Mahkemece öncelikle haciz tutanağında mahcuzların değeri de belirtilmemiş olduğundan, bu eksikliğin icra müdürlüğünce ikmali sağlanarak alacak miktarı ile mahcuzların değerinden hangisi az ise bu değer üzerinden davacının yatırması gereken peşin harcın hesaplanıp belirlenen miktarın mahkeme veznesine yatırması için süre verilmesi, verilen sürede harcın ikmali halinde yargılamaya devam edilmesi, harcın ikmal edilmemesi halinde ise dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Haczedilmezlik şikayeti kabul edilen davacı üçüncü kişinin davaya konu takip dosyasında taraf olmadığı gibi, ipotek alacaklısı sıfatına da sahip olmadığı, takip dosyasının tarafı olmayan üçüncü kişinin şikayet yolu ile haczin kaldırılmasını isteyemeyeceği, bunun yanı sıra davacı üçüncü kişi vekilinin dava dilekçesi ile mahcuzların müvekkili şirkete ait olduğunu belirterek istihkak iddialarının kabulünü talep ettiği ve yargılama sırasında nispi harcı da tamamladığı, bu durumda mahkemece, davacı üçüncü kişinin istihkak talebi hakkında tarafların tüm delillerini toplayarak oluşacak sonuca göre değerlendirme yapılması gerekeceği-
İstihkak davası konusuz kaldığında maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderlerinin ve karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca alacak miktarı ile haczedilen taşınır malın değerinden hangisi az ise onun üzerinden nispi olarak hesaplanacak vekalet ücretinin davanın açılmasına sebebiyet veren tarafa yükletilmesi gerekeceği-
Hacizlerin kimler için yapıldığı, kimlerin hangi mahcuzlar için istihkak iddiasında bulunduğu, dava konusu olan ve davacı üçüncü kişinin hangi mahcuzlarla ilgili istihkak iddiasında bulunduğu hususları bir arada değerlendirildiğinde hükmün infazda tereddüt oluşacak şekilde verildiği- İstihkak davalarında mülkiyetin tespitine karar verilmeyeceği- Mahkemece, HMK. mad. 31 uyarınca dava konusu yapılan haciz tutanaklarının takip borçlularından hangisi için düzenlendiği ve haciz adreslerinin neresi olduğu, haciz tutanaklarında yazılı tarihlerde bir hata olup olmadığı, bir hata var ise düzelttirilmesinin icra müdürlüğünden istenmesi, bundan ayrı talimat dosyasında yer alan haciz tutanaklarında belirtilen adresler ve borçlu isimleri ile dava dilekçesi ve davacı vekilinin dilekçelerinde yer alan beyanları dikkate alınarak dava konusu yapılan hacizler ve istihkak iddiasında bulunulan mahcuzların açıklattırılması, davaya konu mahcuzlar ile ilgili durumun netliğe kavuşturulması, ondan sonra dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, davalı alacaklı süresi içinde geçerli istihkak iddiasında bulunulmadığından bahisle itiraz ettiğine göre, dava konusu hacze sonradan katılan ve üçüncü kişi şirket yetkilisi olduğu belirtilen kişinin üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olup olmadığının anlaşılması amacıyla, üçüncü kişi şirketin ve hacizde borçlu şirket yetkilisinin bulunduğu belirtildiğinden, borçlu şirketin ilk kuruluşlarından itibaren tüm ortakları ile hisse devirlerini ve faaliyet adreslerini gösterir ticaret sicil kayıt örneklerinin dosya arasına alınması; haciz yapılan adreslerde 30.5.2014 tarihi ve öncesinde kimlerin faaliyet gösterdiğinin kolluk marifetiyle ve yine vergi kayıtları üzerinden araştırılması, bunların yanında davacı vekilinin dava dilekçesinde delil olarak ileri sürdüğü faturaların dip koçanları ile davacı üçüncü kişinin ve borçlunun tutması zorunlu ticari defterlerinin getirtilerek fatura içeriklerinin davaya konu mahcuzlarla ve ticari defterlerindeki (açılış kapanış tasdikleri de göz önünde bulundurularak) kayıtlarla karşılaştırılması, ödemelerin yapılıp yapılmadığının saptanması için uzman bilirkişi raporu düzenlettirilmesi; ayrıca davacı üçüncü kişi vekili verdiği delil listesinde tanık deliline dayandığı, tanık isim ve adreslerini bildirdiğine göre, bildirilen tanıkların 6100 sayılı HMK'nin 234. maddesi ve devamı maddeleri uyarınca dinlenip, bu doğrultuda toplanacak delillerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Yokluğunda alınan haciz kararlarından haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı da tebliğ edilmeyen borçlunun istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenemediğinden, davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması gerektiği- Dava dışı TOKİ, davacı üçüncü kişi şirket ile davalı borçlu şirket arasında imzalanan sözleşmelerin özellikle bedel ödemesi, malzeme temini ve ihrazat ile ilgili maddelerinin birlikte değerlendirilmesi, hak ediş raporlarının,hak ediş faturalarının, trafo ve eklentisi niteliğindeki diğer mallara ilişkin olarak üçüncü kişi şirketçe sunulan faturaların mahcuzlara ilişkin olup olmadığı, hak ediş faturasının ve diğer faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, fatura bedellerinin ödenip ödemediği, bu ödemenin ticari defter kayıtlarında yer alıp almadığı, netice olarak haciz tarihi itibarıyla dava konusu menkullerin mülkiyetinin hak ediş ve fatura kapsamında davalı üçüncü kişiye, bilahare TOKİ’ye geçip geçmediği incelenen defterlerin açılış ve kapanış tasdikinin yapılıp yapılmadığı, defterlerin usule uygun tutulup tutulmadığı, sahibi lehine delil vasfı taşıyıp taşımadığı hususlarını da içerir bilirkişi raporu düzenlettirilmesi gerektiği-
Davacı üçüncü kişi şirket ortağının oğulları olan ve borçlu şirketin kurucu ortakları borcun doğumundan önce hisselerini devrederek ortaklıktan ayrılmış olup, bir dönem borçlu şirkette ortak olmalarının ve yönetim kurulunda yer almalarının organik bağın ispatı için tek başına yeterli olmadığı, bunların yanında, borçlu şirket, 2006 yılında faaliyete geçmiş olup, davacı üçüncü kişi şirketin ise 1982 yılından bu yana faaliyet gösterdiği, kaldı ki, borçlu ile davacı üçüncü kişi şirketin faaliyet alanlarının da farklı olduğu, buna göre, mülkiyet karinesi davacı üçüncü kişi lehine olup, davanın İİK mad. 96 gereğince üçüncü kişi tarafından açılmasının ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağı, mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği, ne var ki, davalı alacaklı tarafından delil olarak ileri sürülen ticaret sicil kayıtları, haciz tutanağı ve nüfus kayıtlarının karinenin aksini ispata yeterli olmadığı- Kaldıki haciz sırasında bulunan belgeler de güncel de sayılmayacağı-
Dava konusu haczin takip dayanağı bonoda yer alan adreste gerçekleştirildiği, borçlu ile üçüncü kişi arasında abla-kardeş gibi yakın akrabalık bağının bulunduğu, haciz yapılan kasap dükkanının 09.03.2013 tarihine kadar borçlunun vefat eden eşi tarafından "Kasap A." ünvanı ile işletildiği, eşinin vefatı üzerine, borçlunun 27.03.2013 tarihinde başladığı faaliyetine borcun doğum tarihinden sonra 12.09.2014 tarihinde son verdiği, borçlunun kardeşi olan üçüncü kişinin ise aynı tarihte faaliyetine başladığı, dinlenen tanık beyanları uyarınca üçüncü kişinin "Kasap A." şeklindeki ticari ünvanı kullanmaya devam ettiği, yine borçlunun faaliyette bulunduğu zaman zarfında üçüncü kişinin de haciz adresinde bulunduğu anlaşıldığından, somut olayda mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı lehine olup, mülkiyet karinesinin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği, davacı üçüncü kişi tarafından delil olarak gösterilen takip dosyası, kira sözleşmesi, fatura, vergi kayıtları ve tanık beyanının mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli olmadığı-
Temyize konu olayda, davacı 3. kişi ile borçlu arasında danışıklı işlem olduğu davalı alacaklı tarafından iddia edilmesine rağmen, davalı alacaklının delil olarak dayandığı ticaret sicil kayıtlarına göre borçlu ile üçüncü kişi şirket arasında organik bağ olmadığı, üçüncü kişi şirketin borcun doğumundan önce kurulduğu, borçlunun haciz adresinde faaliyetine devam ettiğine dair bir bilgi ve belge sunulmadığı anlaşılmakla, muvazaa iddiası ispat edilemediği gibi, dayanılan delillerle karinenin aksinin de ispatlanamadığı, aksine, davacı üçüncü kişinin delil olarak sunduğu ve usulüne uygun tutulan defterlerinde kayıtlı olan borçlu ile yaptıkları sözleşme devir bedelinin yatırıldığına dair banka dekontu ve faturalar üçüncü kişinin lehine olan karineyi desteklediğinden, mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak, davanın kabulü gerekeceği-
Bankanın üçüncü kişi sıfatı ile istihkak iddiasında bulunabilmesi için haciz müzekkeresinin davalı Banka'ya tebliğ edildiği tarih itibarı ile Banka'ya olan borcun varlığını koruması ve Banka'nın herhangi bir riskinin bulunması durumunda bu miktarlar ile sınırlı olmak üzere üçüncü kişi Banka'nın dava konusu hesaplar üzerinde rehin ve hapis hakkının bulunduğunun kabul edilmesi gerekeceği-