Dava konusu haczin takip dayanağı bonoda yer alan adreste gerçekleştirildiği, borçlu ile üçüncü kişi arasında abla-kardeş gibi yakın akrabalık bağının bulunduğu, haciz yapılan kasap dükkanının 09.03.2013 tarihine kadar borçlunun vefat eden eşi tarafından "Kasap A." ünvanı ile işletildiği, eşinin vefatı üzerine, borçlunun 27.03.2013 tarihinde başladığı faaliyetine borcun doğum tarihinden sonra 12.09.2014 tarihinde son verdiği, borçlunun kardeşi olan üçüncü kişinin ise aynı tarihte faaliyetine başladığı, dinlenen tanık beyanları uyarınca üçüncü kişinin "Kasap A." şeklindeki ticari ünvanı kullanmaya devam ettiği, yine borçlunun faaliyette bulunduğu zaman zarfında üçüncü kişinin de haciz adresinde bulunduğu anlaşıldığından, somut olayda mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı lehine olup, mülkiyet karinesinin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği, davacı üçüncü kişi tarafından delil olarak gösterilen takip dosyası, kira sözleşmesi, fatura, vergi kayıtları ve tanık beyanının mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli olmadığı-
Mahkemece, dava konusu aracın hacizden önce üçüncü kişiye satıldığı ve davalı alacaklının davaya iştirak etmemesi ve haczin kaldırılması için girişimde bulunmaması nedeniyle davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiği gerekçesi ile davanın kabulüne haczin kaldırılmasına yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Temyize konu yargılama devam ederken taşınmazın, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipte satıldığının ve satışın kesinleştiğinin dosya kapsamından anlaşıldığı, bu durumda davacı üçüncü kişinin istihkak iddiasını dayandırdığı taşınmaz eski tarihli ipotek ve tapu kaydında beyanlar hanesinde belirtilen teferruat listesi ile birlikte ipotek alacaklısına satıldığına göre, üçüncü kişinin aktif dava ehliyetinin kalmadığı, açıklanan nedenler ile davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan usulden reddi gerekeceği-
Davacı üçüncü kişinin, hacze konu vinçlerin satın alınan taşınmaza sabit şekilde monteli olduğunu ve kira sözleşmesi ile borçluya taşınmaz ile birlikte kiraya verildiğini ileri sürdüğü, haczedilen menkuller ile kira sözleşmesinde borçluya teslim edilen demirbaşların aynı olup olmadığı tespit edilemediğinden, mahkemece uzman bilirkişi eşliğinde keşif yapılarak kira sözleşmesinde demirbaş olarak teslim edilen vinçler ile mahcuz malların aynı olup olmadığı, taraflarca sunulan diğer deliller ile birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Üçüncü kişinin noter satış sözleşmesi sunamadığı, faturanın ise ilk el faturası olduğunun dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılamadığı, mahkemece; davacının dayandığı faturayı düzenleyen firmanın üretici ya da mahcuzu ithal eden şirket olup olmadığı belirlenerek, faturanın ilk el faturası olup olmadığı ile ispat gücünün değerlendirilmesi ve bundan sonra dosyadaki diğer bilgi ve belgeler de dikkate alınarak uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme neticesinde yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
İki şirket ortakları arasında akrabalık ilişkisinin olmasının ve faaliyet konularının aynı olmasının tek başına, mülkiyet karinesinin borçlu lehine işletilmesi için yeterli olmadığı, somut olayda mülkiyet karinesi davacı üçüncü kişi lehine olup davanın İİK'nin 96. maddesi gereğince üçüncü kişi tarafından açılmasının ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağı, mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği, davalı alacaklı tarafından delil olarak gösterilen takip dosyasının mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli olmadığı-
Davalı alacaklının hacizlerin kaldırılması konulu talebi ve bu talep doğrultusunda icra memurluğunca talep gibi karar verilerek dava konusu hisseler üzerindeki hacizlerin kaldırılmış olması ve buna göre istihkak davasının konusuz kalmış olmasına göre, davacı üçüncü kişinin tüm; davalı alacaklı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, mahkemece, davacı üçüncü kişi yararına yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmişse de, dosya içerisinde bulunan bilgilere göre takip konusu alacakla ilgili olarak borçlu tarafından ........ Asliye Ticaret Mahkemesinde .......... Esas sayılı dava dosyası üzerinden menfi tespit davası açıldığı, buna göre anılan davanın sonucunun işbu dava dosyası için bekletici mesele yapılması, bu dava incelenerek tarafların davadaki haklılık durumları tespit edilip, oluşacak sonuca göre yargılama giderlerine ve vekalet ücretine ilişkin karar verilmesi gerekeceği-
Üçüncü kişi şirket ortağı iken, haciz tarihinden önce hisselerini devrederek ortaklıktan ayrılan kişi ile borçlu şirketin %5 hisse sahibi ortağının ikamet adreslerinin aynı olmasının ve her iki şirketin faaliyet konularının aynı olmasının tek başına mülkiyet karinesinin borçlu lehine işletilmesi için yeterli olmadığı, somut olayda mülkiyet karinesi davacı üçüncü kişi lehine olup, davanın İİK mad. 96 gereğince üçüncü kişi tarafından açılmasının ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağı, mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği, davalı alacaklı tarafından delil olarak gösterilen takip dosyası, ticaret sicil kayıtları ve tanık beyanının mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli olmadığı-
Davacı üçüncü kişiye tebligat zarfı üzerine yazılarak gönderilen ihtaratın usulüne uygun olmadığı, ihtaratta kesin sürenin başlangıcının gösterilmediği, kesin süreye uyulmamasının sonucuna ilişkin olarak dosyanın işlemden kaldırılacağına yer verilmiş olmasına rağmen olayda uygulanma yeri bulunmayan HMK'nin 119/1-b ve 119/2. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinin görüldüğü, tüm bunlardan ayrı olarak davacının usulüne uygun olmayan ihtarata rağmen kesin süre içerisinde adres içerir dilekçe sunduğu anlaşılmakla bu hususların gözardı edilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Toplam alacak miktarı hacizli malların değerinden az olduğundan vekalet ücretinin bu miktar üzerinden hesap edilmesi gerekirken mahkemece davalı alacaklı lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı-