacı tarafın da bu sözleşmeye onay vermesi gerekir. Dosya arasındaki pay satanların bir kısmı ile davalı arasında yapılan adi yazılı sözleşmeye davacının, taraf olmadığı anlaşıldığından; mahkemece iş bu sözleşmeye atıf yapmak suretiyle, dava konusu pay satışlarının gerçek satış işlemleri olmadığı şeklindeki gerekçenin doğru olmadığı-
Mahkemece; davalının fiili taksim savunmasında bulunduğu göz önüne alınarak taraf delilleri toplanıp usulüne uygun keşif yapılması, özellikle zeminde davacının ve pay satışı zamanında davalıya pay satan kişilerin kullandığı yer olup olmadığının belirlenmesi ve davacının taşınmazın belli bir yerini kullanıp kullanmadığının araştırılması, bilirkişilerden tanıkların ve tarafların gösterdiği yerleri belirtir şekilde denetime elverişli krokiye bağlanmış rapor alınması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı adına çıkarılan dava dilekçesinin tebliğine ilişkin tebligat evrakı bila tebliğ iade edilmiş olup mahkemece davalı ...’a bu dosya kapsamında usulüne uygun yapılmış bir tebligat olmadığı halde davalının yokluğunda yargılama yapılarak hüküm kurulmasının ve davalıya usulüne uygun tebligat yapılmamış olmasına rağmen uygulama imkanı bulunmayan TK m.35’e göre gerekçeli kararın tebliği ile hükmün kesinleştirilmesinin 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde belirtilen hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil ettiği-