Müdahalenin meni ve ecrimisil isteği-
Davacı arsa sahibi nama ifaya izin talep ederek sözleşmenin ayakta kalmasını amaçlamakta olup, mahkemenin sözleşmenin feshi yönünde taraf iradelerinin zımnen birleştiğine dair tespitinde isabet bulunmadığı- Mahkemece, karşı davada davacının nama ifaya izin talebi değerlendirilerek, bu doğrultuda bir karar verilmesi gerektiği- Bilirkişilerin raporu yazılı vermesi gereken hallerde, konuyu bir arada görüşüp müzakere ederek müşterek rapor hazırlamaları gerekmekte olup, ancak azınlıkta kalan bilirkişi varsa oy ve görüşünü ayrı bir rapor halinde de mahkemeye sunmasının mümkün olduğu- Asıl davada mahkemece, imalat bedeli tespit edilirken bayındırlık fiyatlarının esas alınmasında isabet bulunmadığı, tespitlerin rayiç bedeller dikkate alınarak yapılması gerektiği-
İcra müdürünün belirlediği taşınır değerinin taraflarca şikayet konusu edilmesi halinde, icra mahkemesine denetleme yetkisi tanıdığı ve bu denetlemenin de icra hakimi tarafından uzman bilirkişiden yardım alınmak suretiyle gerçekleştirileceği- Dava konusu ayıplı aracın teknik donanımını gösteren bilgi ve belgelerin (araç kataloğu, kitapçığı vb) temin edilerek, bu araçtaki özellikler ile haczin yapıldığı tarihteki aynı marka ve model aracın yine teknik donanımını gösteren bilgi ve belgelerin (araç kataloğu, kitapçığı vb) getirtilerek, bilirkişi aracılığıyla fiyata etkili teknik donanımlarının karşılaştırılması, bu suretle ayıplı araçta bulunmayan özelliklerin değerleri tespit edilip, bu karşılığın haciz tarihindeki (icra dosyasındaki değer belirleme tarihindeki) aracın değerinden mahsubu suretiyle ayıpsız araç yerine talep edilebilecek miktarın bulunması gerektiği-
Kendisine hiç bir ispat külfeti düşmeyen davalıların, bu konuda davacı tarafa gerekmediği halde yemin teklif etmeleri halinde, mahkemenin "ispat yükümlülüğünün kendilerinde olmadığını ve bu yükümlülüğü devralıp almayacaklarını" açıkça sorması, kabul ettikleri takdirde bunun tutanağa geçirildikten sonra yeminin eda ettirilmesi gerektiği- Kadastro tespiti sırasında düzenlenen tutanakta "çekişme konusu taşınmazın tarafların ortak murisi ..'dan geldiği, mirasçılarının iştirak halinde mülkiyet olarak zilyet ve tasarruf ettikleri" belirtildiğinden, "çekişme konusu taşınmazın diğer muris .. tarafından satın alındığını, o tarihten bu yana malik sıfatıyla diğer muris ... ve mirasçılarının zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, adına tespit yapılan davalıların davaya konu taşınmaz ile ilgilerinin bulunmadığını" iddia eden tarafın bu iddiasını kanıtlaması gerektiği- Davacıların dayandığı (07.03.1984 tarihli) "tarla alım-satım senedi" başlıklı senette satıcı olarak yer alan (1917) doğumlu kişinin 1973 yılında ölmüş olduğu, ayrıca bir kısım mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında "çekişme konusu taşınmazın muris ...'den davacı ve davalıların ortak murisine intikal ettiğinin" belirtildiği görüldüğünden, mahkemece yerel bilirkişi ve tanıkların tümü hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, yerel bilirkişi ve tanıklardan, senette satıcı olarak yer alan (1917) doğumlu kişinin 1973 yılında vefat ettiği ve senet tarihinin de 1984 olduğu nazara alınarak, taşınmazın kime ait olduğunun etraflıca sorulması, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi aâlinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmeye çalışılması gerektiği-
Banka hesapları yönünden belediye meclis kararı başlığı altında kamuya tahsis edilen hesap numaralarını gösterir belge ile yetinilerek dosyanın bilirkişiye tevdii doğru olmayıp her hesaba ilişkin ayrıntılı hesap dökümü getirtilmek suretiyle hesaptaki paraların niteliği hususunda denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu- Mahkemece şikayete konu banka hesapları üzerinde Yargıtay denetimine imkan tanıyacak şekilde uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılarak, haczedilen paraların niteliklerinin belirlenmesi, hesapların havuz hesabı olduğunun saptanması halinde banka hesapları yönünden haczedilmezlik şikayetinin reddi, hesaplardaki paraların, vergi, resim, harç veya bu hükümde olmaları halinde ise haczedilemeyeceğinin gözetilmesi; şikayete konu haczedilen taşınmaz yönünden de keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi-
Alacaklının takipten önce ödemeden haberdar olmaması halinde, takip yapmakta haklı olduğu- TBK. mad. 100 uyarınca, yapılan ödemenin öncelikle takip masrafları (icra vekalet ücreti dahil) ve faize mahsup edileceği göz önünde bulundurularak bakiye alacağın belirlenmesi gerektiği- Takip masrafları dikkate alınmadan hesaplama yapıldığı anlaşılan ek bilirkişi raporuna itibar edilmesinin hatalı olduğu-
Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı, borçlunun haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirleneceği- Raporda şikayete konu mahcuzun borçlunun haline münasip olduğu belirtmekle birlikte borçlunun haline uygun alabileceği ev değeri net ve kesin olarak tespit edilmediği gibi alt sınır itibariyle de mevcut meskenle arasındaki farkın ayırt edici olmadığı görüldüğünden, mahkemece bilirkişiden İİK.'nun 82/2. maddesine uygun olarak rapor alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi için kararın bozulması gerekeceği-
Mahkemece nöroloji uzmanı ve trafik konusunda uzman bilirkişilerin yer aldığı bir bilirkişi heyetinden kusur oranlarının, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve başka unsurların da kazanın meydana gelmesinde etkili olup olmadığının tespiti hususlarında bir rapor aldırılması, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle gerçekleştiğinin anlaşılması durumunda sonucuna göre tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Mahkemece, borçlu belediyenin haczedilen taşınmazların tapu kayıtları getirtilerek, taşınmazlar üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle taşınmazların kamu hizmetlerinde fiilen kullanılıp kullanılmadığı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-