Davalı tarafından sebze halinde komisyoncu olarak davacı pazarcıya mal satışından kaynaklanan alacağın tahsilini amaçlayan ilamsız takibe itirazın kesinleşmesi üzerine davacı tarafından açılan menfi tespit davasında, bilirkişi raporunda sadece davalının Hal müdürlüğüne verdiği satış bordrosuna dayanarak değerlendirme yapılmış olup,davacının Hal müdürlüğünde bulunan hal çıkış fişlerininde getirtilerek inceleme yapılması gerektiğine dair bilirkişi raporuna itirazı karşılanmamasının ve sadece davalının delilleri inceleyerek hazırlanan bilirkişi raporunu hükme esas almasının yanlış olduğu-
Kesin kanaat bildirmeyen mevcut rapora göre sonuca gidilemeyeceği- Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nin imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmadığı- Mahkemece, grafoloji dalında uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, kesin kanaat içermeyen ve dolayısıyla uyuşmazlığa çözüm getirecek nitelikte bulunmayan rapor hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Bilirkişi raporunda inceleme yapılan bonolar ile takiplere konu olan bonoların farklı senetler olduğu anlaşıldığından,  yeniden inceleme yaptırılarak oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerektiği-
Eksik inceleme ile hüküm kurulamayacağından, mahkemece desteğin en son çalıştığı yerin sorularak, desteğin son maaş bordrosu, varsa ikramiye ve fazla çalışma ücretleri olup olmadığı ve bunlara ilişkin bordroların istenmesi, yine SGK Müdürlüğü’nden desteğin hizmet cetvelleri istenerek desteğin aylık gelir durumunun tam olarak belirlenmesinden sonra aynı bilirkişiden ek rapor aldırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği- Desteğin kısı yönünden evlenmekle destek ilişkisinin son bulacağı-
Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasında, bankacılık konusunda uzman bir bilirkişiye, banka kayıt ve defterleri üzerinde iddia ve savunma çerçevesinde ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre inceleme yaptırılıp, ayrıntılı rapor aldırıldıktan sonra karar verilmesi gerektiği-
Herhangi bir belgedeki imza ve yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının, tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması, sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleri ile de desteklenmesinin şart olduğu-
İşgörme ediminin engellenmesi halinde ödenecek tazminatın hesabının TBK'nun 408. maddesinde belirtilen şekilde yapılması gerektiği- Kooperatif ortağının kendisine iş verilmediği zaman aralığında başka bir işte çalışmadığına veya çalışamayacağını düşünmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğu- Mahkemece kooperatif ve taşıma konusunda uzman bilirkişilerden bir heyet oluşturulup dosya bu heyete tevdi edilerek TBK 408. maddesinde belirlenen şartlar ve özellikle "başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı" yararlarda gözönüne alınarak yapılacak hesaplama ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Kısıtlı adayı hakkında aldırılan Bursa Devlet Hastanesi Başhekimliği'nin sağlık kurulu raporu incelendiğinde; düşünce içeriğinde aktif psikopatoloji bulunmadığı, şahısa vasi tayini gerekli olmadığı belirtilmiş, ancak yasal danışman atanmasının uygun olup olmayacağı yönünde herhangi bir değerlendirme yapılmamış olduğundan kısıtlanması istenilen hakkında TMK'nun 429. madde kapsamında fiil ehliyetinin sınırlandırılarak kendisine yasal danışman atanması gerekip gerekmediği konusunda denetime elverişli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Hukuk mahkemesinin ceza mahkemesince belirlenen kusur oranları ile bağlı olmadığı; ceza yargılaması sonucunda belirlenen maddi olgunun hukuk mahkemesi için de bağlayıcı olduğu- Ceza mahkemesince, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olduğundan bu kararın maddi olgu yönünden bağlayıcı kabul edilemeyeceği- Mahkemece araçta meydana gelen hasar bedelinin, aracın onarımının ekonomik olup olmadığının, marka ve model yılına göre aracın piyasa değerinin belirlenmesi için konusunda uzman makine mühendisi bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İcra takibine konu 2 adet bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkin davada, mahkemece dava konusu bonolardaki yazıların ve keşideci kısmındaki ismin aynı kalem ve el ürünü olup olmadığının grafoloji uzmanı bilirkişiye tespit ettirilerek aynı el ürünü olduğu anlaşılması halinde davaya konu bonoların keşidecisinin davacı olduğunun kabulü gerekeceği-