Hükme esas alınan raporda Yönetmelik gereğince emsal tüketimlerin dikkate alınmadığı, raporun bu hali ile hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşıldığından, mahkemece, dosyanın konusunda uzman üçlü bilirkişiye tevdiyle, İZSU Tarifeleri Yönetmenliğinin ilgili hükümleri değerlendirilerek, davacının itirazlarını da karşılar nitelikte, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekeceği-
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu 6100 sayılı yasanın bilirkişi heyeti oluşumuna aykırı olduğundan mahkemece konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden Mahkeme, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu kaçak elektrik bedelinin, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yayımlanan ve tutanak tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ile “Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar” hakkında 622 Sayılı EPDK Kurul Kararı çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği kuşkusuz olup, bu husus bozma kararında da belirtildiği halde yerine getirilmediğinden bilirkişi raporunun bu yönü ile yönetmeliğe uygun olmadığı, tutanak tarihindeki yönetmeliğe uygun olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm verilemeyeceği, hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle, önceki bilirkişi dışında uzman bilirkişiden kaçak tahakkuku nedeniyle belirlenmesi gereken bedelin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ile 622 sayılı EPDK Kurul Kararı çerçevesinde hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davacı tarafından başlatılan tüketici kredisi sözleşmesinden doğan alacaklara ilişkin takipte ileri sürülen taleplerin hesaplamayı gerektirdiğinden, mahkemece konusunda uzman bir bilirkişi seçilerek denetime elverişli bir rapor alınıp yapılacak inceleme sonucuna uygun karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, çözümü teknik bilgiye dayalı bir konuda, uzman bilirkişi tarafından düzenlenen gerekçeli rapora itibar edilmeden ve mevcut duruma göre de bilirkişi raporundaki kusur durumunun olayın oluşuna uygun düştüğü gözetilmeden yazılı olduğu şekilde yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisinin isabetli olmadığı-
Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye gelen ve Devlet Bakanlığınca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın alan davacının bankadan kredi kullanıp ek borçlandırma sözleşmesi ile eski para ile kredi kullanıp, ödeme yaptığı, ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği, borçlanma sözleşmelerinin ileride doğacak ilave maliyeti de kapsayacak şekilde düzenlendiği, Devlet Bakanlığınca konutun kesin maliyet hesabının her bir daire için eski para olarak belirlendiği, kesin maliyet hesabının resmi verilere göre hazırlanması ve o tarihte taraflar arasında herhangi bir husumet bulunmaması nedeniyle bu kesin maliyet hesabına itibar edilmesi gerektiği böylece davacının konut maliyetinin üstünde borçlandığı ve mahsup yapıldığına ilişkin kesin ve inandırıcı belgenin dosya içerisinde yer almadığından davacı tarafından yatırılan peşinatın borçtan mahsup edilmediği kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Dosyanın incelenmesinde; dava konusu aboneliğin elektrik borcu bulunduğunun, ancak davalı tarafından belirtilen sözleşme hükümlerine göre ikinci defa bildirimde bulunulduğuna ilişkin belge ibraz edilmediğinin anlaşıldığı, her ne kadar sözleşmeye göre ikinci defa bildirim yapılmadığı sabit ise de; dava konusu elektrik kesintisinin borcun ödenmesi yönünde bildirim niteliğinde olduğu ve davacının, kesinti süresi içindeki; sözleşmede ödemeye yönelik öngörülen 5 günlük sürede bir zararının oluşması halinde tazminat talep edebileceği anlaşıldığından, mahkemece; davalının elektrik kesintisi yapmasının abonelik sözleşmesi hükümlerine göre bildirim niteliğinde olduğunun ve kesinti süresinde 5 günlük zararının oluşabileceğinin ve davalı tarafın bu sürede sulama yapılmaması nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olabileceğinin kabul edilmesi ve zararın uzman bilirkişi marifetiyle tespit edilerek varılan sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu'nun 16/2 maddesi (c) bendi gereğince Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas kurulu "meslekte kazanma gücü kaybı" konusunda bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmekle görevli kılındığı, bu durumda, olaydan dolayı küçüğün meslekte kazanma gücü kaybı konusunda Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesinin gerektiği, mahkemece yapılacak işin, meslekte kazanma gücü kaybının Adli Tıp Kurumu raporu ile belirlenmesinin sağlanmasından ve varılacak uygun sonuca göre karar vermekten ibaret olduğu-