Haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davada alınan tüm raporlarda davacının maddi zararının hesaplandığı ancak tarafların kusurlarına ilişkin herhangi bir değerlendirmenin yapılmadığı görüldüğünden, mahkemece davaya konu olay nedeniyle tarafların kusur durumlarının tespit edilerek zarar kapsamının buna göre belirlenmesi gerektiği-
Davacı bilirkişi hakkında “Gerçeğe Aykırı Bilirkişilik veya Tercümanlık Yapma” suçundan dolayı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmişse de, davalı, taraf olarak bulunduğu dosyada aleyhine bilirkişi raporu düzenlenmesi üzerine hukuk mahkemesinde rapora itiraz etmiş ve aynı zamanda olağan kuşku üzerine hak arama özgürlüğü kapsamında şikayet hakkını kullanmış olduğundan ve şikayet dilekçesi içeriğinde de kişilik haklarına saldırı oluşturabilecek ifadelerin bulunmadığı anlaşıldığından, şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları dahilinde olduğu kabul edilerek haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin istemin tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz olup, hüküm kurmaya ve denetime de elverişli olmadığı, bu sebeple, dosyanın alanında uzman başka bir bilirkişi tevdii ile davacının sunmuş olduğu Finansal Kiralama sözleşmelerine konu mallar ile istihkak davasına konu mahcuzların bire-bir mukayesesinin yapılması, dava konusu mahcuzların finansal kiralamaya konu mallar olup olmadığının duraksamaya mahal vermeyecek şekilde belirlenmesi, bu hususları gösterir hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınması, bundan sonra dosyadaki diğer bilgi ve belgeler de dikkate alınarak uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacının, davalı avukatını baroya şikayet etmekle, onu örtülü olarak azletmiş olduğu- Mahkemece, iadesi gereken bedel üzerinde avukatın hapis hakkı bulunduğundan bahisle davanın reddine karar verilmişse de, soyut gerekçe ile hazırlanan bilirkişi raporunun dikkate alınamayacağı-
İİK. mad. 24/son uyarınca, icra müdürünün belirlediği taşınırın değerinin taraflarca şikayet konusu edilmesi halinde, icra mahkemesine denetleme yetkisi tanıdığının, bu denetlemenin de icra hakimi tarafından uzman bilirkişiden yardım alınmak suretiyle gerçekleştirebileceğinin kabulü gerektiği- Değer belirleme işleminin bizatihi icra müdürüne ait olduğu yönündeki yerleşik uygulamanın ise terk edilmiş olduğu- Alacaklıya teslimi gereken aracın para borçlusu elinde bulunmadığının yani üretiminin yapılmadığının bildirilmesi halinde, icra emri ile verilen sürenin sona erdiği tarihin haciz tarihi olarak kabul edileceği- İlamda yenisi ile değiştirilmesine karar verilen ayıplı aracın teknik donanımını gösteren bilgi, belge ve varsa donanımı gösteren araca ait kitapçık taraflardan temin edilerek, yine varsa aynı marka haciz tarihinde (0) km modelin; aynı marka araç üretilmiyorsa muadili bir aracın teknik donanımlarına göre farkları tespit edilip, bu farkların ekonomik değeri mahsup edilerek haciz tarihi itibari ile aracın değerinin belirlenmesi gerektiği-
Mahkemece; borçlunun haczin kaldırılmasını talep ettiği banka hesapları yönünden gerektiğinde bilirkişiden Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerekirken, şikayete konu mahcuz banka hesapları ile ilgili inceleme içermeyen ve karar vermeye elverişli olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek eksik inceleme ile sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Yargılama esnasında, davacının bir miktar ürünün kendisine teslim edildiğini ikrar etmesi, davacı tanıklarının da bir tarihte davalı tarafından bir miktar salatalık gönderildiğini doğrulamaları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup taraflar arasında devam ettiği iddia edilen cari hesap ilişkisi dikkate alındığında, davalının ödeme alıp almadığı, aldıysa ne miktarda ödeme aldığı, davacıya mal teslimi yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa ne kadar mal tesliminin yapıldığı hususunda davacıya ait defterler üzerinde konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, tanık beyanları esas alınarak "eczacının gerekli kimlik kontrollerini yapmadan ilaçları teslim etmesinin kusurlu davranış olduğu" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, kurumca yapılan denetimde cezalar herbir hasta ve her bir eylem için ayrı ayrı kesilmiş ve duruşmada dinlenen tanıklardan bir kısmı imzayı inkar edip ilaçları teslim aldıklarını kabul ettiklerine göre bu hususların (eczacı, hukukçu ve mali işlerden anlayan uzmandan oluşan) bilirkişilerden rapor alınarak mahkemece her bir hasta için ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği-