İstihkak iddiasına konu haczin uygulandığı 13.11.2015 tarihi itibariyle davacı üçüncü kişinin icra takip dosyasında taraf sıfatının bulunmadığı, 04.12.2015 tarihinde aynı adrese muhafaza için gidildiğinde icra kefili olduğu, 09.12.2015 tarihinde icra kefili olarak adına düzenlenen icra emri tebliğ edildiği, icra emri tebliği ve kesinleşmesi sonucunda, dosya borçlusu sıfatının mevcut olduğunun kabul edilmesi gerekeceği, 13.11.2015 tarihli haciz işlemi borçluların borcu nedeniyle tatbik edilmiş olmakla, anılan hacizde davacının üçüncü kişi sıfatına sahip olduğu, o halde mahkemece üçüncü kişinin eldeki davayı açmakta hukuki yararının olduğu kabul edilerek işin esasına girilmesi ve tarafların delillerinin toplanmasından sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise ve duruşmalara dahil edilmesinin, işin esasına etki etmeyecekse, davada taraf olarak gösterilmesinin gerekli olmadığı- Davaya konu haciz tutanağında borçlu olarak gösterilen şirket hakkında icra emrinin iptaline karar verildiğine göre, borçlu şirket hakkında geçerli bir haczin varlığından bahsedilemeyeceği, buna göre,davanın ön koşul yokluğundan reddi gerekeceği-
Bozma kararı gereğince mahkemece ödeme emrinin iptaline karar verilmesi ve kararın kesinleşmesi durumunda dava konusu haczin de geçersiz hale gelmiş olacağı, buna göre konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve dava açılmasına neden olan tarafa yargılama giderinin yükletilmesi gerekeceği, bu durumda, ödeme emrinin iptaline ilişkin dosyanın neticesi, istihkak davasının şartlarına doğrudan etki edeceği için mahkemece, ödeme emri iptaline ilişkin dosyanın bekletici mesele yapılarak oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekeceği-
Duruşma gün ve saatinin kalemden ya da UYAP sisteminden öğrenilmesine karar verilemeyeceği, belirtilen sebeple, davacı vekili duruşmaya usulüne uygun şekilde davet edilmediğinden, 6100 Sayılı Kanun'un 150/2. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı- Vekilin istifa dilekçesinin davacı asile tebliği gerektiğinden HMK'nin 82. maddesinde düzenlenen kanun hükmü yerine getirilmeden HMK'nin 150/1 ve 320/4. maddeleri hükmünün uygulanamayacağı, dosyada gider avansının olmamasının, davanın 6100 sayılı HMK'nin yürürlüğünden önce açılmış olması da nazara alındığında tek başına tebligat yapmama gerekçesi olamayacağı-
İflas kararının kesinleşmesi üzerine anılan borçlu hakkındaki takip ve hacizlerin İİK. mad. 193/2 uyarınca düşeceği- Borçlu hakkında verilen iflas kararının kesinleşmesi üzerine; konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına, maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerekeceği- İflas kararı, istihkak davasının şartlarına doğrudan etki edeceği için mahkemece, iflas davasının sonucu bekletici mesele yapılarak oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı üçüncü kişi ile borçlu şirketin ticari defterleri üzerinde (ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olup olmadığı hususu da dikkate alınmak sureti ile) inceleme yaptırılarak davacı üçüncü kişi ile borçlu şirket arasında öteden beri devam eden fason imalata ilişkin iş ilişkisi olup olmadığı; fason imalat nedeniyle davacı tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı, borçlu şirketin aynı anda başka firmalara da fason üretim yapıp yapmadığı, hacizli malların borçlu şirketin envanterinde kaydının bulunup bulunmadığı hususlarının saptanması için Yargıtay denetimine elverişli ek bilirkişi raporu alınması, öte yandan faturalarda yazılı malların hacizli mallara uygunluğu konusunda rapor düzenleyen kişinin uzman olmadığı ve raporun da denetime elverişli olmadığı gözetilerek, konusunda uzman makine mühendisi vasıtasıyla sunulan faturalardaki malların hacizli mallara uygunluğunun belirlenmesi, bu rapor sonucuna göre hacze konu mahcuzların davacının defterinde kayıtlı olup olmadığı hususunda da ek bilirkişi raporu alınması, bu doğrultuda toplanacak delillerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Haczedilmezlik şikayeti kabul edilen davacı üçüncü kişinin davaya konu takip dosyasında taraf olmadığı gibi, ipotek alacaklısı sıfatına da sahip olmadığı, takip dosyasının tarafı olmayan üçüncü kişinin şikayet yolu ile haczin kaldırılmasını isteyemeyeceği, bunun yanı sıra davacı üçüncü kişi vekilinin dava dilekçesi ile mahcuzların müvekkili şirkete ait olduğunu belirterek istihkak iddialarının kabulünü talep ettiği ve yargılama sırasında nispi harcı da tamamladığı, bu durumda mahkemece, davacı üçüncü kişinin istihkak talebi hakkında tarafların tüm delillerini toplayarak oluşacak sonuca göre değerlendirme yapılması gerekeceği-
Mahkemece öncelikle haciz tutanağında mahcuzların değeri de belirtilmemiş olduğundan, bu eksikliğin icra müdürlüğünce ikmali sağlanarak alacak miktarı ile mahcuzların değerinden hangisi az ise bu değer üzerinden davacının yatırması gereken peşin harcın hesaplanıp belirlenen miktarın mahkeme veznesine yatırması için süre verilmesi, verilen sürede harcın ikmali halinde yargılamaya devam edilmesi, harcın ikmal edilmemesi halinde ise dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, davalı alacaklı süresi içinde geçerli istihkak iddiasında bulunulmadığından bahisle itiraz ettiğine göre, dava konusu hacze sonradan katılan ve üçüncü kişi şirket yetkilisi olduğu belirtilen kişinin üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olup olmadığının anlaşılması amacıyla, üçüncü kişi şirketin ve hacizde borçlu şirket yetkilisinin bulunduğu belirtildiğinden, borçlu şirketin ilk kuruluşlarından itibaren tüm ortakları ile hisse devirlerini ve faaliyet adreslerini gösterir ticaret sicil kayıt örneklerinin dosya arasına alınması; haciz yapılan adreslerde 30.5.2014 tarihi ve öncesinde kimlerin faaliyet gösterdiğinin kolluk marifetiyle ve yine vergi kayıtları üzerinden araştırılması, bunların yanında davacı vekilinin dava dilekçesinde delil olarak ileri sürdüğü faturaların dip koçanları ile davacı üçüncü kişinin ve borçlunun tutması zorunlu ticari defterlerinin getirtilerek fatura içeriklerinin davaya konu mahcuzlarla ve ticari defterlerindeki (açılış kapanış tasdikleri de göz önünde bulundurularak) kayıtlarla karşılaştırılması, ödemelerin yapılıp yapılmadığının saptanması için uzman bilirkişi raporu düzenlettirilmesi; ayrıca davacı üçüncü kişi vekili verdiği delil listesinde tanık deliline dayandığı, tanık isim ve adreslerini bildirdiğine göre, bildirilen tanıkların 6100 sayılı HMK'nin 234. maddesi ve devamı maddeleri uyarınca dinlenip, bu doğrultuda toplanacak delillerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı üçüncü kişi şirket ortağının oğulları olan ve borçlu şirketin kurucu ortakları borcun doğumundan önce hisselerini devrederek ortaklıktan ayrılmış olup, bir dönem borçlu şirkette ortak olmalarının ve yönetim kurulunda yer almalarının organik bağın ispatı için tek başına yeterli olmadığı, bunların yanında, borçlu şirket, 2006 yılında faaliyete geçmiş olup, davacı üçüncü kişi şirketin ise 1982 yılından bu yana faaliyet gösterdiği, kaldı ki, borçlu ile davacı üçüncü kişi şirketin faaliyet alanlarının da farklı olduğu, buna göre, mülkiyet karinesi davacı üçüncü kişi lehine olup, davanın İİK mad. 96 gereğince üçüncü kişi tarafından açılmasının ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağı, mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği, ne var ki, davalı alacaklı tarafından delil olarak ileri sürülen ticaret sicil kayıtları, haciz tutanağı ve nüfus kayıtlarının karinenin aksini ispata yeterli olmadığı- Kaldıki haciz sırasında bulunan belgeler de güncel de sayılmayacağı-