Hükme esas alınan makine mühendisinin raporunda; sayaç değişim tutanağının düzenlenmediği bu nedenle sayaca müdahale iddiasının inandırıcı olmadığının belirtildiğinin, davalı tarafından rapora itiraz edildiği görülmekle bilirkişi tarafından mevzuata uygun teknik bir inceleme yapılmadığnın, raporun taraf ve Yargıtay denetimine elverişli olmadığı gibi; tutanak tarihinde yürürlükte olan 622 sayılı kurul kararına da uygun olmadığının anlaşıldığı, kaçak elektrik kullanımının aksi ispatlanamayan kaçak tespit tutanağı ile sabit olması karşısında talep edilen kaçak elektrik bedelinin yönetmelik ve 622 sayılı kurul kararının “Tüketim Miktarı Hesaplama” başlıklı bölümünde açıklanan yöntemle hesaplanması gerektiği, hal böyle olunca; dosyanın konusunda uzman elektrik bilirkişisine tevdiyle davalının davacı taraftan isteyebileceği kaçak elektrik bedelinin tutanağın düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 622 sayılı EPDK kararı hükümlerine göre hesaplanarak taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tasfiye memurunun sorumluluğuna dayalı davada varlığı ileri sürülen "doğrudan zararın" doğduğu tarihte yürürlükte bulunan 6102 s.TTK. 644/1-a uyarınca, aynı Kanunun 553. maddesinin uygulanmasını gerektiği- 6335 s. K. ile yapılan değişiklikle sorumluluğun kusura dayandığı belirtildiğinden, davacının, davalı tasfiye memurunun görevini icrası sırasında, davadışı tasfiye halindeki şirketin yapılandırılmış vergi borcuna ilişkin ödenmesi gereken ikinci taksidin ve müteakip taksitlerin ödenmemesinde kusurlu olduğunu ve sonuçta bu vergi borçlarının kendisi tarafından ödenmesi nedeniyle zarara uğradığını ispatlamakla yükümlü olduğu-  Doğrudan taksitlerin ödenmediğinden bahisle davalı tasfiye memurunun sorumlu olduğuna kanaat getirilmesi hatalı olup şirketin geçmiş dönem vergi borçlarına ilişkin yapılandırma taksitlerinin ödenmesi gereken tarihlerde, borçları ödeme kabiliyetinin bulunup bulunmadığının anlaşılması için mahkemece bu konuda inceleme ve araştırma yapılması gerektiği- Şirketin vergi borçlarının ödenmesi gereken tarihlerde ileri sürüldüğü gibi likit varlığının bulunduğu saptandığı takdirde, davalı yanın bu yönde TCMB'ye yaptığı başvurunun olumlu sonuçlanmamasında kendisine izafe edilecek bir kusurun bulunup bulunmadığı hususunun da değerlendirilmesi gerektiği- Likiditenin varlığı saptandığı takdirde, şirketin sonuçta yapılandırılan vergi borçlarının tahakkuk ettiği dönemde de bu likiditenin var olup olmadığı, olması halinde davadışı şirketin eski müdürü olduğu anlaşılan davacının, likidite varlığına rağmen vergi borçlarını ödeyip ödemediği, bu anlamda VUK'nın 10. maddesi kapsamında bir sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, şirkete ait vergi borcunun ortaklardan tahsili konusunda Vergi Dairesince 6183 s.K. m. 35 çerçevesinde bir takibat yapılıp yapılmadığı, davacının ödemesinin bu takibata bağlı olup olmadığı, böyle bir takibatın varlığı halinde ise yine davacının Vergi Dairesinin bu yöndeki işlemine karşı hukuksal haklarını kullanıp kullanmadığı, davalı tasfiye memurunun göreve başlamasını müteakip şirkete ait defter ve belgeler ile demirbaşların kendisine teslimi konusunda davacının herhangi bir kusurunun bulunup bulunmadığı, bunun davalının sorumluluğuna, davacının varlığını ileri sürdüğü zarara ve bunun sonucu hükmedilecek tazminata etkisi olup olmayacağı hususlarında TBK. 52 çerçevesinde bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Davalının kanalizasyon hizmetinden yararlanmayan davacının davalıya atık su uzaklaştırma bedeli ödemek zorunda olup olmadığı- Kendine ait kuyudan su kullanan ve atık suyunu kendi imkanları ile dereye boşaltan davacının atık su bedelinden sorumlu olacağı- Mahkemece, konusunda uzman bilirkişilerden atık su bedelinin hesaplanması için taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınması gerektiği-
Mahkemece dosyanın oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalının davacı taraftan isteyebileceği kaçak elektrik bedelinin, tutanağın düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan yönetmelik ve 622 sayılı EPDK kararı hükümlerine göre hesaplanarak, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hatalı bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
İddianın ileri sürülüş biçimi ve dava dilekçesinin içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacının ehliyetsizlik, aşırı yararlanma (gabin), yanılma (hata) ve aldatma (hile) hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğu- Hukuki sebeplerden bir tanesinin diğer hukuki sebebin incelenmesine olanak verir niteliği bulunduğu sürece önem ve lüzum derecesine göre birden fazla hukuki sebep aynı davada inceleme ve araştırma konusu yapılabileceği- Dayanılan nedenlerden birinin ehliyetsizlik olması halinde, kamu düzeniyle ilgili bulunması ve ehliyetsizliğin saptanması halinde öteki nedenlerin incelenme gereğinin ortadan kalkacağı hususları dikkate alındığında öncelikle bu neden üzerinde durulması gerektiği- Bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve malvarlığı hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı- Temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirdiği, bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınması gerektiği- Akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceği- Akit tarihi itibariyle davacının hukuki ehliyete haiz olup-olmadığının saptanması için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması, ehliyetsiz olduğu saptanır ise davacıya vasi tayin ettirilerek davaya vasi huzurunda devam olunması, ehliyetli olduğu saptanır ise davada dayanılan diğer hukuki nedenler bakımından inceleme yapılması gerektiği- HMK'nın 26. maddesine aykırı şekilde taşınmazlardaki diğer ortakların paylarının kabul kapsamına alınmasının da hatalı olduğu-
Maliklerinin gaip olduğu gerekçesiyle kayyım olarak atandığı 1080 ada 35 parsel sayılı taşınmazı davalının işletme olarak kullandığını ileri sürerek ecrimisile-
Bir davanın yargılaması sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca bozulmasından sonra tarafların ıslah isteminde bulunmalarına imkan olmadığı-
Zarar gören eşyalara ilişkin temizlenerek kullanılabilecek olanlar için kullanılabilir hale getirme bedeli; kullanılamayacak durumda olanlar için ise piyasa bedelinden yıpranma payı düşülmek suretiyle bulunacak miktarın esas alınması gerektiği- Y.li olmayan eşya bilirkişi raporu hükme esas alınarak, yangında zarar gören eşyaların bir bölümünün piyasa değerleri ile beraber mükerrer şekilde aynı eşyaların kullanılabilir hale getirme bedeline hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Delil tespiti giderleri de yargılama giderlerinden olduğu-
Hangi bilimsel dayanak ve gerekçeye dayandığını açıklamamış olan raporun denetime elverişli  olmadığı- Mahkemece yeni bir bilirkişiden rapor alınarak davaya konu araçtaki tamir bedelinin piyasa rayiç değerlerine göre ne kadar olabileceği, yine araçtaki tamir süresinin ne kadar olacağı ve buna göre yine piyasa rayiçlerine göre aracı kullanamamaktan kaynaklanan zararın tespiti ve ayrıca araçtaki ayıp nedeniyle talep edilen bedel farkının uygulama ve öğretide kabul edilen nispi hesap yöntemine göre belirlenmesi gerektiği-
19. HD. 24.09.2018 T. E: 2017/1843, K: 4427-